Gerçekçi adımlar!

Abone Ol

Çok kısa zaman diliminde yaşanan gelişmeler karşısında gerçekçi adımlar atması gereken tarafın Kuzey Kıbrıs ı temsil edenler olduğunu acaba ne zaman kavrayacağız?

Amerika Dışişleri Bakanı yaptığı açıklamada, Kıbrıs Rum Yönetimi ordusuna, Uluslararası Eğitim ve Talim kuralları gereğince, eğitim verileceğini açıkladı.

Her yeri geldiğinde Kıbrıs uzlaşmazlığı konusunda “tarafsızım” yalanlarının arkasına saklanarak gerçek niyetini kamufle eden ABD böylelikle tarafsız olmadığını bir kez daha ortaya koydu.

Önemli olan ABD nin tutumu karşısında KKTC nin ve Türkiye nin takınacağı tavırdır.

Havada kaybolacak protestolarla olumsuzlukları geçiştirmelerin her zaman aleyhimize olduğunu, karşımızdakilerin yaptığının yanlarına kar kaldığını defalarca gördük, yaşadık!

ABD den gelen bu açıklamalarla birlikte güneyde stratejik bölgelerde güçlendirilmiş beton mevziler koşullandırılması bir tesadüf olamaz!

Tekrar vurgulamakta yarar var, “biz ne yapacağız”?

Güneyde, silahlanmanın had safhalara vardırıldığı, Türkiye ye asırlardır husumet besleyen ülkelerle kol, kola ittifakların yapıldığı, her fırsatta üniter devlet koşulları altında ve garantörlükten uzak bir uzlaşının savunulduğu yapı ile “sil baştan” hiçbir şey olmamışçasına yeniden ikili görüşmelerin gündeme taşınması Kıbrıs Türkünü idam mangasının karşısına çıkarmakla eş anlamlıdır.

Güney Kıbrıs askeri bakımdan Türkiye ile baş edemeyeceğini çok iyi bilmektedir.

Buna rağmen silahlanmasındaki niyet güçlü dünya ülkelerini Kıbrıs uzlaşmazlığının içine çekerek güçlü konuma taşınmaktır!

Oyun eskilere dayanmakta taa Bizans a kadar uzanmaktadır!

Bütün bunlar ışığında atılması gereken gerçekçi adımlar vardır!

Yapılanları görmezden gelerek uzlaşı yollarını zorlamaya çalışmak ancak kişiliksiz politikaların bir sonucu değil midir?

Teslimiyeti uzlaşı yolunda bir yöntem olarak görmek ihanetin ta kendisidir.

Bu güne kadar “tavşan dağa küsmüş, dağın haberi yok” öz değişinin arkasına saklanarak dış politikalarımıza yön vermeye, muhataplarımıza tavizler vererek şirin ilişkiler sürdürmeye özen gösterdik.

Ne yazık ki sonuçlar ortada!

Hep kaybetmedik mi?

Karşımızdaki güçlerin anlamaz, hak vermez tutumlarına muhatap olmadık mı?

Yapılabilecek onurlu duruş, kim olursa olsun kimsenin “oyuncağı” olmadığımızı ortaya koymakla mümkündür!

Artık yumuşak halılarda gezinmeleri bir tarafa bırakarak gerekirse toprak zeminde gerçekçi adımlar atmanın kararlılığı içinde davranılmalıdır!