Gerçekler Vurgulanmalı

Abone Ol

ABD, Rumların ada çevresinde petrol ve doğalgaz aramasına arka çıkmış. KKTC Cumhurbaşkanı Sn. Akıncı, ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Sn. Wess Mitchell ile yaptığı görüşmeden sonra basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısında Sn. Akıncı’nın söyledikleri, ABD’nin Rumlara arka çıkmasına da güzel bir yanıt olmuş doğrusu. KKTC Cumhurbaşkanı Sn. Akıncı bakın ne demiş: “Rum tarafı adanın sahibinin kendisi olduğunu zannederek, şimdi bu anlayışını denizlere de yaymak istiyor... Yemekte buluşmayı reddetti eleştirilerini doğru bulmuyorum. Reddettiğimiz bir durum yok. Eğer tutumlarda bir farklılaşma olmazsa kendimizi yeniden başlamadan bitecek bir sürecin içinde bulmak istemeyiz...” ABD’nin Dışişleri Bakan Yardımcısı Wess Mitchell, eğer Sn. Akıncı’nın basın toplantısında söylediklerini dikkatle incelemişse, ABD mesajı almıştır demektir.

Olay nedir biliyormusunuz? Şu gaz meselesi, daha doğrusu, Rumların Kıbrıs adasının denizlerine yaymak istediği politikalar, dönüp dolaşıp bizim KKTC olarak tanınma yoluna girmekten başka bir çaremiz olmadığını göstermektedir. KKTC eğer, “Türk tarafı”  ve “Türk toplumu” olarak kalırsa ve “görüşmeler”  tekrar bu seviyede başlarsa kaybeden taraf KKTC olur. ABD’nin, BM’nin ve AB’nin anlamaları gereken önemli konu şu:  Kıbrıslı Türkler “Adanın kuzeyinde yaşayan bir toplum değil.” Kıbrıs Türkleri, 35 yıldır ayakta duran ve tanınma bekleyen bir bağımsız, egemen devlet içinde yaşayan bir KKTC halkıdır. Önemli olan konu bu. Gaz falan değil.

Bu gerçeği hergün, her fırsatta vurgulamak gerekir. Unutulmaması gereken başka bir gerçek daha var. “Çözümsüzlük” nedir? Rumlarla hiçbir şekilde bağımsız, egemen statümüzü koruyacak ve içine alacak bir sonucun gerçekleşmeyeceği bir “müzakere” sürecinin başlamaması mı çözümsüzlük? Peki, “federasyon çözümü” müzakereleri başlarsa çözümsüzlük devam etmeyecek mi? Tabii ki devam edecek. Hem de Rumların tam istediği gibi devam edecek... O halde, “çözümsüzlüğü” çözüme  dönüştürecek  yol  hangisidir? KKTC devletinden vazgeçip, bu devletin bağımsız, egemen statüsünü kaybedip, Rumların çok istediği, gerçekleştiği takdirde, egemenliklerini tüm adaya yayacaklarını sandıkları “federal çözüm” mü, yoksa 35 yıllık bağımsız, egemen KKTC Devletinin tanınması mıdır? Yabancı diplomatlarla her türlü görüşmelerde KKTC’nin bir “taraf” ve özellikle bir “toplum” değil, tanınmamış olsa bile bağımsız, egemen bir devlet olduğunu vurgulamak gerekir.