Gerçekleri kabullenmek!

Abone Ol

Güney Kıbrıs ta Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yakınlaşması nedeniyle Türklerle olası bir anlaşmaya farklı yaklaşımlar ve de sertleşmeler olduğu bir gerçek.

Bu bile gösteriyor ki Güney Kıbrıs ta döt yüz yıldan beri yan yana yaşamış oldukları Türklere karşı bir sempati ya da buna benzer bir duygu yoktur.

Adanın mutlak hakimlerinin kendilerinin olduğu doğrultusundaki anlayış en muteber anlayış şeklidir.

Son iki yıl boyunca,  (Akıncı-Anastasiadis görüşmelerini kast ediyorum ) taviz verdiğimiz sürece Türk lider Akıncıdan daha iyisi yoktu.

Karşılıklı zivaniya tokuşturmalar, Leymosun muhabbetleri alıp başını gitmişti.

Ne zaman ki toplumsal  gaileler araya girdi, her şey çorap söküğü gibi elde kalmaya yöneldi.

Son olarak Eidenin mekik diplomasisi de bir sonuç vermedi.

Barışa kendilerini kapıp koyverenler için yazıyorum, süreç gerçekten hayal kırıklığı ile neticelendi.

İşte sayın Akıncı gördüğüm kadarıyla böylesi bir gelişme karşısında bir misyon üstlenmiş, bir pozisyon sergilemeye yöneldi.

Oluşan hayal kırıklıklarını nasıl tamir edebilirim, nasıl canlandırabilirim telaşı içinde şimdi de Haziran ayını adres olarak vermeye başladı.

Doğrusu ortaya atılan bu Haziran ayı meselesi nereden çıktı?

Sayın Akıncı “ henüz her şey öldü, bitti noktasında değilim” diyor!

Cumhurbaşkanı Akıncı Kıbrıstaki uzlaşı arayışlarının öldü,bitti noktasında olmadığı görüşünü neye dayanarak dillendiriyor.

Mal meydanda!

Öldü bitti noktası yoksa görüşmelere verilen ara niye?

Her şeye yeni baştan başlamak olabilecekse Anastasiyadisin görüşmelerin devamı için vermiş olduğu şartlara tepki niye?

Kıbrıs müzakereleri konusunda  BM bu güne kadar ortaya koymuş  olduğu bir olumlu tek adım yok!

Sorarım, BM in kesilen görüşmelerin yolunu açabilecek formülleri varsa bu güne kadar neden ortaya dökmedi?

Üstlenmiş olduğu misyon bakımından sayın Akıncının zor durumda olduğunu biliyoruz .Ne var ki uzlaşma konusundaki Rum ve Yunanistan tutumunun uzlaşıyı istemekle aşılamayacağı bir kez daha gözler önüne serilmiş durumda. Bunda gocunulacak bir şey görmüyorum.

Ve de misyon yerine toplumun gerçek lideri olmayı tercih etmek her olgunun üzerinde bir davranış şekli olacak diye düşünüyorum!