GÜCÜM GÜCÜNDÜR GARDAŞ!
İşgalden kurtarılan Şuşa’da tarihi gardaşlar buluşması yaşandı, çok önemli mesajlar verildi...
Bu tarihi buluşmaya, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in daveti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu da katıldı.
Zirvenin sonunda “Karabağ Deklarasyonu” imzalandı. Yapılan konuşmalarda ve Deklarasyonda, Akdeniz’de KKTC’nin varlığı ve stratejik önemi bir kez daha öne çıktı.
*
“DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK”
Türk çınarı ulu ve köklü bir çınardır. Çınarın dallarını dünyanın her yanında görmek mümkündür. Uzun yıllar ayrı kalınmış olsa bile aynı çınarın köklü dalları olmanın bilinciyle gönüller, duygular ve verilen mücadele hep aynı…
Türk devlet ve topluluklarının güç birliği yapmaları için özünde, neler yapılması gerektiğini 100 yıl önceden, Gaspıralı İsmail “Dilde, Fikirde, İşte Birlik” ülküsünü rehber olarak önümüze koymuştu.
Türk Devletleri Teşkilatı’nın (TDT) temelini oluşturan Türk Konseyi 3 Ekim 2009’da Nahçıvan’da imzalanmış, Türk Dünyasının konularının devlet politikası haline gelmesiyle ortak sorunlar, ortak çözümler sağlanmaya başlanmış, birlik yolunda ilerleme kaydedilmişti.
Nahçıvan’dan Şuşa’ya; birlik yolunda atılan adımlar ve etkisi daha iyi görülüyor.
*
KKTC
Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev’in ev sahipliğinde Şuşa’da düzenlenen tarihi zirvede kimler mi vardı;
Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev, Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev, Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sadır Caparov, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Macaristan Başbakanı Viktor Orban, TDT Genel Sekreteri Büyükelçi Kubanıçbek Ömüraliyev ve TDT Aksakallar Konseyi Başkanı Binali Yıldırım, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan.
Zirvede, Macaristan, Türkmenistan ve KKTC, TDT’nin gözlemci üyeleri olarak yer aldı.
KKTC’nin TDT’ye gözlemci üyeliği, 11 Kasım 2022’de Taşkent toplantısında oy birliği ile kabul edilmişti. KKTC, o kararın ardından ilk kez en üst makamda TDT Zirvesinde temsil edilmiş oldu.
KKTC’nin, Aliyev’in resmi daveti ile en üst düzeyde zirvede temsil edilmesi, KKTC’yi, Türk dünyasında daha da görünür kılarken, Kıbrıs’ta iki devletli çözüm vizyonuna da güçlü destek sağladı.
Anavatan Türkiye Cumhuriyeti’ni temsilen Zirveye katılan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve ona eşlik eden Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, zirve marjında yaptıkları konuşmalarda, TDT üyesi devletlere, Türk dünyasının ayrılmaz bir parçası olan KKTC ile doğrudan temas kurmaları ve yıllardır maruz kaldıkları haksız ve insanlık dışı izolasyonlara son vermek üzere KKTC ile ticari ilişkilerini artırma çağrısı yaptılar. Ayrıca, 24 Ekim’de Bişkek’te yapılacak TDP Zirvesi’ne de üst düzey katılımı için TDT üyelerinden, kardeşleri KKTC’ye destek verme çağrıları KKTC için güçlü destekti.
*
KKTC’Yİ ZİYARET VE DOĞRUDAN UÇUŞ…
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, TDT’ye üye ülkelerin resmi heyetlerinin ve turistlerinin KKTC’yi ziyaret etmesinin, Kıbrıs Türklerine önemli bir destek sağlayacağını belirtti. Fidan, “Bu çerçevede tam teşekküllü bir uluslararası havalimanı olan Ercan Havalimanı’na doğrudan uçuşları başlatmayı değerlendirmeniz de faydalı olacaktır” vurgusu yaptı.
Bu tür ziyaretlerin başlaması, KKTC’nin uğradığı haksızlıklarının giderilmesinde önemli bir husus olduğu kadar, kardeşlerin birbirini tanımasını da hızlandıracağı aşikardır.
Çeşitli nedenlerle on yıllardır ayrı düşmüş-düşürülmüş, ulu bir çınarın dalları olan Türk Dünyasının kardeşleri birbirlerini tanıdıkça, birbirini elbette daha çok sahiplenecektir.
*
GÜÇ MERKEZİ HALİNE GELMEK
Zirvede, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in şu sözlerinin de altını çizmek gerekiyor:
“Azerbaycan her zaman Türk dünyasını birleştirmek, siyasi, ekonomik ve askeri gücünü artırmak, küresel arenada bir güç merkezi haline gelmek için çaba sarf etmiştir. Türk Devletleri Teşkilatı dünyanın güç merkezlerinden biri haline gelmelidir. Geniş bir coğrafyayı kapsıyoruz, üye ülkelerde olumlu demografik dinamikler gözleniyor, askeri potansiyelimiz savaş alanlarında defalarca kendini gösterdi. Zengin doğal kaynaklarımız, bunların ulaşımına yönelik modern altyapımız, Orta Asya'yı, Kafkasları Akdeniz ve Karadeniz limanlarına bağlayan ulaşım koridorlarımız, zengin ve kadim tarihimiz, kültürümüz büyük zenginliğimizdir. Halkımızın geleneksel değerlere olan bağlılığı ve aynı etnik kökene sahip olması ülkelerimizi bir araya getirmektedir. 21. yüzyıl Türk dünyasının gelişme yüzyılı olmalıdır.”
Zirvenin ardından imzalanan Karabağ Deklarasyonu’nda da Türk dünyasının ortak değerleri vurgulanarak, stratejik ortaklıklarını daha da güçlendirmek, derinleştirmek ve TDT’nin ortak stratejisini şekillendirmek için Türk devletlerinin siyaset, ekonomi, ulaştırma, savunma sanayisi, insani, eğitim ve kültür alanlarındaki tüm potansiyelini ve fırsatlarını kullanmasının önemi vurgulandı.
Hem Aliyev’in konuşmasında hem de sonuç deklarasyonunda belirtilen unsurlar, Akdeniz’in ortasındaki KKTC’nin stratejik önemini daha da ortaya koyuyor.
Aliyev’in konuşmasındaki; “Orta Asya’yı, Kafkasları Akdeniz ve Karadeniz limanlarına bağlayan ulaşım koridorlarımız…” sözündeki Akdeniz’de, Türkiye’nin etkin ve fiili garantörü olduğu KKTC’nin varlığı ve önemi öne çıkıyor…
*
AKDENİZ’DE GÜVENLİ LİMAN
KKTC’nin, Gazimağusa Limanı’nın TDT'nin “Kardeş Limanlar” programına dahil edilmesi başvurusu var…
Bu başvurunun kabul edilmesi, KKTC’ye uygulanan haksız ambargolara karşı hem destek olacak, hem de KKTC Türk Dünyasının Akdeniz’deki güvenli limanı olacak.
*
Dünyanın en önemli enerji yolu, dünya ekonomisini etkileyecek değerde doğal zenginliklerle bezenmiş Orta Asya’nın derinliklerinden Türkiye’ye kadar uzanan enerji koridorudur. Aynı milletin parçası Türk devletlerinin ulaşım ve ticaret yollarını geliştirerek, ekonomik, sosyal, kültürel bağlarını güçlendirmesiyle dünya siyasetine yeni bir güç merkezi olarak yansıması şüphesizdir.
İşte bu koridorun önemli parçası Akdeniz. Mavi Vatan’da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Türk Dünyası ile Akdeniz arasında stratejik bir köprü, güvenli liman görevindedir. Şuşa’da bunun işaretleri verildi.
*
Kıbrıs’ta çözümün yolu Kıbrıs Türkleri’nin egemen eşitliğinin ve Ada’daki gerçeklerin herkes tarafından kabulünden geçiyor.
Türk Dünyasının, Kıbrıs Türkü kardeşlerine her alanda vereceği destek, “bir kere yükselen bayrağın bir daha inmemesi” için, Türk Dünyasının Akdeniz’deki geleceği için, Ada’daki gerçeklere dayalı çözüm sağlanması için önemli.
Can Azerbaycan 28 Mayıs 1918’de bağımsızlığını ilan ederken, Mehmet Emin Resulzade’nin sözü olan “Bir kere yükselen bayrak bir daha inmez” sözü Türk Dünyasının çıktığı yolda şiarıdır; KKTC de Akdeniz’de Türk Dünyası’nın inmeyecek bayrağıdır!
Türk Dünyasının esirgemeyeceği kardeş gücü, Kıbrıs Türklerini daha da güçlü kılacağı aşikardır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kasım 2023’te Astana’da vurguladığı gibi, “Büyük Türk ailesinin ayrılmaz bir parçası olan Kıbrıs Türkleriyle dayanışma içinde hareket etmek tüm TDT üyesi devletlerin yükümlülüğü”dür.
Haydar Aliyev’in, Türkiye-Azerbaycan kardeşliğini vurgulamak için kullandığı “Bir Millet İki Devlet” sözünden hareketle kendimize soralım;
BİR MİLLET, KAÇ DEVLETİZ!
Ve, gücümüzün farkında olalım.