BM Genel Sekreteri Guterres'in Kıbrıs raporunu ekim ayında Güvenlik Konseyi’ne sunması arifesinde “BM’nin, müdahillerin geri dönemeyeceği ve detayları görüştükten sonra planı referanduma sunacağı bir ara anlaşma imzalanması hedefine odaklı olduğu” belirtildi
Öte yandan BM’nin Kıbrıs sorununun değiştiğini, prosedürün de de değişeceği görüşünde olduğu, Genel Sekreter’in de müzakerelerin, bugüne kadar yapıldığı şekilde yeniden başlamasına izin vermek niyetinde olmadığı
BM’nin Kıbrıs sorunundaki hedefinin, Guterres Çerçevesi temelinde bir stratejik anlaşma olmaya devam ettiği, bununla birlikte “aşırı senaryolar” da içeren çeşitli formüller aramakta olduğu öne sürüldü.
Fileleftheros haberi, “BM Desteyi Karıştırıyor… UNFICYP Baskısı Vasıtasıyla Stratejik Anlaşma İçin Guterres Senaryoları ve ‘Yeni Dönem’” başlık ve spotlarıyla manşete çekti.
Gazeteye göre Genel Sekreter’in Kıbrıs raporunu ekim ayında Güvenlik Konseyi’ne sunması arifesinde “BM’nin, müdahillerin geri dönemeyeceği ve detayları görüştükten sonra planı referanduma sunacağı bir ara anlaşma imzalanması hedefine odaklı olduğu” konuşuluyor.
“BAŞARISIZ BİR ÇABANIN ERTESİ GÜNÜ DE GÖRÜŞÜLMELİ”
Gazete Genel Sekreter Guterres’in Kıbrıs sorununa müdahale döngüsünü kapatmak istemediğine, yeni bir inisiyatif alma riskine de girmediğine işaret ederek “BM ilk kez, başarısız bir çabanın ertesi gününün de görüşülmesi gerektiğine vurgu yapıyor. Bu öncelikle, Kıbrıslı Türklerin ne olacağı konusunu gündeme getiren Türk tarafıyla alakalıdır” ifadesini kullandı.
“BELKİ DE İLK KEZ…”
Türk tarafının, bu dönemde birinci önceliği olmayan Kıbrıs sorununda sadece, “Başarılı olmazsa iki devlete evrilecek bir konfederasyonu görüşmekte olduğunu” öne süren gazete Rum Yönetimi’nin, BM Barış Gücü (UNFICYP) ile ilgili çeşitli kötü senaryoları dikkate alarak hareket ettiğine dikkat çekti, özetle şunları aktardı:
“Lefkoşa, UNFICYP ile ilgili senaryolardan korkuyor ve sorumluluk yüklenmekten kaçmak için, Guterres Çerçevesi temelinde müzakerelere hazır olduğunu yineliyor. Kıbrıs Cumhuriyeti UNFICYP ile ilgili çeşitli senaryolar hazırladı, aynı zamanda –belki de ilk kez- bugüne kadarki görüşmeler temelinde, anlaşma olması halinde devletin işleyebilirliğini kuşkulu görüyor. Bu saptamaya Crans Montana’dan sonra varıldı, yeni başarısızlık olması durumunda bir kadife ayrılığın görüşülmesi görüşleri de yoğunlaşıyor. Ancak bu yaklaşım meseleyi çözmez, tehlikeli bir şekilde kalıcılaştırır.”
“KIBRIS SORUNU DEĞİŞTİ, PROSEDÜR DE USUL DE DEĞİŞECEK”
Bütün uluslararası aktörlerin, özellikle de BM’nin Kıbrıs sorununun değiştiğini, prosedürün de usulün de değişeceği görüşünde olduğuna dikkat çeken gazete, Genel Sekreter’in de müzakerelerin, bugüne kadar yapıldığı şekilde yeniden başlamasına izin vermek niyetinde olmadığını yazdı.
Fileleftheros bütün bu tartışmaların bölgede yeni olgular şekillenmekteyken olduğuna dikkat çeken gazete özetle şunları ekledi:
“İsrail, Amerikalılarla istişare içerisinde bölgenin liderliğini yapıyor ve bu aşamada Türkiye’nin rol sahibi olmasını ve bu rolü Kıbrıs üzerinden elde etmesini kabul etmez. Herkesin dikkati şirketlerin önümüzdeki aylarda Kıbrıs MEB’inde yapacağı çalışmalara ve Ankara’nın olası tepkisine odaklanmış durumda. Üçüncü tarafların ve hatta dost ülkelerin ‘Kıbrıs sorunu yeni aşamaya giriyor’ söylemleri Lefkoşa’yı ve Atina’yı kaygılandırıyor.”
YENİ BİR KONFERANS İÇİN DÖRT ŞART
Aynı gazete “Yeni Çok Taraflı Konferans İçin Yol Haritası… Uluslararası Unsur Çözüm ve UNFICYP’in Kalması Konusunda 4 Şart Koşuyor – İlerleme İçin Son Tarih Ocak” başlıklı haberinde ise BM’nin ve Kıbrıs sorununa müdahil aktörlerin “yeni, kısa ve yoğun bir çözüm çabası” ve “BM Barış Gücü’nün Ada’dan çekilmesinden vazgeçmek” için iki lidere ve Türkiye’ye net şartlar ve zaman sınırlar koyduğunu yazdı.
Doğrudan müdahillerin, Kıbrıs’la ilgili Crans Montana tipi yeni bir konferansa hazırlanmak ve katılmak için önümüzdeki ocak ayına kadar olanağı belirten gazete, şartları özetle şöyle sıraladı:
“1-Bütün taraflar, bu aşamada Kıbrıs sorununun halli için temel alınabilecek tek model olarak iki bölgeli iki toplumlu federasyonu kabul etmeli.
2-Güvenlik ve Garantiler ile federal devlet yapılarında yetki paylaşımı al-ver’in ana konu çiftidir. Türkiye’nin Güvenlik ve Garantiler konusundaki tezi dramatik şekilde iyileşmeli, Kıbrıslı Rumlar da yetkiyi Kıbrıslı Türklerle özlü ve etkin şekilde paylaşmayı kabul etmeli.
3-Uygun ve detaylı bir ön hazırlık olmadan yeni bir çok taraflı konferans olamaz. Yeni bir konferans, müdahillerin oraya, neredeyse anlaşmayı imzalamaya hazır gidecekleri taahhüdü olduğunda yapılır.
4-Her iki taraf da kısır söylemi bırakıp kamuoylarını bilgilendirme prosedürüne sonbahar içerisinde başlamalı.”