Ülkenin daha önce 1 milyar dolar olan ithalatın şimdi 3 milyar dolar olduğunu vurgulayan Tatar, bunu gerçekleştirenleri tebrik etti. Tatar, “Bu refah demektir” dedi.
Oy kaybı demek olsa bile doğruları söylemek gerektiğini de söyleyen Tatar, “Böyle asgari ücret olmaz. Bin dolar asgari ücret olmaz” dedi.
Bir iktisatçı ekonomist olarak “asgari ücreti artıralım” dersem Cambridge günlerinde tüm okuduklarına ihanet olacağını, ayıp olacağını kaydeden Cumhurbaşkanı Tatar, “Pahalılık varsa ekonomistlerle oturalım bir konuşalım. Bu kadar maaş artışı yaparsak pahalılık olacak tabi. En büyük girdi maaşlardır” dedi.
Bunun böyle gidemeyeceğini, doğrular konuşulmazsa doğrunun bulunamayacağına dikkat çeken Tatar, “Döviz stabil gitti. Hayat Pahalılığı yüzde 30’dur 40’dır, verirsin yüz olur yüz otuz, olur yüz atmış, yüz atmışın yüzde 30’u 210. Döviz yerinde dururken reel olarak bu kadar artışı bu ekonomi nasıl kaldıracak...Bunlar için herkes elini taşına altına koyacak” şeklinde konuştu.
Tatar, “Cumhurbaşkanıysam doğruları söylemem lazım. Bunları da cumhurbaşkanı olarak söylüyorum” dedi.
Öte yandan Tatar, bu açıklamalarının ardından dün bir kez daha açıklama yaptı.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs Türk Ticaret Odası (KTTO) 61. Olağan Genel Kurulu’nda asgari ücrete ilişkin yaptığı açıklamanın farklı noktalara çekildiğini ifade ederek sözlerine açıklık getirdi.
Ücretlerin, hayat pahalılığı dikkate alınarak düzenlendiğini, düzenlenmesi gerektiğini vurgulayan Tatar, bununla birlikte ülkedeki ekonomik yapının, diğer ekonomik göstergelerin ve rekabet gücünün de mutlaka dikkate alınması gerektiğini kaydetti.
Kendisinin halkın yaşam seviyesi ve yaşam kalitesinin aşağıya çekilmesinden değil tam tersine yükseltilmesinden yana olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Tatar, “Emekçilerin haklarının yenmesinden de, işverenlerin zorda bırakılarak istihdamın zarar görmesinden de yana değilim. Asgari ücret, ekonomik büyüme, rekabet gücü ve istihdam birlikte değerlendirilmeli” diye konuştu.
Şu anda genel olarak uygulanan asgari ücretin bazı Avrupa Birliği ülkelerinin bile üzerinde olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Tatar, bu çerçevede, zaman zaman gündeme gelen, üzerinde çalışılan sektörel asgari ücret uygulamasının hayata geçirilmesi gerektiğini belirtti.
Her sektörün yapısının farklı olduğunu, bu sebeple her sektörün asgari ücretinin ayrı ayrı belirlenmesinin daha iyi olacağını ifade eden Tatar, “zorluk derecesine, yapılan işe göre düzenlemeler yapılmasının daha iyi sonuçlar vereceğini” belirtti. Tatar aksi halde, “alan için düşük, veren için yüksek” bir asgari ücret tablosu ortaya çıkacağını bildirdi.
Cumhurbaşkanı Tatar, “Kanaatimce sektörlere göre farklı asgari ücret saptanması, üçüncü ülkelerden gelen ve barınma, beslenme, ulaşım gibi pek çok ihtiyaçları işveren tarafından karşılanan çalışanlara farklı ücret ödenmesi için yapılan çalışmaların hızla ileri götürülmesinin zamanı gelmiştir” dedi.
Asgari ücretin, temelde vasıfsız çalışanlar için öngörüldüğünü, tüm çalışanlar için yaygın olarak kullanılmaması gerektiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Tatar, ideal olanın, özellikle de kalifiye çalışanların, çalıştığı işyerine yaptığı katkı çerçevesinde maaş alması olduğunu söyledi.
“Sağlıklı bir ekonomi ancak bu esaslar üzerinde gelişebilir ve sürdürülebilir” diyen Tatar, “aksi halde dengeler bozulur, rekabet gücü kaybolur, işsizlik artar, günün sonunda herkes kaybeder” şeklinde konuştu.
Hem ekonomik dengelerin, hem de çalışanların çıkarlarının korunması gerektiğini, çalışma barışının ancak böyle sağlanabileceğini ifade eden Cumhurbaşkanı Tatar, bazı işverenlerin çalışanlarının yatırımlarını gerçek maaş değil, asgari ücret üzerinden yapılmasını da doğru bulmadığını vurguladı.
Cumhurbaşkanı Tatar sözlerini şöyle noktaladı:
“Gençlerimiz için istihdam olanakları yaratmalı, yatırımcıları ürkütmeden yeni iş olanakları ortaya koymalarını teşvik etmeli, çeşitli yasal ve ekonomik yollarla mal ve hizmetlerin aşırı fiyatlanmalarının önüne geçmeliyiz. Kısacası, ekonomimizin daha ileri gitmesi için hep birlikte düne göre daha fazla gayret sarf etmeliyiz. Hatalarımız, sıkıntılarımız varsa geride bırakmalıyız. Bu yönde bana düşen ne varsa yapmaya hazırım. Benim anlatmak istediğim budur.”