Halkın Partisi Genel Sekreteri ve Moleküler Genetik Uzmanı Jale Refik Rogers, Covid-19 salgını konusunda temkinli bir iyimserlik içinde olunması gerektiğini söyledi. 

BRT’de katıldığı programda değerlendirmelerde bulunan Rogers, ülkede çok erken kapanmaya gidilmesinin, önlemlerin yerinde ve hızlı alınmış olmasının vaka sayısının artmasını engellediğini ve ilk dalganın hafif atlatılmasını sağladığını ifade etti.

Rogers, “Sayıları görüp de rehavete kapılmamalı. Dünyada bu salgın devam ettiği sürece alışılan hijyen, mesafe ve maske kurallarına uymaya devam etmek durumundayız. Bunu yeni normalimiz olarak kabul etmek zorundayız. Bu süreçte test sayısının yüksek olması önemli. Her bir olası vakanın test edilmesi, klinik bulgularının araştırılması, temaslı takibinin yapılması sayıların artmaması için bir diğer önemli unsur” diye konuştu.

İkinci bir dalganın yaşanıp yaşanmamasının toplumun elinde olduğunu anlatan Rogers, “Biz bu salgını atlattık, artık rahat olup eski yaşantımıza dönelim dersek ikinci bir dalga riskimiz var. Eğer kurallara uyarsak büyük bir dalga yaşamayız, yine başarıyla atlatırız” dedi. 

 “Normalleşme sürecine geçilirken halk sağlığı alınacak tüm kararların merkezinde olmalıdır” şeklinde konuşan Rogers, insanların ekonomik ve sosyal ihtiyaçları olduğu gerçeğini de gözden kaçıramayacağımızı söyledi. 

Aşının bulunmasının bir seneye yakın bir zaman alacağını dile getiren Rogers şöyle devam etti:

 “O zamana kadar evlerimizde oturmamız gibi bir durum da gerçekçi değil. Bilim insanları çalışmalarına devam ederken bizler de virüsle yaşamayı öğrenmek zorundayız. Avrupa Birliği’nin rehberlerinde; vaka sayısında düşüş, sağlık merkezlerine başvuruda azalma, yoğun bakımların boşalması açılmanın epidemiyolojik göstergeleri olarak kabul ediliyor. Bununla beraber sağlık sistemimizi güçlendirmiş olmamız da ön şartlardan biri. Salgını daha kötü yaşayan ülkelerde güçlü sağlık sistemi olmasına rağmen yoğun bakım hizmetinin Covid-19 hastalarına yetişemediğini gördük. Dolayısıyla tüm ülkeler için önerilen sağlık altyapılarını güçlendirmeleri. Ülkemizde de yoğun bakım cihazları alınarak, koruyucu ekipmanlar artırılarak bu yönde çalışmalar yapılıyor. Test kapasitesinin artırılması, pozitiflerin hızlı tespiti ve  izolasyonu, temaslı takip ağının kurulması da diğer ön koşullar. Ülke olarak tüm bu şartları yerine getirdik, şu anda iyi durumdayız. Kontrollü bir açılmaya gidebiliriz. Ancak kontrollü açılmaya giderken de bunun eskiye dönmek anlamına gelmediğini bilmeliyiz.  Açılımlar her 2-4 hafta etkileri takip edilerek vaka sayılarının artış durumuna göre durdurulabilir, geri adım atılabilir veya bir sonraki kademeye geçilerek daha fazla iş yeri açılımı değerlendirilebilir” 

 “HIZLI TESTLERİN YALANCI NEGATİF SONUÇ VEREBİLECEĞİ İHTİMALİ GÖZ ARDI EDİLMEMELİ”

COVİD-19 salgını sürecinde Dünya Sağlık Örgütü’nün de önerdiği gibi tanı koymak için yapılacak öncelikli testin PCR olduğunu aktaran Jale Refik Rogers test konusunda şöyle konuştu:

“PCR testi kişinin o an aktif olarak virüs taşıyıp taşımadığının yanıtını verir. Eğer virüs vücutta yeterli miktarda birikmemişse, PCR negatif çıkabiliyor. Bir de antikoru tespit etmek için yapılan rapid testler var. Kişi hastalıkla karşılaşmışsa ve vücut antikor üretmeye başladıysa antikoru tespit ediyor. Bu testler salgınla birlikte hızla piyasaya sürüldü. Korona virüsünün daha önceden bildiğimiz 6 tipi var. Eğer kullanılan testin güvenilirlik ve hassasiyeti çok yüksek değilse, antikor testlerinin bazılarında diğer korona virüsleriyle çapraz reaksiyon gösterebiliyor. Çapraz reaksiyon nedeniyle pozitif olmayan kişiler de pozitif görünebiliyor. Bununla beraber hastalığın başında olan, virüsü yeni kapmış kişiler bu testlerde ilk etapta negatif çıkıyor. Özellikle bu açılma döneminde hızlı testlerdeki yalancı negatiflere dikkat etmemiz gerekiyor. Hastalığı yeni kapmış kişilerin bu testlerde negatif çıkacağını bilmemiz gerekir. Hızlı testlerin birçok farklı markası var, ülkemizde de farklı farklı markalar kullanıldı. Sonuçlar dikkatle değerlendirilmeli.”