Unutmadık, unutmayacağız Unutmadık, unutmayacağız
İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Başkanı Gürkan Yağcıoğlu, ülkedeki bina stoğunun depreme dayanıklılık açısından dörde ayrılabileceğini kaydederek, bunlar arasında en riskli binaların 1974 öncesi yapılar olduğunu belirtti.
Türkiye’de 6 Şubat’ta yaşanan depremlerin ardından KKTC’deki binaların depreme dayanıklılığı gündeme geldi. Konuyla ilgili TAK muhabirinin sorularını yanıtlayan İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Gürkan Yağcıoğlu, Türkiye’deki depremler sonrası, binasının güvenliğinden şüphe edenlerden binlerce telefon aldıklarını anlattı.
Yaşadığı binanın güvenliğinden endişe edenlerin ilk olarak binanın mühendisini bulması ve elindeki kontrol tutanaklarını görmek istemesi gerektiğini belirten Yağcıoğlu, eski ya da mühendisine ulaşılamayan yapılarda, bina performans analiziyle, depreme karşı durumun anlaşılabileceğini kaydetti.
-“Olası bir depremden en çok etkileneceklerin 1974 öncesi yapılar olmasını bekliyoruz”
Yağcıoğlu, deprem dayanıklılığı açısından ülkedeki yapıların dörde ayrılabileceğini kaydetti. İlk kısmın 1974 öncesi dönemde yapılmış evler olduğunu dile getiren Yağcıoğlu, bunların yapı hesap yönteminin şu anki hesap yönteminden çok farklı olduğunu ifade etti. “O zamanlar yapılar düşey yüke göre hazırlanırdı. Ama şu anda yük hesabının üzerine bir de binanın deprem etkisi altındaki davranışını da inceliyoruz” diyen Yağcıoğlu, bu nedenle 1974 öncesi yapıların olası bir depremden en çok etkilenecek binalar olmasının beklendiğini kaydetti.
Risk açısından ikinci sırada gelen yapıların 1981’de vize büroları kurulmadan önce yapılan binalar olduğunu bildiren Yağcıoğlu, bunların vize denetiminden geçmemiş binalar olduğunu dile getirdi.
İMO Başkanı Yağcıoğlu, üçüncü sırada riskli olan binaların 1981’den, ülkeye hazır beton getirtilmeye başlanan 1990’ların ortasına kadarki dönemde yapılan binalar olduğunu, bu dönemde betonların elde hazırlandığını, bu nedenle belirli bir standardı olmadığını kaydetti.
- “Eğer projemiz vizeliyse korkulacak şey, uygulamadır”
Dördüncü grupta yer alan 1990’ların ortasından sonra yapılan binaların, eğer vizelendirilmiş ve bir mühendis kontrolünde doğru şekilde inşa edilmişse en az riske sahip binalar olduğunu söyleyen Yağcıoğlu “Zaten mevcut projelerde, yürürlükteki mevzuata göre depreme dayanıklılık için gerekli tüm unsurlara bakılır. Eğer projemiz vizeliyse korkulacak şey, uygulamadır” dedi.
- “Şüphe duyanlar için ilk adım mühendise ulaşmak”
Yaşadığı binanın güvenliğinden endişe edenlerin ilk olarak binanın mühendisini bulması ve elindeki kontrol tutanaklarını görmek istemesi gerektiğini belirten Yağcıoğlu, mühendisi bilinmeyen ya da mühendisine ulaşılamayan yapılarda, bina performans analiziyle, depreme karşı durumun anlaşılabileceğini kaydetti. Bu aşamada binadan beton numuneleri alınması, röntgen cihazıyla yapı donatı malzemelerinin durumuna bakılması gibi işlemlerin yapıldığını anlatan Yağcıoğlu, bu verilerle binanın bir modelinin oluşturulduğunu ve bu model üzerinden binanın deprem etkisi altındaki hareketinin incelendiğini ifade etti.
-Güçlendirme için yöntemler...
Bu kontrol sonucunda hemen kullanım, hafif hasar, belirgin hasar, ileri hasar ya da göçme bölgesi sonuçlarının çıktığını anlatan Yağcıoğlu, güçlendirmenin gündeme gelmesi halinde, dünyadaki uygulamanın, güçlendirme maliyeti, yapı maliyetinin yüzde 35-40’ını bulursa binanın yıkılması yönünde olduğunu söyledi.
Güçlendirmede çelik elemanlarla, betonların ve kolonların etrafının sarmalanması; kolon güçlendirme, binaya depremin gücünü emecek perde duvarlar ekleme gibi metotların kullanıldığını dile getiren Yağcıoğlu, gerekirse temel sistemlerinin de sonradan güçlendirilebildiğini ifade etti.
Kerpiç evlerin durumu hakkında bir soru üzerine Yağcıoğlu, kerpiç evler için en kısa sürede bir mühendis tarafından gözlem raporu çıkarılması gerektiğini ifade etti. 
-“Binanın deprem anında az ya da çok sallanması bir şey ifade etmiyor”
Son depremlerde bazı kişilerin, binaları daha fazla sallandığı için endişe duyduğunun anımsatılması üzerine Yağcıoğlu, binanın deprem anında az ya da çok sallanmasının bir şey ifade etmediğini söyledi. “Binanın deprem anında salınması gerekir, salınmazsa gelen enerjiyi sömüremez” diyen Yağcıoğlu, sallanmanın, zemin, depremin büyüklüğü ve derinliği gibi parametrelere bağlı olduğunu anlattı.
Yağcıoğlu, önemli olanın binaya gerekli zemin etüdünü yapıp, doğru şekilde projelendirilip bu projeyi doğru şekilde uygulamak olduğunu tekrarladı. 
-“Kamu binaları okullardan başlanarak kontrol ediliyor”
Kamu binalarının denetimi hakkında da bilgi veren Yağcıoğlu, ilgili yönetmeliğe göre binaların önem kat sayısına göre kategorilere ayrıldığını açıkladı.
Buna göre hastaneler, okullar, yurtlar gibi binaların yüksek önem kat sayısına sahip olduğunu söyleyen Yağcıoğlu, bunların depremden sonra da kullanılması gereken yapılar olduğuna işaret etti. 
Bu nedenle işe öncelikli olarak bu binaları kontrol etmekle başladıklarını söyleyen Yağcıoğlu pazar gününden başlayarak okullarda tarama yapmaya başladıklarını kaydetti.
-“100 gönüllü mühendisle hem özel okullar hem kamu okullarında kontroller yapılacak”
Yağcıoğlu, kontrollerin hem özel okullarda hem de kamu okullarında yapılacağını ifade etti. Çalışmanın 100 gönüllü mühendisle yürütüleceğini anlatan Yağcıoğlu, ikişer- üçer kişilik 40-45 ekiple hareket edileceğini belirtti. 
Şu an yapılanın olası riskli bina sıralamasını çıkarmak olduğunu ifade eden Yağcıoğlu, buradan çıkacak sonuca göre deprem dayanıklılık testinin yapılma sıralamasının ortaya konulacağını söyledi.
Yağcıoğlu, bu sıra takip edilerek, önümüzdeki haftadan itibaren okullarda performans analizine başlanacağını dile getirdi. 
Okullardan hemen sonra sağlık kuruluşları, kamu binaları ve sosyal konutlar için bu işlemlerin yapılacağını anlatan Yağcıoğlu, bu çalışmaları yapmak için dünya standartlarında ekipmana ve yeterli iş gücüne sahip olduklarını ancak güçlendirme ve yıkım gerektiren binalar için önümüzdeki dönem mali kaynağa ihtiyaç duyulacağını ifade etti.
-“Bundan sonrası için belediyelere çok iş düşer”
Belediyeler (Değişiklik) Yasası sonrası, yasal olarak inşaatların belediyeler tarafından denetlenmesi gerektiğini anımsatan Yağcıoğlu “Bundan sonrası için belediyelere çok iş düşer” dedi .
Bu noktada bazı belediyelerin yeterli iş gücüne sahip olmadığını açıkladığına işaret eden Yağcıoğlu, “Orada bir yanılgı var. Belediye inşaatı kontrol etmeyecek. Mühendisin inşaatı denetleyip denetlemediğini kontrol edecek” dedi. 
Yağcıoğlu bunun için, nihai tasvip belgesi verilmeden belirli kontrollerin yapılıp yapılmadığına dair belgelerin belediye tarafından kontrol edileceği bir sistem kurulabileceğini dile getirdi. 
-“Mühendisinizin kim olduğunu bilmelisiniz”
Önümüzdeki süreçte ev alacak ya da ev yaptıracak kişilere de seslenen Yağcıoğlu, “Toplumu bilinçli olmaya, mühendisinden kopuk bina yapmamaya çağırıyoruz” dedi. Ev alacak ya da ev yaptıracak kişilerin, projeye bakan mühendisin kim olduğunu bilmesi gerektiğini anlatan Yağcıoğlu, yap-sattan konut alanların, inşaat şirketinden kontrol tutanaklarını alarak bir mühendise yorumlatabileceğini ifade etti.