Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) ile Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS), Cumhuriyet Meclisi önünde eylem ve basın açıklaması yaptı.
KTOEÖS Başkanı Ozan Elmalı, Meclis önünde yaptığı açıklamada, Atatürk'e başöğretmen unvanının verildiği gün olan ve Öğretmenler Günü olarak kabul edilen günde, çağdaş, laik ve demokratik eğitim için mücadele veren tüm öğretmenlerin gününü kutladı.
Kıbrıs Türk öğretmenleri olarak ülkede laik bir toplum için uğraş verdiklerini, ülkenin cami, külliye, saray yerine bilim üretecek okullara ihtiyacı olduğunu söyleyen Elmalı, bu anlamda yaptıkları söylemlere Cumhurbaşkanı tarafından "siyaset yapıyorlar" diyerek eleştiri gelmesini kabul etmediklerini, Cumhurbaşkanı’nı, bu sözlerini yeniden değerlendirmeye davet ettiklerini bildirdi.
Hazırlanan ortak basın bildirisini KTÖS Başkanı Emel Tel okudu.
Açıklama şöyle:
Türkiye’de 12 Eylül askeri darbesi ile yönetime el koyan Kenan Evren başkanlığındaki cunta, öğretmenlerin örgütlü olduğu TÖBDER’i kapatıp, mal varlığına el koyarken, binlerce öğretmeni suçsuz yere hapislere atıp, işkenceden geçirirken, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e “başöğretmenlik” unvanının verildiği 24 Kasım gününü de öğretmenler günü olarak kutlanmasına karar vermiştir.
Adamızın kuzeyindeki kukla yöneticiler de, cuntanın bu gününü Atatürk’ün manevi kişiliğinin arkasına saklanarak “öğretmenler günü” olarak resmi kutlamaya başlamışlardır. 12 Eylül cuntası laik eğitimi ve Atatürk ilkelerini istismar ederek, bugün ortaya çıkan ve dini siyasi araç olarak kullanan AKP iktidarının temellerini atmıştır.
“Bizde ne varsa sizde de olacak” mantığına dayalı, dayatılan protokoller ve talimat almaya hazır yöneticilerle adamızın kuzeyinde Kıbrıs Türk toplumu yok oluşa sürüklenmektedir. Eğitim, sağlık, sosyal hizmetler gibi devletin parasız olarak vermesi gereken temel görevleri bilinçli olarak yerine getirilmezken, bu hizmetlerin özel sektöre devredilmesi süreci hükümetler eli ile sürdürülmektedir.
Adamızın kuzeyinde seçim amaçlı on binlerce vatandaşlık dağıtma yüzünden, demografik yapı değiştirilmiş, okullar öğrenci yükünü kaldırmaz hale gelmiş, sağlık sistemi iflas etmiştir. Öğretmenlerimiz kalabalık sınıflarda eğitim vermeye çalışırken, laik eğitimi ortadan kaldırmak için “Din İşleri Dairesi’nin” yasası değiştirilerek başına da Türkiye’den gönderilen bir kişi atanmıştır. Eğitim Bakanlığı bypass edilerek, tarikatların “Dini Bilgiler Kursu” adı altında küçücük çocukların beyinlerini yıkanması için Kuran kursları organize etmelerine çanak tutulmaktadır. İhtiyaç olmadığı halde 33 milyon dolar harcanarak İlahiyat Koleji açılmıştır. AKP’nin memuru olmakla övünen yöneticilerimiz koltuk uğruna tarikat ve şeyhlerle kol kola laik, demokratik eğitimi yok etmek için yoğun uğraş vermektedirler. Önceliğin eğitim olmadığı rakamlarla bellidir. Şu anda adamızın kuzeyinde 167 okul, 312 cami vardır ve 1974’ten 2020 yılına kadar 17 okul ve 82 cami inşa edilmesi bu gerçeği yüzümüze vurmaktadır.
Gündüz kara tahta önünde, gece mevzideki nöbet yerinde Kıbrıs Türk toplumunun varlığını korumak için mücadele etmiş bir öğretmen neslinin devamı olarak, toplumsal varoluş mücadelesini devam ettiren öğretmenler, yobazlığa, gericiliğe ülkemizin koloni yapılmasına karşı çıktığı için sürekli hedef durumuna getirilmiştir. Bu baskı ve dayatmalar asla bizi yıldıramaz.        Özellikle yarışmacı sınavlarla öğretmen - para ilişkisini, dershaneleri, özel okulları teşvik eden Eğitim Bakanlığı’nın öğretmenin saygınlığına yönelik yıpratma faaliyetlerine çanak tutmasına öğretmen örgütleri asla sessiz kalmadı, kalmayacaktır. Vergi muafiyetleri ile beslenen üniversite patronlarının “okul yapıyoruz” adı altında şirin görünme çabaları, aslında toplanmayan vergilerin gizlenerek halka şirin görünme çabalarıdır.  Covit19 felaketinin yarattığı sıkıntıları ganimetçi sermaye destek vererek fırsata çeviren bu düzende, insanlarımız geçim sıkıntısı yaşarken, Türk Lirası kullanmanın yarattığı fakirleşme ve iflaslar hızla sürmektedir. Maaş ve ücretler hızla erirken hükümet ettiğini söyleyenler, gündem değiştirmek için her türlü dalavereye başvurmaktadırlar. Öğretmenlerin hazırlık ödeneğini vermekten kaçan, hastanelerinde doktor ve ilaç yokluğundan çocuklarımıza bile sahip çıkamayan, okulların, hastanelerin ihtiyaçlarını karşılamayan, esnafını, çalışanını TL’nin enflasyon ve faizi altında borç yükü ile ezen bir yönetimin AKP istedi diye saray, külliye ve cami yapmasını, tarikatlarla kol kola girerek laiklikten ve Atatürk ilkelerinden bahsetmesini ikiyüzlü siyaset olarak değerlendirir, bunu şiddetle reddederiz! Ülkemizin geleceği Bağımsız Birleşik Kıbrıs’ta ve barıştadır. Unutulmamalıdır ki;  Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir.