9 sene önce çalışmak için KKTC'ye gelen ve burada iki çocuk sahibi olan Ukraynalı Marina Yablonovska, 3-4 saatte gittiği ülkesinden tam 6.5 günlük bir yolculuğun sonunda dönebildi. İki küçük çocuğuyla kendini ansızın savaşın içinde bulan Marina Yablonovska, yaşadıklarını anlattı
Marina Yablonovska… 34 yaşında Ukraynalı bir anne. Yablonovska, okullar yarı yıl tatiline girince, birisi 5 yaşında, diğer 6 aylık iki çocuğunu da yanına alarak, ailesini görmek için yaşadığı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden (KKTC) ülkesi Ukrayna’ya gitti. Tatilin ilk günleri her şey yolunda gidiyordu, ta ki Rus bombaları birbiri ardına Ukrayna şehirlerinde patlamaya başlayana kadar…
9 sene önce çalışmak için KKTC'ye gelen ve burada iki çocuk sahibi olan Marina Yablonovska, 3-4 saatte gittiği ülkesinden tam 6.5 günlük bir yolculuğun sonunda dönebildi.
KKTC’de yaşayan Ukraynalılardan olan Marina Yablonovska, savaşı, yaşanan yıkımı, dönüş yolunda yaşadıklarını ve hislerini anlattı.
Bir yıldır ailesini görmediğini anlatan Yablonovska, 7 Şubat’ta Ukrayna’ya gittiğini, dönüş biletini de 28 Şubat tarihine aldığını söylüyor. Ukrayna’da anne, baba ve büyükannesinin Poltava (başkent Kiev'e 300 km.) şehrinde, erkek kardeşinin de Kiev’de yaşadığını kaydeden Marina, babasının Rus olduğunu ancak 38 yıldır Ukrayna’da yaşadığını anlatıyor.
“Ukrayna’ya gitmeden önce, savaş duyumları almıştım Ukrayna’da yaşayan akraba ve arkadaşlarımı arayıp sorduğumda, bana savaş olmayacağını her şeyin normal göründüğünü söylediler.” diyor genç kadın.
DÖNÜŞÜNE 4 GÜN KALA İŞGAL BAŞLADI
Dönüşüne yakın zamanda hareketliliğin arttığını ancak hala buna ihtimal vermediğini söyleyen Yablonovska, işgalin başladığı anları şöyle anlattı:
“İşgal öncesi olaylar karışmaya başladığında, 28 Şubat’ta zaten döneceğimi düşündüm ve birkaç gün erken gitsem bir şey değişmeyeceğini düşünerek kalmaya devam ettim. 23 Şubat gecesi kardeşim Kiev’den beni aradı ve ‘savaşın başlayacağını’ söyledi, bense ona ‘bir şey olmayacağını, stres yapmaması’ gerektiğini söyledim. Sabah saat 5’te Kiev’de bombalar patlamaya başladı. Kardeşim saat 6’da bizi aradı ve bombaların patlamaya başladığını söyledi. Asker ve havaalanı olan şehirlerde aynı anda bomba patlattı Rus askerleri. “
Marina, o andan itibaren hissettiklerini ve hemen ardından yaşananları ise şu sözlerle dile getirdi: “Bombalama haberlerini duyduktan sonra, hiçbir yere gidemeyeceğimi düşündüm. Savaşın uzun süreceğini düşünmemiştim ve en başta Ukrayna’dan çıkmayı da aklıma getirmedim. Herkes üç gün içerisinde her şeyin biteceğini söylüyordu. İlk iki gün bunları düşündüm, stresliydim ama içim biraz rahatlamıştı. Üçüncü gün kardeşimin evinin 200 metre yakınına Rus uçağı düştü. Kardeşimin çalıştığı kurum, onları güvenli alana götürdü. Bu andan sonra, savaşın bitmeyeceğini ve uzun süreceğini anladım. Artık içimi korku sarmıştı.” Havaalanları bombalandığı ve uçuşların durması nedeniyle biletinin olduğu 28 Şubat’ta Marina’nın ve çocuklarının ülkeden çıkması mümkün olmadı.
Bu sırada büyükannesiyle konuştuğunu ve yola çıkmasının daha tehlikeli olabileceğini söylediğini aktaran Marina, “Başka bir şehirde kalan ve Kıbrıs’ta kalan arkadaşımla iletişime geçtim. Rus askerleri onları bir köyde tutmuşlar, eğer şansım varsa hemen Kuzey Kıbrıs’a dönmemin benim için daha iyi olabileceğini söyledi. Bunun üzerine trenle gitmeye karar verdim. Ancak Kiev bombalandığı için bu fikirden vazgeçtim.” dedi. Marina yola çıktığı tarih olan 2 Mart’a kadar ailesinin yanında kaldı.
Ukraynalı kadın, işgal sürerken başından geçenleri ve ülkede yaşananları ise şöyle anlattı:
“Karanlıktayken yerimizi bulmamaları için ışıklarımızı kapalı tutuyorduk. Ne zaman bombalar patlamaya başlarsa hemen sığınaklara kaçıyorduk. İnsanlar savaş olduğunu duyar duymaz aynı pandemi dönemindeki gibi, marketlere koştular. Biz de market alışverişine gittik ve 2 saatte zor çıkabildik. Çocuğuma mama almaya çalıştım, sadece bir tane bulabildim. Arkadaşlarıma haber verdim ancak kimse bulamadı. İşgalin dördüncü gününde, bir bayi tarafından çocuğu olan ailelere ücretsiz şekilde mama dağıtıldı.”
Marina Yablonovska, işgalin başlamasından yaklaşık bir hafta sonra arkadaşıyla buluşarak 2 Mart günü sabah 6’da yola çıktıklarını kaydetti. Ukraynalı kadın KKTC’ye kadar izledikleri rotayı ve bu sürede yaşadıklarını şöyle anlattı:
“Önce arabayla Poltava’dan Vinnitsya’ya iki günde gittik. Yollar kapalıydı ve Ukraynalı askerler tek tek arabaları kontrol ediyordu. 4 Mart’ta Vinnitsya’ya vardık. 5 Mart’ta Romanya sınırına Çernivtsi’ye geldim. Burada Kuzey Kıbrıs’ta tanıdığım birinin evinde bir gün kaldım. O esnada Türk ve Kıbrıs vatandaşlarına yardım eden bir grup buldum. Çernivtsi’de, Türkiye’den gelen otobüslerle buradan alınanlar İstanbul’a götürülüyordu. 5 Mart gecesi otobüse bindik, 36 saat otobüs yolculuğu yaptık. 7 Mart sabahı İstanbul Esenler Otogarı’na geldik. Sabiha Gökçen Havaalanı’na gitmek için taksiyle o bölgeye geçtim. Bir gün dinlenip, sonra KKTC’ye dönmek istedim. Önce Tuzla’da bir otele gittim, ancak 4 saatlik fark için benden iki gecelik fiyat talep ettiler. Çocuklarımla savaştan kaçtığımı söyledim, yardımcı olmalarını rica ettim ama kabul etmediler. Ardından Kartal’daki başka bir otele gittim. Orada iyi insanlarla karşılaştım. Bana indirim de yaptılar ve çok yardımcı oldular. Bir gün otelde kaldıktan sonra 8 Mart’ta uçakla KKTC’ye döndük. Gece adadaydım. 2 Mart’ta başlayan yolculuk 6 buçuk gün sürdü.”
Marina, savaş sırasında çocuklarını hep evde tuttuğunu ve dışarıda nelerin olduğunu görmemelerini sağladığını belirtti. “Sadece yolda giderken gördükleri var ama çok fazla seslerden etkilendiler.” diye de ekledi.
BÜYÜKANNEDEN "NAZİ ALMANYASI" KIYASLAMASI
Ukraynalı kadın, 2’nci Dünya Savaşı'nı gören 95 yaşında büyükannesinin bu savaşla ilgili “Nazi Almanyası bile bu kadar acımasız değildi.” dediğini de anlattı.
Ukrayna’da ailesi ile konuştuğunu ve şu an iyi durumda olduklarını söyleyen Marina, “Güvenli yerde duruyorlar fakat, ben yine de güvenli bulmuyorum hiçbir yeri. Ne zaman savaş biterse ben o zaman ailemin yanına, iyi olduklarını görmeye gideceğim. “ ifadelerini kullandı.
Adaya döndükten sonra burada kendisini tanıyan bir markete gittiğini de anlatan Marina, “Kıbrıslı Türkler bana çok iyi davranıyorlar. Savaş zamanında orada olduğumu bilmediklerini ve durumumun nasıl olduğunu sordular, gerçekten ilgilendiklerini belli ettiler.” dedi
Kaynak: www.mykibris.com