GÜNEYDEN KUZEYE SOKULAN SİLAHLAR
Harekat sonrasındaki demografik yapı değişltikçe kültürümüz de değişiyor. Bu durumu rahmetlik Liderimiz Dr. Küçük kendi köşesinde yazmıştı. O da “Biz böyle değldik, kapımız penceremiz ve arabalarımız açık yatardık. Ama şimdi onlar hep geride kaldı” diyordu Dr. Küçük.
Gümrüklerde giriş ve çıkışlarda, hatta güneyden kuzeye sokulan silahlar düşündürücüdür.
Evvella şu soruyu sormam lazım.
“Gümrüklerden silahlar nasıl geçer veya geçebilir?”
Yolcu valizlerinde olup bitenler kontrol cihazlarında görüldüğüne göre, gümrükçülerin gözünden nasıl kaçar?
Veya yolcu kontrollarında kontrol cihazlarından neden yolcu üzerindeki silahlar görülemiyor?
Belki benim bilmediklerim var. Veya tahminlerimde yanılıyorum.
Bunlar kafamda şekillenen sorulardır. Sanırım herkesin kafasında olan sorulardır bunlar.
Son haberler, 3 ay içinde 16 tabanca ve 134 canlı merminin ele geçirildiğine dairdir.
Kaçak silahlarla ilgili polisin yaptığı açıklama bu mealde.
Esas kafama takılan soru şudur!
“Güneyden kaçak olarak Kermiya giriş kapısından geçirilmeye çalışılan 2 tabanca ve bazı patlayıcı maddeler kime hizmet ediyor?”
Bu durumda iki varsayım oluşuyor!
Güneyden kuzeye geçen iki Rum’un tasarrufundaki iki tabanca, ya kuzeydeki bilinmeyen veya belirlenemeyen kişilere satmak ve kuzeyin iç kavgalarını körüklemek, veya ticari ve bireysel olarak kuzeye sokuluyor.
Güneyde durum nedir?
Şayet onlar da hala daha İngiliz kanunlarını baz alarak adalet sistemini çalıştırıyorlarsa, güneyde de gizlice tabanca edinenler bulunmaktadır ve zaman zaman ele geçmektedir.
Verilen haber güneyden kuzeye sokulmaya çalışılan silahların kimlere ulaştırılacağı hususu belirlenemedi. Zaten belirlerlerse çorap söküğü gibi alır başını gider suçlular zinciri.
Veya içimizde kirli işlerle uğraşanlara iletilmek üzere o tabancalar aramada ele geçirildi.
Harekattan önce hi bu durumlar yoktu. KKTC’de silah taşıyanlar Bakanlar Kurulu kararı ile silah edinmişlerdir.
Ulaştırma ve Turizm Bakanlığında görev yaparken, zamanın bakanı bana da Bakanlar Kurulu’ndan bir karar çıkarmıştı, bir tabanca sahibi olmam için.
İnsanların duyguları var, öfkeleri ve kinleri var. Herkes gibi benim de öfke duyduğum vefasız insanlar vardı. Belki öfkeme yenilebilirim düşüncesiyle o karar gereğince silah satın almamıştım. Yani katil olmamak için kendimi frenledim. Öfke duyduğum kişi veya kişiler kendilerini bilirler. Burada onların isimlerini deşifre etmeye gerek yok.
Yeniden Rumların kuzeye silah sokmasına dönersek, kolay değildir içimizi bulandırmak ve bizi birbirimize düşürmek. Özellikle Türk askerinin Kuzeyde bir varlık gösterdiği gerçeğinde.
Rumlar güneyde silahlanmaya devam ediyor. Çok güçlü bir bütçe ayırıyorlar savunma bütçelerine.
Olaya daha geniş açıdan bakacak olursak, Rumlar tetikte bekliyorlar Türkiye’yi her yönü ile zayıflatmak ve Türk askerini adadan atmak için. Türk askerinin adadaki varlığı, garanti anlaşmalarına dayanır.
Elbette hem Yunanistan, hem Kıbrıs Rumları Türkiye’nin devleşen savaş sanayiini takip ediyorlar. İnsansız savaş uçakları, uçak gemisi, savaş uçaklarımız ve çıkarmam gemilerimiz... Akla gelebilecek en modern silahlar Türk ordusunda mevcuttur. O nedenle değil mi ki, Türkiye sağlam zemine basarak durumunu bütün dünyaya açıklıyor.
Yani Kıbrıs Türkünü içten çökertmek mümkün değildir. Çünkü Türkiye ile Kıbrıs Türkü çifteli badem gibi birbirlerine sarılmışlar ve güçlü bir varlık meydana getirmişlerdir.
Yeniden gümrüklerde ele geçirilen silahlara dönecek olursak, güneyde ve kuzeyde şu silah işine karışan kişilerin özel hayatlarını didik didik araştırmak lazım. Polisimizin istihbaratı çok iyi çalışıyor. İstihbarat, bir olumsuzluğun şah damarıdır.
Öyle gösteriyor ki, gümrüklerde daha da silah ele geçecektir. Velhasıl Polisimizin işi çok zor. Polisimiz her alanda halkın rahatlığı ve asayişi için uğraşıyor. Hiç beklemediğimiz ve kabul edemediğimiz şu silah taşıma işi, nedense midelerimizi bulandırıyor. Kısacası adalet ve polis, günvenli yaşamımıza ışık tutuyor ve gerekli adımları atıyorlar, sağolsunlar...