Avrupa'nın en büyük özel mezarlığının sahibi, Kıbrıslı Türk iş insanı Ramadan Güney'in ölümüyle ilgili dava karara bağlandı. 2016 yılında başlayan dava dün Lefkoşa Mahkemesinde Yargıç Nil E.Çeliker huzurunda karara bağlandı.
Yargıç Çeliker, mahkemeye sunulan kanıtların değerlendirildiğini, adli ölüm tahkikatının eksik yapıldığına kanaat getirdiğini söyledi.
Çeliker, soruşturmanın eksik yapılmış olmasından ve Güney’in kanında atenol tespit edilmesinden dolayı ölümün şüpheli olabileceğini belirtti.
Yargıç, Güney’in ölümüyle ilgili yeniden adli ölüm tahkikatının başlatılmasına, kanında bulunan maddenin hangi amaçla alındığına dair araştırma yapılmasına emir verdi.
Bu arada Güney ailesinin avukatının pazartesi günü gerekçeli kararı kamuoyuyla paylaşacağı bilgisi elde edildi.
Ramadan Güney, Avrupa'nın en büyüğü sayılan Brookwood Mezarlığını 1985'de satın almıştı.
Ramadan Güney, Kuzey Kıbrıs'ta vefat etmiş ve naaşı Londra'daki Brookwood Mezarlığı'na getirilmişti. Ramadan Güney'in cesedi çocuklarının isteği üzerine mezarlıktan çıkarılarak incelenmiş ve kanında 222mg ethanol (saf alkol) saptanmıştı. Güney kardeşler, içki kullanmayan babasının KKTC'de mafya tarafından öldürüldüğünü öne sürmüş ve babasının ölümünden iki KKTC vatandaşını sorumlu tutmuş ve aleyhlerine dava açtığını açıklamıştı.
Oğlu Erkin Güney konuyla ilgili şunları söylemişti:
"Babam 2006'da KKTC'de öldüğünde otopsi sonuçlarında kanında 225 mili gram alkol saptandı. Bu alkol kullanmayan babamızın planlanarak öldürüldüğünü gösteriyor.
Babam Lefkoşa hastanesindeyken Niyazi dayım oraya gitti ancak İ.A. isimli doktor, dayımın babamı görmesini engelledi. Zaten hastaneye kaldırıldığının ertesi günü de hayatını kaybetti. Ben o esnada İngiltere’deydim ve haberi alır almaz buraya geldim. Babamın kalp krizi sonucu öldüğünü söylediler. Ancak ben otopsi istedim ve babamdan alınan doku örnekleri Türkiye’ye gönderildi.
Türkiye’den gelen sonuçlarda babamın kanında 220 miligram etanol ve uyku hapı çıktı. Doku örnekleri İngiltere’de de incelendi ve aynı sonuçlar elde edildi. İlginç olan tarafı ise etanol maddesinin bağırsaklarda değil sadece kanda çıkmasıydı. Etanol çok ucuz içkilerde bulunan bir maddedir. Babam zengin bir adamdı ve öyle bir içkiyi içmezdi. Bağırsaklarda çıkmaması da midesine içki girmediğini gösteriyordu. Direkt damardan zerk edildiğini düşünüyorum. Otopsi sonuçları babamın cinayete kurban gittiğini gösteriyor. Ayrıca, babamın evindeki yatak çarşafları, yastığı hatta çöpleri dahi kaybolmuştu.”
“Otopsi sonuçlarının yanı sıra babamın ölümünden sonra piyasaya çıkarılan ve babamın olduğu öne sürülen 2 Milyon Sterlin tutarındaki çekler de cinayet şüphesini kuvvetlendirdi. Babamın ölümünden iki hafta sonra İ.A. ile S.Ç. babamdan alacakları olduğunu, ellerinde 2 Milyon Sterlin tutarında çekler olduğunu söyleyerek tereke kurulmasını istediler. Hatta ara emri davası açarak babamın mirasını dondurmaya çalıştılar. Ben de çeklerin sahte olduğu iddiasıyla karşı dava açtım. İngiltere’den evrak uzmanı getirttim. Dava 3 buçuk yıl sürdü ve mahkeme çeklerin sahte olduğuna hükmetti. Bunlar üst mahkemeye de gittiler, burada da davayı kazandık. Mahkeme çekler üzerinde oynama yapıldığına karar verdi.”
“Zaten o çekler babamın asistanı S.Ç.’ye işleri sürdürmesi için yazdığı 300 veya 400 TL’lik çeklerdi. Bu şahıslar çekler üzerindeki sıfırlarla oynayarak meblağı yükselttiler. Çeklerle ilgili bir ilginç detayda babamın İngiltere’de beraber yaşadığı D.H. isimli kadına yazmış olduğu 450 Sterlin tutarındaki çekin KKTC’de ortaya çıkması ve çek üzerinde oynama yapılarak meblağın 450 bin Sterline yükseltilmesiydi. Bu detay işin içinde babamın kız arkadaşının olduğunu da gösteriyordu.”
İngiltere’deki yasalara göre bir kadın bir erkekle 2 yıl beraber yaşarsa evli olmasa dahi mirasından hak talep edebiliyor. Diane Holliday, babamdan çocuğu olduğunu, çocuğunun babasının mezarını ziyaret edemeyeceğini öne sürerek, babamın KKTC’ye gömülmesini engelledi.
Bu kadın 1998 yılında trafik kazasında yaşamını yitiren Prenses Diana'nın sevgilisi Mısırlı Dodi Fayed için de kızının babası olduğuna dair yalan söylemiş, hatta yalan söylediği ve polisi boş yere meşgul ettiği için gözaltına alınmıştı. Biz bu kadının yalan söylediğini, çocuğun babamdan olmadığını düşünüyoruz. Zaten ilk DNA raporlarında çocuk babama ait çıkmadı, ikinci DNA raporunda babama ait olduğu söylendi.”