Suçluların iadesi için AİHM kararı bekleniyor

Kıbrıs’ta Türk ve Rum tarafı arasında suçluların iadesi konusunda işbirliği henüz sağlanamadı. Konuyla ilgili tarafların üzerine düşeni yapmadığı hükmüne varan AİHM, bu konudaki nihai kararı önümüzdeki aylarda açıklayacak

 

Adanın her iki yanındaki yasa uygulayıcılarının etkin ve verimli işbirliği kurması amacıyla kurulan iki toplumlu Suç ve Suçlara İlişkin Teknik Komite sayesinde Türk ve Rum tarafı arasında bilgi alışverişi ve istihbarat paylaşımı bağı kurulmasına rağmen suçluların iadesi konusunda arzulanan işbirliği henüz sağlanamadı.
Tamamıyla iyi niyete bağlı gerçekleşen az sayıdaki iade işleminin bir prensibe oturmasının şart olduğunu düşünen Suç ve Suçlara İlişkin Teknik Komitesi Eş Başkanı Hakkı Önen, Kıbrıs’ta tarafların suçluların yargılanmasında gereken işbirliğini yapmaması konusunun götürüldüğü Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) önümüzdeki günlerde açıklayacağı nihai kararın bağlayıcı olacağına inanıyor.
Kıbrıs’ta iki toplum liderinin 2008’de güven yaratıcı önlemler çerçevesinde kurduğu teknik komitelerden biri olan Suç ve Suçlarla İlişkin Teknik Komite, kurulduğu günden beri her iki tarafın suç ve suçlara ilişkin konularda işbirliği yapması yönünde çalışmalarda bulunuyor.
TAK’ın komitenin çalışmalarına ilişkin soruları yanıtlayan Hakkı Önen, kurulduğu günden beri eş başkanı olduğu komitenin, politik konular haricinde hiçbir sıkıntı yaşamadığını, müzakere sürecindeki gelgitlerin ise kendilerini hiç etkilemediğini belirtti.
Kıbrıslı Türk ve Rumların yanı sıra insani konularda yabancılarla da ilgilendiklerini söyleyen Önen, suçların önlenmesi konusunda iki taraf arasında çok iyi bir iletişim ağı kurulduğunu belirtti.
Komitenin, insani konularla ilgili teknik komitenin ulaşamadığı insani konularda dahi çaba harcadığına işaret eden Önen, en son Limasol’da hasta olan bir Türk’ün kuzeye getirilmesinde devreye girdiklerini söyledi. 
Hakkı Önen, teknik komite üyeleriyle ve bünyesinde kurulan alt komitede görev yapan polislerin düzenli şekilde günlük siyasi olmayan istihbarat ve bilgi alışverişi yaptığını kaydetti. Önen, “Örneğin sınıra yakın yerlerde bir olay olursa anında bize telefonla bildirilir ve o eşgalde birinin bu tarafta görülüp görülmediği sorulur. Biz de gereken soruşturmayı yapar, elde ettiğimiz bilgiyi paylaşırız” dedi.
5 Türk ve 5 Rum üyeden oluşan teknik komitenin olayları bir polis gibi takip edebilecek insanlar olmadığına işaret eden Önen, “Ben savcı, karşı taraftaki muhatabım ise hukuk profesörü. Hiçbirimizin suçları takip edecek durumu yok. Biz de daha verimli olabilmek adına bize bağlı bir alt komite kurduk” dedi.
Adı “Müşterek Temas Odası” olan alt komitede 2 Türk, 2 de Rum polis temsilcisinin görev yaptığını ve mesai saatleri dışında her iki taraftan bir kişinin ‘on call’ olduğunu kaydeden Önen, bu komitenin ara bölgede teknik komite için hazırlanan binada görev yaptığını belirtti. 
Önen, tarafların hassasiyetlerine gösterdikleri özenin de başarılı çalışmalarında etkisi olduğunu vurguladı. Hakkı Önen, bilgi alışverişinde kullanılmak üzere hazırladıkları formların bile tarafların hassasiyetleri göz önünde bulundurularak yapıldığını belirtti.
Alt komitenin, günlük toplanıp, esas komitenin bilgisi dahilinde, gereken yazışmalarda bulunduğunu ve bilgi alışverişi yaptığını kaydeden Önen, yazışmalarda, yer ve bölge isimleri gibi, karşılıklı hassasiyetlerin göz önünde bulundurulduğunu ve zamanla ortak bir dil yaratıldığını kaydetti.
Hakkı Önen, komite üyeleriyle kişisel ilişkilerinde de çok özenli davrandıklarını ve çalışmaların bugüne kadar sorunsuz devam etmesinin en büyük sebeplerinden birinin de bu olduğunu kaydetti.
Hakkı Önen, teknik komitenin alt komitesi “Ortak Temas Odası”nda çalışanların da oldukça iyi ve sağlıklı bir çalışma ortamı bulunduğunu kaydetti.Her iki tarafın polisinin de komiteyle iyi ilişkisi olduğunu ve işbirliğine açık olduğunu söyleyen Önen, karşı tarafa geçip, polise ifade vermek istemeyenlerin ara bölgede komite binasında bir araya geldiğini ve gereken işlemlerin yapıldığını belirtti.
Alt komitenin haftada en az 3-4 defa karşılıklı yazışma gerçekleştirdiğini kaydetti. Önen, “Ağırlıklı olarak ev açma ve narkotikle ilgili bir bilgi paylaşımı sözkonusu. Bir dönem araba hırsızlığı çok yoğundu. O büyük oranda durduruldu” dedi.
Şimdi hassasiyetle üzerinde durulanın insan kaçakçılığı olduğunu ve her iki tarafın da polisinin bu konuda hassas olduğunu kaydeden Önen, bir süre önce çok sayıda mültecinin öldüğü Kıbrıs açıklarındaki gemi kazasıyla ilgili istihbaratın sabahın erken saatlerinde Rum muhatabı tarafından verildiğini ve kendisinin de gerekli yerlere bu bilgiyi ulaştırdığını söyledi.


TEK EKSİĞİMİZ SUÇLULARIN İADESİ
Hakkı Önen, komite uyum içinde çalışıyor olmasına rağmen en büyük eksiklerinin, suçluların iadesi olduğunu söyledi.Önen, “Karşı taraf ‘sen istiyorsun da o Kıbrıslı Türk aynı zamanda benim vatandaşım. O istemediği sürece sana nasıl verebilirim? Gel burada yargılayalım’ diyor. Biz de, ‘olmaz, biz ayrı bir devletiz ve kendi vatandaşımızı biz yargılayabiliriz’ diyoruz” şeklinde devam etti.
İade sıkıntısının bir takım insani konularda birkaç kez aşıldığını ve kişisel ilişkiler yardımıyla karşılıklı iade yapıldığını kaydeden Önen, KKTC’de aylarca yaşayan bir Kıbrıslı Rum çocuğun, komitenin girişimleri sonucunda annesine geri götürüldüğünü belirtti. Önen, “Direkt çocuğu alıp götürmedik tabi ki. Polisin buradaki ebeveyni sürekli ziyaret edip, usandırmak suretiyle çocuğuyla birlikte geri dönmesini sağladık” dedi.
8-9 ay önce KKTC’deki cezaevinden kaçıp, Güney Kıbrıs’a kaçan 4 kişinin de yakalanıp, iade edildiğini kaydeden Önen, gayrı resmi olarak yapılan bu iadelerin belli bir protokolle sürekli hale gelmesi gerektiğini söyledi.

“BENİ ÇOK YARALADI”
Hakkı Önen, cinayet ve diğer ağır suçlarda iade çıkmazının aşılamamasının çok sakıncalı buluyor. Önen, 2-3 yıl önce Aya Napa’da bir İngiliz’in öldürülmesi olayının Türkiye ve Bulgaristan kökenli 2 zanlısının KKTC’de yakalanıp, sadece “yasak bölgeyi ihlal” suçundan dava okunduktan sonra memleketlerine yollanmasını, görev yaptığı dönemde karşılaştığı “çok yaralayıcı” bir olay olarak niteliyor.
Her iki tarafın da benzeri durumlarda aynı uygulamayı tercih ettiğine işaret eden Önen, “Oysa suç işlediği sabit bir kişinin, uygun formül bulunup, verilmesi gerekirdi. Çünkü bir insan öldürüldü” dedi. 
Önen, kararın tamamen siyasi bir karar olduğuna işaret ederek, dönemin hükümetini, özellikle Başbakan ve İçişleri Bakanı’nı eleştirdi. Dönemin hükümetinin iade yaparak örnek bir davranış sergileme ve karşı tarafı da benzeri şekilde davranmaya teşvik edebilecek bir fırsatı heba ettiğini kaydeden Önen, bundan sonra benzeri durumlarla karşı karşıya kalındığı zaman aynı tavrın sergilenmemesine özen göstermek gerektiğini belirtti.
Hakkı Önen, Kıbrıs’ta tarafların suçluların iadesi konusunda geçen yıl önemli bir aşamadan geçildiğini söyledi.Rum tarafı ve Türk tarafı olarak Türkiye’nin, Güzelyurtlu ailesinin Ocak 2005’te Lefkoşa-Larnaka anayolunda öldürülmesi sonrasında KKTC’ye kaçan suçluların cezalandırılmasına ilişkin  gereken işbirliğini yapmadıkları gerekçesiyle konuyu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne götürdüğünü ve mahkemenin de tarafların sorumluluklarını yerine getirmediği hükmüne vardığı belirtti.
“AİHM bizi de, onları da, suçluların adalet önüne çıkması için gerekeni yapmamakla suçluyor.Bu karardan sonra onlar da artık ‘Ben devletim. Ver bana yargılayım’ diyemeyecek” diyen Önen, bu kararın ardından komitenin iade konusunda daha kalıcı bir uygulamayı hayata geçirmek için harekete geçtiğini ancak kararın AİHM’de bir üst mahkemeye götürülmesi nedeniyle bunu yapamadıklarını söyledi.

“AİHM KARARININ ARDINDAN İADE PRENSİPLERİNİ BELİRLEMEYİ DÜŞÜNÜYORUZ”
AİHM’in Güzelyurtlu davasıyla ilgili son kararını beklediklerini kaydeden Önen, bugünlerde okunmasını bekledikleri bu kararının ardından komitenin, suçluların iadesi konusunda prensipleri belirleyecekleri bir protokol yapmayı planladığını belirtti.
Önen, “Yani hangi suçluları iade edeceğimizi belirleyeceğiz. Trafik suçlularını iade etmeye gerek yok. Cinayet, tecavüz, ev açma gibi ciddi suçların iadesinin koşullarını belirleyeceğiz. Yani bugün tamamıyla karşılıklı iyi niyete bağlı yapılacak iadeyi, AİHM kararı çerçevesinde bir prensibe oturtmak istiyoruz. Bağlayıcı olsun diye” dedi.
Hakkı Önen, AİHM Sözleşmesi’ni Türk tarafının da, Rum tarafının da benimsediğini ve Yüksek Mahkeme’nin Taşınmaz Mal Komisyonu’nun kurulmasına yapılan itirazı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne taraf olunduğu gerekçesiyle reddettiğini hatırlattı.

“İADE, CAYDIRICI OLABİLİR”
Suçun önlenmesinde suçlunun iadesinin önemine işaret eden Önen, “Komite, suçların önlemesi üzerine çalışıyor ancak iadenin mümkün olduğunu, yani adaletten kaçamayacağını bilen bir kişi o suçu işlemekten cayabilir” ifadesini kullandı.
Komitenin kuruluş amaçlarından birinin de güven yaratmak olduğuna vurgu yapan Önen, suçluların iadesi konusunda gereken iş birliğinin sağlanması halinde bu güvenin de kurulan kişisel ilişkilerle sınırlı kalmayacağını belirtti.
Hakkı Önen, teknik komitenin siber, uyuşturucu, alkol ve benzeri bağımlıların rehabilitasyonuyla ilgili bir de seminer planladığını söyledi. Önen, Ledra Palace’da yapılacak seminerde Kıbrıslı Türk ve Rumların yanı sıra BM uzmanlarının sunum yapacağını belirtti.
Komitenin bir süre uyuşturucu ticaretinin önlenmesine yönelik polisiye bir seminer düzenlediğini anımsatan Önen, “Yani genci uyuşturucu ticareti yaparken ya da kullanırken yakaladık, sonra ne yapacağız? Bir yandan suçun gerçekleşmesini engellemeye çalışırken, diğer yandan da engelleyemediğimiz durumlarda işlenen suçun sonuçlarını gidermeyi amaçlıyoruz” dedi.
 

Daha Fazla Haber