Akciğer kanserinin yüzde 80’i sigaradan

Tabipler Birliği, akciğer kanserlerinin yüzde 80’den fazlasının sigara ve tütün kullanımı nedeniyle geliştiği bilindiğinden, toplumlarda sigara ve tütün kullanımının azaltılması gerektiğini vurguladı

Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği (KTTB) , akciğer kanserinin, yapısal olarak normal akciğer dokusundan olan hücrelerin ihtiyaç ve kontrol dışı çoğalarak akciğer içinde bir kitle (tümör) oluşturmasıyla meydana geldiğini belirtti.

Tabipler Birliği, 17 Kasım Dünya Akciğer Kanseri Günü nedeniyle akciğer kanseriyle ilgili ayrıntılı bilgi içeren bir açıklama yaptı.

Açıklama şöyle;

“Akciğer vücudumuzun oksijen gereksinimini sağlayan organımızdır. Her organ gibi akciğerimiz de birçok hücreden oluşur. Bu hücreler akciğerin normal olarak görevini yapabilmesi için ihtiyaç doğrultusunda bölünerek çoğalırlar. Akciğer kanseri, yapısal olarak normal akciğer dokusundan olan hücrelerin ihtiyaç ve kontrol dışı çoğalarak akciğer içinde bir kitle (tümör) oluşturmasıdır. Burada oluşan kitle öncelikle bulunduğu ortamda büyür, daha ileriki aşamalarda ise çevre dokulara veya dolaşım yoluyla uzak oranlara yayılarak (karaciğer, kemik, beyin vb. gibi) hasara yol açarlar. Bu yayılmaya metastaz adı verilir. Akciğer kanserleri mikroskop altında izlenen hücrelerin görüntüsüne göre iki ana guruba ayrılır.

1. Küçük hücreli akciğer kanseri, 2. Küçük hücreli-dışı akciğer kanseri.

KÜÇÜK HÜCRELİ DIŞI AKCİĞER KANSERİ

Tüm akciğer kanserlerinin %75' ini oluşturur. Yassı epitel hücreli, büyük hücreli ve adeno kanser olarak üç gruptan oluşur.

KÜÇÜK HÜCRELİ AKCİĞER KANSERİ

Daha nadir görülen bu tür, oldukça hızlı seyirlidir ve tanı konduğu zaman çoğunlukla vücudun başka bölümlerine yayılmış yani metastaz yapmış olarak karşımıza çıkar.

RİSK FAKTÖRLERİ NELERDİR?

Sigara, puro, pipo (tütün) içimi: Akciğer kanserinin bugün ispatlanmış olan en önemli risk faktörüdür. Sosyoekonomik düzeyi gelişmiş ülkelerde sigara içiminin başarılı olarak önlenmesi sayesinde, bu ülkelerde akciğer kanseri sıklığı oldukça azalmıştır. Sigarayı bıraktıktan 5 yıl sonra risk azalmakta, ancak tamamen bitmemektedir. Sigarayı içmeyen ancak çevresinde içilen kişiler de aynı şekilde bu riski taşırlar. Bu nedenle akciğer kanserini önlemenin en iyi yolu sigaraya hiç başlamamaktır!

Asbest: Madenlerde, gemi yapımında, yalıtım malzemesi yapımında kullanılır. Solunum yollarında uzun süreli tahriş oluşturur.

Radon: Evlerde, toprakta doğal olarak bulunan, kokusuz radyoaktif bir gazdır.

Verem hastalığı (tüberküloz): Bu hastalığın yerleştiği akciğer alanında sonradan akciğer kanseri gelişebilir.

 Daha önceden akciğer kanseri geçirmiş olmak: Bir kere akciğer kanseri nedeniyle ameliyat olmuş, veya ışın tedavisi uygulanmış olanlarda ikinci bir kanser gelişme riski vardır. Sigara içmek bu riski ayrıca arttırır.

ERKEN TANI MÜMKÜN MÜDÜR ?

Akciğer kanserinin ileri evrelere gelmeden erken teşhis edilmesi için şimdiye kadar düz akciğer filmleri (röntgenogram), balgamda tümör hücrelerinin aranması (sitoloji) ve yüksek riskli insanlarda bronkoskopi denilen ucu ışıklı bir boruyla solunum yollarının incelenmesi gibi yöntemlerin kullanıldığı birçok çalışma yapılmıştır. Bunların hiçbiriyle akciğer kanserine bağlı ölümlerin azaltılamadığı görülmüştür. Son yıllarda yapılan düşük doz spiral tomografi çalışmalarında yüksek riskli kişilerde (55-74 yaş arası, günde 2 paket ve üzeri sigara içenler) kanserin erken saptamasına katkısı olabileceği gösterilmiştir.

AKCİĞER KANSERİNİN BELİRTİLERİ NELERDİR?

Hastalık oldukça ileri aşamalara gelene kadar önemli şikayete yol açmayabilir. Bu sinsi karakter, akciğer kanserini bu kadar tehlikeli yapan en önemli faktördür. Eğer sigara kullanan ve buna bağlı kronik bronşiti olan biriyseniz, mevsimsel öksürük ve balgam şikayetlerinin süreklilik kazanması, balgamda kan görülmesi, giderek artan nefes darlığı, özellikle sırtta kürek kemiklerinin arasına veya omuzlara yayılan batıcı nitelikte göğüs ağrısı kanser için şüphe uyandırması gereken şikayetlerdir. Ancak hastalığın ilk aşamalarında, çoğunlukla bunların hiçbiri olmadan, iştahsızlık, halsizlik, kilo kaybı ve terleme gibi şikayetler görülmektedir. Hiçbir bulgu vermeyen hasta grubu da az değildir.

TANI NASIL KONUR ?

Düz akciğer röntgenleri ile akciğerde kitle görülen hastalara, öncelikle bilgisayarlı tomografi çekilir. Elde edilen üç boyutlu görüntü ile kitleye nasıl ulaşılabileceğine karar verilir. Hastadan ya tomografi rehberliğinde ya da bronkoskopi dediğimiz ince bükülebilir bir tüple akciğerine ulaşılarak iğneyle tümörden parça alınır.Bu işleme biyopsi adı verilir. Kanser tanısı bu biyopsi örneğinin patoloji kliniğinde incelenmesi sonucunda kesinleşir. Doktorunuz şikayetlerinize göre ayrıca karın veya beyine yönelik bilgisayarlı tomografi veya magnetik rezonans (MR) görünüleme ve kemik taraması (tüm vücut kemik sintigrafisi) gibi tetkikler isteyebilir.

HASTALIK AŞAMALARI NELERDİR (EVRELEME)?

Kanser tanısı konduktan sonra hekiminiz öncelikle hastalığın yaygınlığını veya bir başka deyişle hangi aşamada olduğunu (evre) saptayacaktır. Hastalık;

sadece akciğerin küçük bir bölümündeyse evre I,

en yakın lenf bezelerine atlamışsa evre II,

akciğer içinde akciğeri saran zara veya iki akciğer arasındaki mediasten denen boşluğa veya buradaki bezelere yayılmışsa evre III,

karaciğer, kemik, böbrek üstü bezi gibi uzak organlara yayılmışsa evre IV, olarak adlandırılır.

Doğru evreyi saptamak için hekiminizin akciğer röntgeni, toraks ve batın bilgisayarlı tomografi veya magnetik rezonans görüntülemesi, kemik taraması, beyin bilgisayarlı tomografisi veya PET/CT istemesi gerekebilir. Hastalığın ameliyat için uygun evrede olup olamadığını anlamak için mediastinoskopi denilen, boyundan yapılan bir kesiyle mediasten boşluğuna ışıklı boruyla bakılması ve bu işlem sırasında lenf bezelerinden örnek alınmasını içeren bir tetkik ayrıca yapılabilir. Eğer akciğer zarının iki yaprağının arasında sıvı birikmişse, hekiminiz kaburgaların arasından bir iğneyle girerek bu sudan patolojik inceleme için örnek alacaktır .Bu işleme ise torasentez adı verilir.

NASIL TEDAVİ EDİLİR?

Küçük hücreli dışı akciğer kanseri tedavisi:
Hastalığın erken evrelerinde (evre I ve II, bazı evre III hastalar) ameliyatla tümörlü doku, etrafından bir miktar sağlam doku ile birlikte çıkarılarak, bazen tüm bir akciğer lobu alınarak temizlenebilir. Ameliyat sonrası evresine göre kemoterapi yada ışın tedavisi (radyoterapi) tavsiye edilebilir. Ameliyat sonrası hekiminiz sizi düzenli aralıklarla kontrole çağıracaktır.

Ameliyatla çıkarılması mümkün olmayan evre III akciğer kanserinin esas tedavisi ışın tedavisi (radyoterapi) ve ilaç tedavisidir (kemoterapi). Bu hastalarda iki yöntem sırayla veye beraber uygulanır.
Evre IV akciğer kanserinde kemoterapi yaşam sürenizi uzatacak ve hastalığa ait şikayetlerin azalmasını sağlayacaktır. Ancak, bu evrede kesin tedavi kararı siz ve aileniz ile görüşüldükten sonra verilmelidir. Yaşamı çok uzatması beklenmeyen bir tedavi seçeneğinin yan etkileri nedeniyle hayat kalitenizi bozma olasılığı varsa hekiminizle bu konuyu tartışmanız uygun olacaktır. Evre IV hastalıkta, ışın tedavisi kansere bağlı ağrı, kanama veya kemiğe, beyine yayılma söz konusu ise uygulanır.

Son yıllarda kemoterapiye ek olarak akıllı ilaçlar ve aşı tedavileri (immünoterapi) bu kanser türünde tedavi seçeneği olarak karşımıza çıkmıştır. Akıllı ilaçlar tüm hastalarda değil yalnızca patoloji parçalarından ve son yıllarda kandan (likit biopsi) bakılabilen belli genetik mutasyonların (EGFR, ALK ve ROS1) varlığının gösterildiği hastalarda oldukça etkin olduğu gösterilmiştir. Akıllı ilaçlar tablet şeklinde olup hastaneye gelmeden evde rahatlıkla kullanılabilir. Aşı tedavileri (immunoterapi) bu kanser türünde çok daha yeni bir seçenektir. Vücudun bağışıklık sistemini tümöre karşı aktifleştirerek etkinliğini gösterir.

Akciğer kanseri tüm dünyada en sık görülen ve kanser nedeniyle yaşam kayıplarının en sık nedeni olan kanser türüdür. Akciğer kanserlerinin %80’den fazlasının sigara ve tütün kullanımı nedeniyle geliştiği bilindiğinden toplumlarda sigara ve tütün kullanımının azaltılması ve önlenmesi çalışmaları ile akciğer kanserlerinin önemli bir bölümünün engellenebileceği unutulmamalıdır. Bu nedenle ülkemizde de oldukça sık görülen ve yaşam kayıplarına sebep olan akciğer kanserlerinin önlenmesi için sigara ve tütün ile mücadele etmemiz gerekmektedir.”           

Daha Fazla Haber