SOSYAL MEDYANIN SESİ

Hep söylediğim birşey vardır, "Vekil adayı olacak kişilerle ilgili bağımsız bir kurul IQ testi yaparak yetersizlerin aday olmasını önlenmelidir"
Ne kadar haklı olduğumu dün bir kez daha gördüm.
(Ufuk Çağa)
 
 
Her ne kadar birçok öğretmenimizi kişisel olarak tanımama ve Kıbrısımızın, kültürümüzün geleceği ile ilgili endişe duyduklarını bilmeme rağmen, yapılan eylemlerde ve söylemlerde hedef olarak KKTC Eğitim Bakanlığını göstermesi bazı soruları kafamdan atamamamı sağlamaktadır. Yapılmak istenen, temelden asimilasyonu yaratıp önümüzdeki 10 yılda bizim düşüncemize, kültürümüze ve yaşam tarzımıza ait olmayan bir kuşak yetiştirilmek istenmektedir. Proje sahibi bellidir, eylem yeri Brüksel, Cenevre veya her hangi bir Avrupa şehridir. Umut ederim ki mücadeleye katılan her öğretmen, bu mücadeleye tam gün eğitim için değil de bu hassasiyetlerden dolayı katılmıştır. Bu mücadelenin yayılması daha geniş bir mücadele alanı seçilmesi gerekmektedir. KKTC meclisinde bulunan hiçbir siyasi parti ile bu mücadele verilemez. Ama sivil toplum örgütlerinin vereceği bu mücadele hem varlığımızın devam mücadelesinde topluma ışık olacaktır, hem bazı turuva atlarının deşifre olmasını sağlayacaktır.
(Yusuf Özbil)
 
Görüyorum, artırıyorum ve öneriyorum!
Madem ki ilkokullarda din dersini imamlar versin önerisi var;
Madem ki öneri yapmak ve yasa teklifi vermek serbest;
Madem ki yüzsüzlük hakim cüce meclise;
O halde, ben de öneriyorum;
Bir kısım milletvekili ve bakanlar da bundan böyle seks işçilerinin serbest piyasa koşulları altında pazarlamasından sorumlu önemli meslek erbabı arasından seçilsin.
Meclise ve memlekete mutluluk gelsin.
(Cenk Özdağ)
 
CHP'nin inceleyip açıkladığı resmi rakamlara göre Suriye, Afganistan, İran, Irak ve Libya doğumlu toplam seçmen sayısı 235 bin 701. Yani hepsi Erdoğan'a oy vermiş olsa bile aradaki fark yine kapanamazdı (2 milyon). Sorun bence daha büyük. Biraz soluklanıp esas oraya bakmak gerekir diye düşünüyorum, naçizane.
(Mete Hatay)
 
O çilekeş kapı: Grev ve eylemin değişmez ritüeli olarak Cumhuriyet Meclisi'nin çilekeş kapısı bir kez daha kırıldı... Kapıyı kırma sırası bu kez eylemdeki öğretmenlerde idi.. O kapı Meclisi koruyan kolluk kuvvetleri ve eylemdeki öğretmenler arasında hem sınır ve hem de güç gösterisinin sembolü idi yine... Kolluk kuvvetlerinin korumaya çalıştığı kapıyı sallaya sallaya kırmak bu kez de eylemci öğretmenlere nasip oldu... KKTC'de yaşanmakta olanlar uydular ve ekranlar aracılığıyla dünyaya açıktır... KKTC'yi izlemek için zaman ayırabilenler hallerimize hem şaşmakta ve hem de gülmektedirler... Bizi dışarıdan izleyebilenlerin "Aha yine o kapı fetişizmi" dediklerine kuşku yoktur... Cem Karacı'nın ünlü şarkısındaki ceviz ağacı gibi polisle eylemciler arasındaki tüm karşılaşmalara tanıklık eden, kırılıp kırılıp tamir edilen o çilekeş Meclis kapısı yerlerde süründürülerek bakalım daha nelere tanıklık edecek..
(Ahmet Tolgay)
 
Daha Fazla Haber