SOSYAL MEDYANIN SESİ

SİNEMALARDAKİ TOPLULUK DUYGUSU: Tom Cruise'un; "Beyazperde için filmler yapıyorum, çünkü insanların sinemalarda yaşadığı o topluluk duygusunu seviyorum" şeklindeki güncel vurgusundan etkilendim ve şimdi tarih olan Kıbrıs Türk halkının o eski sinema kültürünü anımsadım...
Gündüzleri kapalı salonlarda, geceleri açık hava sinemalarında yıllar boyu yaşadığımız o harika topluluk duygusu ve o duygudan kaynaklanan sonuçlar ve değerler nasıl unutulabilir ki?... Sinemalarımızdaki topluluk duygusu yıllar boyu toplumsal yaşam biçimine dönüşmüştü, bu tarihi gerçeğimiz...
Bu konuda yığınla araştırmacı yazı, röportaj ve kitap yazıldı... Benim yüzlerce yazımın yanı sıra 3 de mevcudu tükenen kitabım oluştu mesela bu bağlamda: "Kıbrıs Türk Toplumunda Sinema Olayı", "Sinema Albenisi" ve "Kıbrıs'ın Orta Yeri Sinema." Ne mutlu bizim nesle ki sinemadaki o ilhamlar da yaratan topluluk duygusunu yıllar boyu yaşadık....
(Ahmet Tolgay)
 
Sosyal Devlet bir ay yaşasın diye 5300 TL Yoksulluk Maaşı verdiği vatandaşından ameliyat malzemesi için 3000 TL alır mı Arkadaşlarım? Bal gibi de alır!
Gün nasıl aydın olsun.Yazıklar olsun…
(Eralp Şerifoğlu)
 
Eskiden de ara ara duyardım ama son zamanlarda daha sık kulağıma gelmeye başladım. Kafacık eğik, bir göz kısık, ağızda bir tebessüm “eeee senin de sayıştaylıkta dosyan varmış ha” Yani? Ben de yalancı, ben de yalaka, ben de hırsız, ben de KKTC? Anlatayım efendim.
1 Mayıs 2014’te Gönyeli Belediyesi’nde işe başladım. O zaman nedenini bilmiyorum, çok da anlamam ya bu işlerden neyse. Belki belediye beni tanımak istediği için, aldığım bir başka duyum ‘yerli’ olmadığım ve Barakacı olduğum için iktidar ve muhalif meclis üyelerinden onay alamamışım, benzer nedenlerden köylüden onay almadığım için bir süre sözleşmeli çalıştırıldım diye düşünüyorum. Önüme bir kağıt koyuldu imzaladım, maaşın bu olacak dendi ve çalışmaya başladım, her ay maaşım hesabıma yattı. Ben pek sözleşmelere, anlaşmalara bakan, okuyan bir insan değilim. Bazen bir hukukçunun başka, başka bir hukukçunun başka anladığı yazıları ben okuduğumda ne anlayacam ki? Ne telefon hattı alırken imzaladığım belgeleri okurum ne de bankada kredi alırken imzaladığım sayfalarca kağıtları. Sözleşmeden bir kaç ay sonra da belediye kadrosuna alındım, işçi olarak. O zamandan da bu güne bu şekilde devam ediyorum. Sayıştaylık araştırıyormuş konuyu, ilk başta işe alınış şeklim yasal değilmiş. Hukuksal olarak yasal mı değil mi inanın bilmiyorum. Hiçbir hukukçu ile de görüşmedim. Ama dedikoduya gerek yok
(Merter Refikoğlu)
 
Okulların; kırtasiye (kağıt, fotokopi, toner), internet, su ve telefon, bakım-onarım, temizlik, spor müsabakaları, ulaşım vb. olmak üzere onlarca farklı kalemden oluşan giderleri vardır. 500 civarı mevcudu olan orta ölcekli bir okulun yıllık gideri yaklaşık 200,000 TL bandındadır. Bu meblağ, extra hicbir harcama yapmadan sadece varlığınızı sürdürebilmek için gerekli, açlık sınırı tabir edilen asgari tutardır. ( Bir derslik inşa etmeden, bir bilgisayar odası ya da lab oluşturmadan, çocuklara bir spor alanı ya da çardak vb. birşey yapmadan, herhangi bir etkinlik, gezi vb. düzenlemeden )
Eğitim Bakanlığı'nın okullara ayırdığı yıllık bütçe, nakti yardım SIFIR TL'dir...Okulların gelirleri ise kantin, üniforma satış, kermes vb. ile, bağış adı altında alınan Kayıt Ücretleridir.
Yeni hortlamış bir kayıt dönemi ritüeli olan; 200 liranın verdiği yetkiye dayanarak, kaderine terkedilmiş okulların, öğretmen ve idarecilerine ağza alınmayacak her türlü küfrü eden, bilgisi olmadan fikri olan ebeveynlere ithafen...
(Gençali Tek)
 
Daha Fazla Haber