SOSYAL MEDYANIN SESİ

Bakanlıktan gidenin dili çözülüyor !!!
Bir bakmışız bir numaralı memleket sevdalısı,
demokrasi aşığı,
halkı düşünür olmuşlar !!!
İzlem Gürçağ:
"İstihdam etmenin de bir usulü vardır”
“Halkın alım gücü düşüyor, halk memnun değildir”
Hasan Taçoy:
"UBP’de demokratik ortam ortadan kaldırılmıştır"
Ziya Öztürkler:
"Halkımız bizleri makamlar için değil hizmet etmek üzere emaneten verdiği temsil hakkını kullanmak ile görevlendirir"
(Turgut Alas)
 
Memleketi sata sata bitirenler ve onlara payanda olanlara sesleniyorum;
Ey kendini fasulya nimetinden sayan sizler, yabancılara mal satıp, ev satıp paracıkları da cebe atıyorsunuz keyfiniz gıcır.
Kıbrıslı Türkler bu topraklarda azınlığa düştüğü için mi sorulduğu zaman nüfusumuz ne kadar diye, bilirim ama söylemem dersiniz fakat eşit egemenlik ve iki devletli çözümden bahsedersiniz. Peki azınlığa düşmesine sebep olduğunuz bu toplum nasıl egemen olacak?
(Hasan Mullaoğulları)
 
Bizim gibi küçük bir ada ve AB üyesi olan Malta'da da toprak satışı yasaktır.. Mülk satışı da, yerlilerin yüksek kiralar ödemek durumunda kalmasını önlemek ve konut sahibi olabilmelerini sağlamak için, ciddi kriterlerle kısıtlanmıştır..
(Dilek Yavuz Yanık)
 
20 Kasım 1989 tarihinden itibaren her yıl 20 Kasım “Dünya Çocuk Hakları Günü “olarak kutlanmaktadır .
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından imzalanan “Çocuk Haklarına Dair Sözleşme “193 ülke tarafından onaylanmıştır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi ise Çocuk Haklarına Dair Sözleşmenin Onaylanmasının uygun bulunmasına ilişkin Yasa’yı 12 Mart 1996 tarihinde 6/1996 sayılı Yasa ile kabul etmiştir .
Çocuk Haklarına Dair Sözleşmeye göre 18 yaşın altındaki tüm çocukların ve gençlerin hakları özel olarak koruma altına alınmıştır ve 18 yaşından küçük herkes çocuk olarak kabul edilmiştir .
Çocuk Hakları Sözleşmesinin en önemli ilkeleri arasında ayırım gözetmeme (madde 2),Çocuğun yüksek yararı (madde 3),Yaşama ve gelişme hakkı (madde 6) ve katılım hakkı (madde 12) bulunmaktadır. Kısacası, Çocuk hakları ,yasal olarak veya ahlaki olarak dünya üzerindeki tüm çocukların doğuştan sahip oldukları eğitim , sağlık ,yaşama, barınma, fiziksel, psikolojik veya cinsel sömürüye karşı korunma gibi haklarını korumayı amaçlayan ve kapsayan bir kavramdır .
Daha önce belirttiğim üzere, söz konusu Sözleşmeyi Türkiye ve Kuzey Kıbrıs onaylamıştır. 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen depremde Adıyaman’da İsias Oteli enkazı altında kalan Mağusa Kolejinden çocuklarımızın yaşama ve sağlıklı kalma haklarını korumakla görevli bu sözleşmeye taraf devlet veya devletler değil mi? Söz konusu bölgede İmar Yasalarına veya ilgili Tüzük ve Yönetmeliklere aykırı davranan ve tüm mevzuatı görmezden gelen Belediye memurları ,otel inşaatını yapan mimar, mühendis veya müteahhitler ve otelin sahiplerinin söz konusu binanın (deprem olmasa dahi )yıkılma riski veya olasılığı olduğunu biliyorlardı ve bu yıkımın sonucunun ne kadar vahim olabileceği hususunu öngörmemelerine imkan ve ihtimal yoktu.
Söz konusu kişiler yasaya aykırı fiillerinden veya ihmallerinden dolayı başka kişilerin ve çocukların ölümlerine sebep olmadılar mı? Adam öldürmenin tanımı bu değil midir ? Yasaya aykırı bir ihmal, öldürme kastı olmamasına rağmen , bir vazifeyi ifa etmekte gösterilen cezai suç teşkil edecek bir ihmal derecesindeki ihmal değil midir ?
Tüm bu hususlar göz önünde bulundurulduğunda, İsias Oteli davasına ilişkin tanzim edilen İddianamede Türk Ceza Kanunu ‘nun 22 maddesinin 3’üncü fıkrası tahtında getirilen “bilinçli taksir” ithamı kabul edilebilir bir itham değildir ve yeniden değerlendirilmesi adaletin tecellisi bakımından gereklidir.
(Emine Dizdarlı)
 
Daha Fazla Haber