“Daha yürünecek çok yolumuz var”

YDÜ’de düzenlenen İnsan Hakları Sempozyumu’nda konuşan Yüksek Mahkeme eski Yargıcı ve eski Ombudsman Emine Dizdarlı “Maalesef bugüne kadar ulaşmamız gereken aşamalara ulaşmadık. Daha yürünecek çok yolumuz olduğunu düşünüyorum” dedi

Yakın Doğu Üniversitesi ve Kıbrıs Türk Barolar Birliği iş birliğinde, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 10 Aralık 1948’de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kabul edilmesinin 75’inci yıl dönümü etkinlikleri kapsamında düzenlenen “İnsan Hakları Sempozyumu”nda  düzenlendi.
Yakın Doğu Üniversitesi Büyük Kütüphane’de gerçekleştirilen ve 4 oturumdan oluşan sempozyumda insan hakları, birçok yönüyle ele alındı.
Hiçbir ayrım gözetmeksizin tüm insanların yalnızca insan olmalarından dolayı eşit, özgür ve onurlu yaşam hakkına sahip olduğunun vurgulandığı sempozyumda, İnsan Hakları Evrensel Bilgesi’nin tarihçesi ve günümüzdeki uygulamaları tartışıldı.  Kıbrıs Türk Barolar Birliği üyesi birçok avukatın yanı sıra, milletvekilleri, akademisyenler ve öğrencilerin katıldığı sempozyuma, basın mensupları da yoğun ilgi gösterdi.
Sempozyum, Yüksek Mahkeme eski Yargıcı ve Ombudsman Emine Dizdarlı ile Yakın Doğu Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekan Vekili Doç. Dr. Yeter Tabur’un açılış konuşmalarıyla başladı. Yurtdışında olduğu için sempozyuma katılamayan Kıbrıs Türk Barolar Birliği Başkanı Avukat Hasan Esendağlı ise katılımcılara video mesajla seslendi.
Sempozyumda ilk sözü alan Yüksek Mahkeme eski Yargıcı ve eski Ombudsman Emine Dizdarlı, her insanın eşit doğduğunu ve doğduğu andan itibaren bazı haklarla donatıldığını söyleyerek, insan onur ve haysiyetini koruma niyetinin insan haklarının temelini oluşturduğunu ifade etti. İnsan haklarının kapsamının siyasal, ideolojik, felsefi tutum ve tercihlere göre değiştiğini hatırlatan Dizdarlı, bu nedenle bu konunun hala tartışıldığını vurgulayarak, “Hangi hakların öncelikli korunacağı veya korunmayacağı konusunda objektif bir kriter yoktur. Bu nedenle bazı otoriteler İnsan Hakları Sözleşmesi’nin sonsuza kadar aynı şekilde koruma sağlayamayacağı veya devam edemeyeceğini iddia ediyor” dedi.
Demokratik ülkelerde temel hak ve özgürlüklerin her zaman ve her koşulda sınırsız niteliğe sahip olduğu algısının yanlış olduğunu da ifade eden Dizdarlı, “Her özgürlüğün kendi yapısından veya hukuki yapısından kaynaklanan sınırları vardır” dedi. Ülkedeki durumu da değerlendiren, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin KKTC iç hukukunun bir parçası olduğunu söyleyen Dizdarlı, “Maalesef bugüne kadar ulaşmamız gereken aşamalara ulaşmadık. Daha yürünecek çok yolumuz olduğunu düşünüyorum” dedi.
Yakın Doğu Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekan Vekili Doç. Dr. Yeter Tabur da açılış konuşmasında, insan hakları kültürünün oluşturulması, hakların anlaşılması, korunması ve geliştirilmesine katkı koymak için kamu kurum, kuruluşları ve sivil toplum örgütleriyle ortak proje ve etkinlikler düzenlediklerini vurguladı. İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin tarihçesine değinen Doç. Dr. Tabur, insan hakları ilkelerini yansıtan bildirgeye göre, tüm insanların hiçbir ayrım gözetmeksizin, yalnızca insan olmalarından dolayı; eşit, özgür ve onurlu yaşam hakkına sahip olduğunu anımsattı. Özellikle son 50-60 yılda insan haklarının korunmasına ilişkin mekanizmaların oluşumunda olumlu gelişmeler olduğunu kaydeden Doç. Dr. Tabur, “Günümüzde insan haklarının korunması ve geliştirilmesi ülkelerin iç sorunu olmaktan çıktı, tüm insanlığın ortak sorunu haline geldi” dedi.
İnsan haklarının korunması ve geliştirilmesi konusunda sorumlulukların öncelikle devletlere ait olduğunu ancak medyadan, sivil toplum örgütlerine kadar tüm kurum ve bireylerin iş birliğini gerektirdiğini kaydeden Doç. Dr. Yeter Tabur, “İnsan hakları bilincinin ve insan haklarının tam olarak benimsenmesi ve uygulanması için gerekli sorumluluk duygusunun bireylerde özellikle sivil toplum kuruluş ve medyada bulunması büyük önem taşıyor” şeklinde konuştu.
Yurtdışında olduğundan sempozyuma video kaydı aracılığıyla katılan Kıbrıs Türk Barolar Birliği Başkanı Esendağlı, “Gerek dünyada gerek bölgemizde insan hakları anlamında hiç de iç açıcı olmayan gelişmeler, geriye gidişin yaşandığı süreçlerden geçiyoruz” dedi. Esendağlı, sempozyumun içinde bulunulan kötü atmosfere ışık olmasını temenni etti.
Daha Fazla Haber