“Her sabah 6 Şubat'a uyanıyorum, oğlumun yatağına bakıyorum”

Şampiyon Melekler’den Kağan Selim'in annesi Serap İş, acı ve özlem dolu geçen bir yılın ardından yaşadıklarını ve hislerini anlattı: “Her uyandığım sabah oğlumun yatağına bakıyorum, akşam yatmadan yine aynı şekilde…”

Giden 35 can, acı ve yalnızlık içinde kalan 27 aile...6 Şubat’taki Kahramanmaraş depremlerinin üzerinden 1 yıl geçti.
KKTC, Gazimağusa Türk Maarif Koleji sporcu kafilesinden 35 canını Adıyaman’daki İsias Otel enkazında bıraktı. Bu ülkenin geleceği pırıl pırıl çocuklarını, öğretmenlerini ve yurttaşlarını kaybetti Kıbrıs Türk halkı.
İlk günden itibaren adalet arayışı için dimdik duran ailelerin ise bir kanadı hep kırık. Onlar için zaman 6 Şubat’ta durdu… Hayattaki en değerli varlıklarını yitirdi onlar; oğullarını, kızlarını, annelerini, babalarını, kardeşlerini, eşlerini…
Geçen bir yıl, acı ve özlemle doluydu.
Çocuklarının yokluğunda geçen bir yılı anlatmak onlar için çok zordu.
Şampiyon Melekler’den Kağan Selim'in annesi Serap İş, her sabah 6 Şubat'a uyandığını, oğlunun yokluğunda evin içinde büyük bir sessizlik olduğunu anlattı.
İş, geçen bir yılı şöyle dile getirdi:
“Hayatımın en zor günlerini yaşadığım bir yıl oldu benim için, aslında her uyandığım sabah da ben 6 Şubat'a uyanıyorum. Her uyandığım sabah oğlumun yatağına bakıyorum, akşam yatmadan yine aynı şekilde… Sabah uyandığımda boş yatağına bakıyorum, ‘Acaba yaşadıklarım bir rüya mıydı, bunları biz mi yaşadık?’ diyerek her gün yatağına bakıyorum. İlk uyandığımda ilk işim, oğlumun yatağına bakmak oluyor hâlâ daha, yani kabul etmekte çok zorlanıyorum bu gerçeği.”
Kağan Selim'in yokluğunun kız kardeşi için de büyük bir travma olduğundan bahseden anne İş, "Araları 3 yaştı çocuklarımın. Onlar her zaman söylüyorum, bizim hayatımızın merkezindeydiler ve kızım doğduğunda hayata gözlerini açtığında, 3 yaşında bir abiyle gözlerini hayata açtı. O, onun oyun arkadaşıydı, en iyi arkadaşıydı, her şeyi birlikte paylaştığı kardeşiydi. Evimizin içinde şu an çok büyük bir sessizlik var, yeri asla doldurulamayacak bir boşluk var. O da bu acıyla her gün yüzleşerek, hayatına devam etmeye çalışıyor bizim gibi." dedi.

"DEPREM OLASILIĞI NEDENİYLE İSTANBUL'DA OKUMAK İSTEMİYORDU"
Serap İş, oğlunu ise yaşlı gözlerle şöyle anlattı:
" Kağan Selim’im… Onu kelimelerle ifade etmem gerçekten çok zor. Kağan Selim benim ilk çocuğumdu, ilk göz ağrımdı, ilk anneliğimdi… Bütün ilkleri ben oğlumda yaşadım ve benim her zaman söylediğim bir şey vardı; ben çocuklarımla yeniden büyüyordum aslında, hayatta birçok şeyi ben onlarla yaşayarak öğrendim.
Onu kaybetmek korkusu bile o hayattayken benim yaşadığım en büyük korkumdu. Zaten bir insan hayatta en çok neden korkar; sevdiklerinin başına bir iş gelmesinden korkar, hastalanmasından korkarsınız, üşütmesinden, ateşlenmesinden… Her şeyden sakınırsınız, ama biz en kötüsünü yaşadık.
Kağan Selim çok araştıran sorgulayan bir çocuktu, yaşı çok küçüktü ama yaşından çok olgundu ve ilginç bir şekilde depremi sorgulayan, araştıran bir çocuktu. İlkokul yıllarında, üniversite eğitimi için yurt dışına gitme hayalleri kuruyordu. Gelecekte işte hangi mesleği seçecek, nerede okumalı onları araştırıyordu ve babasına ‘Nerede deprem olmaz, nerede fay hattı yok? Baba ben üniversiteyi orada okumalıyım.’ diyordu. Mesela İstanbul'da bir Marmara depremi beklendiğini bildiği için, ‘Ben İstanbul'da asla okumam.’ diyordu. Ankara'da okuma hayalleri vardı, yazılım mühendisi olmak istiyordu veya tıp fakültesinde okumak istiyordu."
Anne İş, oğluna "Ben her zaman onun mezarına gittiğimde, zaten ona söylüyorum konuşuyorum onunla, onun beni duyduğuna ve beni gördüğüne inanıyorum. Onu çok sevdiğimi her seferinde söylüyorum, hiçbir zaman unutmayacağımı ve unutturmayacağımı da..." sözleriyle seslendi.
Evlatlarına hasret bir hayat sürdürmeye çalıştıklarını anlatan Serap İş, şöyle devam etti:
"Bakın çocuklarınızı tek tek tanıyın, hepsi ışıl ışıldı, pırıl pırıl çocuklardı. Ben oğlumun üzerine toz kondurmadım 13 yıl. 93 saat sonra çıkarıldı benim oğlum enkazdan ve anne babaların ifadelerini duydunuz; ağızlarında, kulaklarında, burunları hep toz içindeydi dediler. Yani göremedik de biz çocuklarımızı, vedalaşamadım ben oğlumla her yerde söylüyorum, söyleyeceğim de… İsias binası öyle bir yıkıldı ki, hiçbir anne baba Kıbrıs'ta kalan, Adıyaman'a gidemeyen, çocuğuyla vedalaşamadı, son defa çocuğunu göremedi."
Anne İş, Kağan Selim'i bazen rüyasında gördüğünü de ekleyerek, çektiği acıyı iç acıtan şu ifadeyle dile getirdi:
"Ama oğlumu rüyalarımda bile hayattayken görmüyorum biliyor musunuz?"
 
Daha Fazla Haber