Hocaların hocası Teoman Ersöz’ün yeni şiir kitabı ‘Yakamozlar’ çıktı

Teoman Ersöz hocayı belli bir kuşak çok iyi tanımaktadır. Felsefe ve İngilizce hocalığı yaptığı yıllarda birçok değerli öğrenciyi toplumuma kazandırdı. Benim hocayla ilk tanışmam 21 Mart günü tam da “Dünya Şiir Günü” gününde oldu . Hocayla; ortak dostlarımız rahmetli Ali Nesim hocayı yad ettik. Yeğenim Mahmut İslamoğlu hocayı konuştuk. Eşi çok değerli emekli öğretmenlerden Solmaz Ersöz, hocanımla da o gün tanışıp bir şekerli kahvelerini içtim. Hocanımla da eski Mağusa’yı Namık Kemal lisesindeki günlerini konuştuk.  O günlerde hocanın yeni kitap hazırlığı olduğunu konuşmuştuk. İşte tam beş ay sonra hocanın yeni kitabı “Yakamozlar” sizlere ulaştı. Ceyhan Özyıldız’ın profesyonel grafik-tasarımıyla. Solmaz hocanımın titiz düzeltileriyle 304 sayfalık devasa bir şiir kitabı ortaya çıktı.  Teoman hoca büyük bir düşünür çünkü o bir  felsefe hocası. Sağlam bir donanımı ve bilgi birikimi hemen yazılarına hem şiirlerine yansıyor. Kıbrıs Türk şiirimizde  pek fazla felsefeyi bulmazsınız.Şiir büyük okumalar ister, uğraş ister,öyle olmazsa yazdıklarınız edebi olmaz.   Bu arada hocanın ileriki günlerde çıkacak olan anılar kitabından bazı notları sizlere aşağıda aktarıyoruz. Kaleminize sağlık sayın hocam , nice sağlıklı yıllara, bol üretmelere.
 
ANILARIMDAN NOTLAR
GAZİ MAĞUSA ANILARIM NAMIK KEMAL LİSESİNIN KURULUŞU Gazi Mağusa Namık Kemal Lisesinin 2.mezunlarındanım. İlk ve Orta Okulu Limasol'da bitirdim. O zamanlar Okullar tamamen İngiliz idaresi tarafından yönetiliyor ve İngiliz idaresinin maliyesi ile finanse ediliyordu. En eski lise Lefkoşa Lisesi idi.Ve İngiliz Koleji Karma idi.Sadece Lefkoşa’da bugünkü Lefkoşa’nın eğitim etkinliği yapardı. Türk-Rum,Ermeni,Maronit....Tek İngiliz Koleji vardı. Ayrıca Lefkoşa’da kız öğrencilere mahsus Lefkoşa Kız Lisesi mevcuttu..Bir ara Viktorya Kız lisesi oldu adı...Sonra kız lisesi ismi ile faaliyetlerine devam etti....En sonunda Kız lisesi kaldırıldı ve karma 20 Temmuz Lisesi ortaya çıktı. Sonra başka okullaşmalar oldu.Bu konu ayrı bir başlık altında araştırılabilir. Esas konuma gelince Namık Kemal Lisesi Lefkoşa Türk Lisesi paralelinde bir Lise idi.Önceleri Orta Okul düzeyinde etkinlik gösteriyordu. İngiliz sömürge yönetiminde İngiliz idaresi orta okullardan sonra orta öğrenimin Kolejle devam ettirebileceği kararında idi.Bu takdire orta okullar öğretim faaliyetlerini Kolejle devam ettirebileceklerdi.Aksi takdirde İngiliz Sömürge yönetimi mali desteğini sürdürmeyebilirdi.Bu aşamada Türkiye devreye girdi ve Mağusa Namık Kemal lisesi kuruldu.Bu kuruluşta rahmetlik Dr.Niyazi Manyera'nın çabaları olumlu sonuçlandı.1953 de ismini büyük şairimiz Namık Kemal’den alan Mağusa Namık Kemal Lisesi kuruldu.Sayın Dr.Niyazi Manyera da ilk Namık Kemal Lisesi Okul-Aile Birliği başkanlığı ile onurlandırıldı.Benim lise yaşamım 1954-1955 döneminden itibaren başladı.
 
GAZİ MAĞUSA ANILARIM ŞİİRLE İLGİLİ İLGİLERİMİN GELİŞİMİ
Aslında daha orta okul döneminde şiir kafiyeleri ilgimi çekmekte idi... Bir yerde otururken kafiyeli sözcükler oluşturarak kendi kendime eğlenirdim.Zamanla kafiyeli cümlelelerin alt alta yazılışına geçtim. Bu yaptıklarımı çok eğlenceli buluyordum. Örgün öğretim başlangıcında okuma kitaplarında olan şiirler de oldukça ilgimi çekmekte idi. Şiirleri çok güzel okuyabildiğimi iddia edemem.Ama okumayı,dinlemeyi çok sevdiğimi söyleyebilirim. Lisenin ilk yılında şiir yazmayı defalarca denedim.Ama artık büyük şairleri okumaya başlayınca şiir karalamalarımı beğenmiyor ve yazdığım kağıt parçalarını buruşturup atıyordum. Büyük şairlerden Namık Kemal,Ziya Paşa Cahit Sıtkı Tarancı,Cahit Külebi,Orhan Veli Kanık ve dahası... Daha ileri yıllarda Divan şiirlerini de sevdim.Sayabileceğim çok isimler var şairlerinden...Halk şairlerini de,Yeni ve yakın Türk Edebiyatı şairlerini de okur ve severdim. Ben ne zaman şiir yazmaya başladım.... Bir tesadüf beni şiir yazmaya motive etti. Namık Kemal Lisesi 1. Sınıfında olduğum sıralarda Öğrenci Yurdunda, kalırken,elbise değiştirmem esnasında cebimden küçük buruşuk bir kağıt tomarcığı düştü .Tayyareci lakabı ile takıldığımız Halil isminde bir arkadaşım cebimden tesadüfen düşen bu buruşuk kağıt tomarcığını merakla alıp açtı.Hemen bütün arkadaşlara da duyurdu.Be arkadaşlar dedi.Teoman şairmiş.Bakın cebinden yazdığı bir şiir çıktı dedi.Ben o an önemsemedim çünkü aslında şair değildim.Ancak çoktan beri şiir karamalarım vardı.Önemsemediğim için hiçbir arkadaşımla bu konuda paylaşım yapmadım. Ancak zaman içinde şairlik benim lakabım oldu.Hatta şair diyerek bana hitap edilmesine hiç öfke duymadım. Nasılsa bu bir küfür değildi.Alışmıştım. Ancak bu olay beni istemeden motive etti.Böylece alenen şiir yazmaya başlıyordum... Edebiyat dersini ve edebiyat öğretmenlerini çok seviyordum.Onları hala sevmekteyim ve anımsamaktayım. Lise 1.sınıfında öğrenciler Kol Faaliyetlerine seçildiği sırada "SESİMİZ"adında on beş günde bir çıkan duvar gazetesinin kim sorumlusu olmak ister demişti hocam,hemen parmak kaldırdım ve ben talip oldum.Artık Sesimiz gazetesinin sorumlusu ben oldum ve mezun olana kadar duvar gazetemizi hazırlayıp yerine astım... Okul öğrencileri oldukça SESİMİZ duvar gazetemizi ilgi ile takip edip okuyorlardı. Boş zamanlarımda okulun tahsis ettiği bir yerde daktilo başına geçer ve Sesimiz Duvar gazetesinin yazılarını hazırlardım. Bu gazetecilik tutkumu da beraberinde getirdi.Nitekim gazetecilik ek bir mesleğim gibi oldu.Sanki gelecekte işime yarayacağını hissetmekte idim.
OKUL MARŞI ANISI
Bir ara Namık Kemal son sınıfta iken okul bir marş güftesi yarışması açmıştı. Belirli bir süre müracaat kabul etti Okul Müdüriyeti. Artık şiir yazma konusunda özgüven kazanmıştım.Ve ben de katıldım bu yarışmaya Namık Kemal hakkında yazdığım bir şiirle: Anımsadığım kadar şiir şu mısralarla başlardı: "NAMIK KEMAL HÜR SESİNİN HÜR UFKUNUN ÖNCÜSÜYÜZ, YÜREKLERİMİZ TÜRKLÜK DOLU YOLUMUZDAN HİÇ DÖNMEYİZ." Şiirim jüride 2.lik kazandı ve Maalesef Okul marşımıza güfte olarak seçilmedi. Benden bir sınıf küçük olan arkadaşım Sayın İsmail Bozkurt'un şiiri birinci olup okul marşına güfte olmuştur. Öğrendiğime kadar Okul marşımız 2021’lere kadar kullanilmış. Daha sonra güftesi Ahmet Derya’ya ait yeni marş ,Müzik öğretmenleri Ali Şenol ve Rana Erozan tarafından yeniden bestelenmiştir.
 
NAMIK KEMAL LİSESİ VE BİTİMİNDEN SONRA ANKARA DİL VE TARİH COĞRAFYA KAPILARININ AÇILIŞI 1956-1960 YÜKSEK ÖĞRENİM ANILARIM
1956-1957 Döneminde Gazi Mağusa Namık Kemal Lisesi Edebiyat bölümünden mezun oldum. O devirde Türkiye Üniversitelerine kaydolmak için okullarası (External) nitelikli Olgunluk Sınavını başarmak gerekiyordu. Benim de amacım Türkiye’de yüksek Öğrenim yapmak olduğu için mezuniyetten sonra açılan Olgunluk sınavına katıldım.Edebiyat bölümü Felsefe tercihli idi katıldığım sınav. Felsefenin de alternatif opsiyonu Tarih dersi idi. Bu sınavı başardıktan sonra Türkiye’de Yüksek Öğrenim hakkı elde ettim.Bu sınavla Türkiye’de herhangi bir Fakülte Bölümüne kayıt hakkım vardı. Aslında lise son sınıf esnasında olgunlukta tarih yerine felsefeyi tercih ettiğim için , içimden kendimi felsefe öğretmenliğine hazırlamıştım.Felsefe öğretmenim de sanki beni bu öğrenime teşvik ediyordu. Ancak gerçekten ben felsefe grubu derslerini sevmiştim. MESLEK SEÇİMİMDE BOCALAMA Buna rağmen lise son sınıfta vuku bulan bir olay meslek seçimi konusunda zihin karışıklığı yaşamama sebep olmuştu...... Aslında benim Edebiyat Bölümünü seçmemin gerçek nedeni Fen derslerine ilgimin daha az olması değildi.Fen derslerine de lise 1.sınıfına kadar hayli ilgi duydum ve notlarım iyiydi.Sadece Limasol Orta Okulunda asabi bir matematik hocamız vardı ki çoğumuzu matematik dersinden soğutmuştu. Belki alanında kendisi iyi olabilirdi.Ama gerek ders vermede,gerekse sınav yaparken öğrencilerden fersah fersah uzaktı.Abdullah Evrenos hocamızdan söz ediyorum...Devamlı öfke saçan bir kişiliği vardı.Hatta iyi hatırlarım bir arkadaşımız ders esnasında pencereden dışarısını seyrettiği için Abdullah hoca onu yerinden alarak pencereden dışarı atmıştı.Sınıfta hepimiz donup kalmıştık. Özellikle kız arkadaşlarımız korkudan titremekte idiler. Bu durumda bu dersle ne kadar ilgili olabilirdi öğrenci arkadaşlar.Çoğu matematikten başarısızdı ve sınavlarından kırık not almakta idik... NAMIK KEMAL LİSESİNE GİTME OLAYI Haliyle orta okulda başka faktörlerin de olumsuz etkileri nerdeyse beni öğrenimden soğutmuştu.Halbuki ilk okul başarılarım ailemi özellikle rahmetli babamı yüksek öğrenim açısından umutlandırmıştı.Bunu hissetmekte ve üzülmekte idim. Ailemin benim için taşıdıkları yüksek öğrenimle okumaya devam umutlarını gerçekleştirmek boynumun borcu olmuştu.Ama mevcut koşullarda Limasol’da orta öğrenime devam etmek istemiyordum.Ve kendi kendime yatılı olarak hangi lisede okumaya devam etme konusunu düşünüyordum.Düşünmekle de kalmadım,bayağı araştırıyordum.. İki olasılık vardı.Ya Lefkoşa Türk Lisesi veya Mağusa da Yeni kurulan Namık Kemal Lisesi.Aynı bocalama içinde olan bir kaç arkadaşım daha vardı. Bir önemli faktör daha vardı bizi bu tercihe zorlayan. İngiliz sömürge yönetimi özellikle Limasol ve Baf kazalarındaki Türk orta okullarının Koleje dönüştürmesi kararı vermişti.Bunu da öğrendik.Hatta kolejlere olgunluk sınavına girme hakkı verilmeyebileceği söyleniyordu.Bu hakkın verilmeyebileceği olasılığı da tedirginliğimi artırmıştı.Ayni fikirde olan bir kaç arkadaşım da bu husustan dolayı rahatsız olmuşlardı.Halbuki benim en başından kararım öğrenimime Türkiye üniversitelerinin birinde devam etmekti. Neticede orta eğitime yatılı olarak Namık Kemal Lisesinde devam etmek için ailemizle konuşmaya karar verdik.Ve cesaret göstererek bu kararımı babamla paylaştım.Rahmetli babam hiç tereddüt etmeden.Tamam oğlum dedi.Sen kararını vermişsin.İstediğin okulda okumana devam et.Seni okutacağım dedi. Çok sevinmiştim.Annem de karşı çıkmadı.Sadece mali durumumuz malum dedi.Babam ailemizi berberlikle geçindiriyordu.Çok uzun süreli tahsil olmasın,gümanımız yetmez dedi..Yani bu demek ki...Ben bir ara tıbbı ve göz doktorluğunu amaçlamıştım ama.Bu diyalogdan sonra lise öğretmenliği ile yetindim...Böylece Ailece Ankara’da tahsile gitmem ailemce kesinleşti.. Niye Ankara?Çünkü Ankara’da Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye dairesinde görev yapan Rahmetli Hüseyin Yıldırım abimiz vardı.Annemin teyze oğlu idi...Ankara’da olduğum sürede bana destek olacaktı. Rahmetli Hüseyin Abim Kıbrıs’a ailemi ziyarete geldiğinde bu niyetini ima etmişti.Gerçekten tahsilim boyunca elinden gelen ilgilerini benden esirgememişti.Minnettarım kendisine.. Nur içinde yatsın.. Böylece Namık Kemal Lisesi hayalim gerçekleşmişti. …
 
Teoman Ersöz hoca kimdir?
İkinci Dünya Savaşında savaş bombalarının patlamaya başlamasıyla, 22 Ağustos 1939 günü Limasol'un Gazi Paşa sokağı 20 numaralı evde gözlerimi dünyaya açtım. İkinci Dünya Savaşı'nın sonlarını anımsarım çünkü 4-5 yaşlarında idim. Örneğin, savaşın sonlarında artık yenilgiyi anlamaya başlamış olacaktı ki,Almanlar,uçakları ile bazı İngiliz sömürgelerini bombalamaya başlamıştı. Bombalanan İngiliz sömürgelerinden Kıbrıs adası da nasibini almıştı savaş sonlarına doğru. Evimiz Limasol'da Keo içki fabrikasına çok yakındı. Ve Keo fabrikası bombalanırken ailece çok korkmuştuk. Anne ve babamın kocaman bir demir karyolası vardı ve bombardıman esnasında korunmak için karyolanın altına saklanmıştık. Ailemizin en yaşlısı olan anneannem hepimize "Ya selam, ya selamet" sözcüklerini öğretmiş ve tehlike geçinceye kadar tekrarlamamızı istemişti. Koro halinde ailece tekrarladığımız bu sözcükler hala kulağımdadır. Bir de savaşın sonlarına doğru kasabalardan halkımla birlikte köylere göç edişimizi anımsarım. Ailece biz, Limasol köylerinden Pendagoma'ya göç etmiştik. Hayal meyal, köyde, bir Türk ailesinin ahırına yerleştiğimizi de anımsarım 2. Dünya Savaşı ile ilgili  olarak. Böylece yaşam sürecimce ardarda çatışmalar... EOKA yeraltı terör örgütünün tedhiş faaliyetlerinden kaynaklı korku ve gerilimli yaşamım... Bu cümleden olmak üzere 1 Temmuz 1958 günü EOKA'nın hain pususuna kurban olan babamızı kaybedişimiz.Ardından başlayan sefil aile yaşamımız. Zorlukla geçen yüksek öğrenim yıllarım... Kıbrıs Barış Harekatı... Ve öğretmenliğimden alınarak askeri hizmetlere intikalim. Bunlar ömrümün çok önemli kilometre taşları olmuştur. Bir yanda korku ve hüzün. Diğer yanda Mutlu Barış Harekatı ile oluşan korkusuz ve özgür  yaşamım. Özgür yaşamımda kariyerim süresince felsefe öğretmenliğini, sırasıyla; Mağusa Namık Kemal Lisesi, Lefkoşa Türk Kız Lisesi, Lefkoşa Türk Lisesi ve Lefke Gazi Lisesinde yaptıktan sonra Eğitim Bakanlığı tarafından genel orta eğitim kurumlarına hizmet vermek amacıyla, felsefe müfettişi olarak atandım. Kariyerinin devamında Gençlik, Spor ve Çalışma Bakanlığında Bakanlık Müdürü ve eş zamanda İhtiyat Sandığı Komisyon Başkanı sıfatlarıyla devlet hizmetlerini sürdürdüm. 1990'da Bakanlık Müdürlüğü'nden emekli oldum.Emekliliğim süresince okumak ve yazmakla yaşamını sürdürmekteyim. Şiir yazma merakım küçük yaşlarda başlamış ve halen de devam etmekteyim. İlk şiir kitabım olan “AKDENİZ’DEN ESİNTİLER”'i Ocak 2021'de yayınladım. Evli olup, üç çocuk ve dört torun sahibiyim.
 
GENÇLERE SESLENİŞ
Sanma ki hep düz yollarda yürünür dünyada,
 İnişli yokuşludur yaşam evlat.
Düz yolda yürürken, inişin tadına tatmaksa amacın,
 İlle de yokuş çıkmayı göze almalısın...
Amaca ulaşan çabalar, aynen böyledir evlat...
Yaşam ödüllerine hak etmek için,
de karşına çıkacak yokuşları da aşabilmelisin evlat.
Yerinde saymak
Bir bakıma,
Yarıştan kopmaktır,
Yarıştan kopmak da,
Yaşamdan kopmaktır evlat...
Ve bilmelisin ki ,
Yaşam denilen gizem, düz yolda gidiş değildir...
 İnişleri,yokuşlarıyla yaşam güzeldir...
Mutluluk denilen duygu da, sadece bu demektir.
İlle de mutlu bir yaşamı, hak etmekse muradın,
başka da bir yol, yok be evlat...
Ama eğer şanssa muradın,
Sakın! Şans bir aldatmacadır
İnanma be evlat...
4/5/2024 Teoman ERSÖZ
 
 
Daha Fazla Haber