“Sağlık sistemi hasta, tedavi şart”

HALKIN SESİ’ne konuşan Tabipler Birliği Başkanı Prof. Dr. Ceyhun Dalkan, ülkede sağlık sisteminin hasta olduğunu ve nüfusa uygun alt yapı ve sağlık çalışanının mevcut olmadığını vurguladı. Dalkan, mama skandalı için “Bu olayda denetim yapmayan, düzeni kurmayan, kuramayan yöneticiler de soruşturulmalı” ifadelerini kullandı

HALKIN SESİ-Özel

Lefkoşa Acil Durum Hastanesi Yenidoğan Yoğun Bakımı’nda bebeklerin mamalarına su yerine saf alkol karıştırılmasıyla patlak veren skandal, sağlıktaki sorunların üstünün örtülemeyeceğini herkesin yüzüne tokat gibi vurdu.

Uzmanların yaptığı uyarıları kulak ardı etmenin faturası ağır oldu. Masum bebeklerin başına gelenler, sistemin hasta olduğunu, tedavinin şart olduğunu gösterdi.

Sağlık uzmanları ve hekimler “Sağlık sistemi hastadır. Nüfusa uygun alt yapı ve sağlık çalışanı mevcut değildir. Gerçekçi bir nüfus projeksiyonu ile gerekli alt yapı ve sağlık çalışanı ihtiyacı sağlanmalıdır” vurgusu yaptı.

HALKIN SESİ Genel Yayın Yönetmeni Ali Fahrioğlu’na açıklamalarda bulunan Kıbrıs Türk Tabipler Birliği Başkanı Prof. Dr. Ceyhun Dalkan,

“Ülkede düzensiz, kontrolsüz artan nüfusa yetecek bir kamusal sağlık alt yapısı mevcut değil” ifadelerini kullandı.

Dalkan, mama skandalında denetim yapmayan, düzeni kurmayan, kuramayan yöneticilerin de soruşturulması gerektiğini vurguladı.

Bütçeden sağlığa ayrılan payın yüzde 9.4’te kalmasına da tepkisini gösteren Prof. Dr. Ceyhun Dalkan, “Sağlıkta bırakın yeni yatırım ve atılım yapmayı yılın 2.yarısında yine ilaç, tıbbi malzeme ihtiyaçlarını karşılayamayacak duruma gelecektir” vurgusu yaptı.

Prof. Dr. Ceyhun Dalkan’ın Ali Fahrioğlu’na yaptığı açıklamalar şöyle:

Acil Durum Hastanesi‘nin Yenidoğan Ünitesi‘nde yaşanan skandalın size göre temel nedeni nedir?

Ülkedenin her yerinde olduğu gibi sağlıkta da ciddi bir kaos, karmaşa ve düzensizlik mevcut. Özellikle ülkede düzensiz, kontrolsüz artan nüfusa yetecek bir kamusal sağlık alt yapısı mevcut değil. Kapasitenin çok üstünde bir hasta başvurucu var. Ayrıca düzen, kural vb uygulamaların, kalite, denetim ve akreditasyonun olmaması kaosa neden olmakta. Bu kargaşa, düzezsizlik sağlık emekçilerinin hata yapma olasılığını ciddi şekilde artırmaktadır. Tabi ki bu durum ortaya çıkan inanılmaz, üzücü, vahim durumu hafifletmez ama ders alıp yeni, akılcı çözümler bulmamız gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır.

Kamuoyunda, olayla ilgili tutuklanan hemşirelere nefret kusan ve tek suçlu olarak onları görenler var. Doktorlar bu konunun neresinde?

Bu olay poliste araştırma aşamasındadır. Fakat adli tabibin ilk yorumları gazetelere yansımıştır. Bu noktada, Mihrimah bebeğin ölüm nedeni son adli tıp raporu sonucu ortaya çıkacaktır. Fakat yaşanan solunum durması nedenin alkol olduğunu, basına yansıyan ön otopsi raporunda pnömotoraks saptanmaması aslında uygulanan göğüs tüplerinin hava kaçağını boşalttığının bulgusu olarak değerlendirilebilir.

 Kimlerin suçlu olduğu adli soruşturma sonucu ortaya çıkacaktır. Ama idarecilerin de sorumlulukları mutlaka soruşturulmalıdır.

Mihrimah bebeğin otopsisinde solunum cihazının bebeğe iki taraftan da girildiğinden bahsediliyor. Burada bebeğe bir yanlış uygulama söz konusu mu?

Bebekler solunum cihazına bağlı iken veya canlandırma uygulanırken hava kaçağı, pnömotoraks bir komplikasyon olarak görülebilir. Pnömotoraks saptandığı durumlarda hava kaçağını boşaltmak için göğüs boşluğuna dren, tüp takılarak boşaltılır. Saptanan bu delikler, bu girişlerin bulgusu olmalıdır.

Böylesi bir skandal sonrasında Sağlık Bakanı Hakan Dinçyürek, Acil Durum Hastanesi’nin bağlı olduğu Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi Başhekimi Adil Özyılkan ve hastanenin Başhekimi Erol Uçaner ve başhemşire Fatma Savaşkan’ın istifa etmesi gerekmez mi?

İstifa, siyasi politik bir karardır. Bu noktada, hastanedeki düzensizlik, sistemsizliğin sorumlusu tabiki yöneticilerdir.  Bu noktada, değiştirilen Yataklı Tedavi Kurumları yasası gereği hemşirelerin sorumlu hemşireye, sorumlu hemşirenin başhemşireye, başhemşirenin de başhekime ve baş hekiminde yataklı tedavi hizmetleri, yani bakanlığa, bakana bağlı oluğunu hatırlatmak isterim.

Mutlaka bu olayda denetim yapmayan, düzeni kurmayan, kuramayan yöneticilerin de soruşturulması gerektiği açıktır. Özellikle bakanlık bünyesinde sürdürülen soruşturma, araştırmada mutlaka bizlerin yani hem hekim, hem de hemşire temsilcilerinin olması gerektiğini bakan beye hem yazılı hem de sözlü olarak deflarca ilettik. Şeffaf ve adil bir soruşturma için bunu talep etmeye de devam edeceğiz.

Kamu Hastanelerindeki yönetim şeklinde ciddi sorunlar var. Sağlıkta hatayı en aza indirmek için neler yapılmalı?

Sadece kamu değil özeldeki sağlık hizmetlerinin kalitesini artırmak için çok fazla işimiz vardır. Sağlık kuruluşları açılmak için onay aldıktan sonra rutin, sık denetlenmelidir. Maalesef ülkemizde böyle bir uygulama mevcut değil. Kamu ve özelde sağlık hizmetlerinin denetlenmesi, kontrol edilmesi ve işleyişin akreditasyonun sağlanması gereklidir. Akreditasyon kalitenin artırılması ve yaşanan bu vahim, üzücü olayın tekrar etmemesi için bir an önce uygulanmalıdır.

Ülkede nüfus artıyor, hasta sayısı da katlanarak büyüyor, ama sağlık çalışanlarının sayısı sabit kalıyor. Bu konuda ne yapılmalı?

Ülkede öncelikle hükümet nüfusu gerçekçi olarak açıklamalı, kabul etmeli ve başta sağlık, eğitim olmak üzere tüm planlamalarını bu paralelde yapmalıdır. Artan nüfusa karşılık kamusal sağlık yatak, kapasite ve sağlık çalışanı ihtiyaçları gerçekçi olmalıdır. Aksi taktirde sağlıkta kaos, kargaşa artacak, bu da sağlık çalışanlarının hata yapma ihtimallerini artıracaktır. Özellikle yetersiz sağlık çalışanı olması nedeni ile gerektiği durumlarda artan ek mesai ihtiyacı dikkat eksikliğini yani hata yapma riskini artırmaktadır.

Sağlık çalışanı sayısı artırılmalı ve hizmet içi eğitimler rutin, düzenli yapılmalıdır.

Genel olarak “Sistem hasta ve tedavi şart” diyebilir miyiz?

 

Sağlık sistemi hastadır. Nüfusa uygun alt yapı ve sağlık çalışanı mevcut değildir. Gerçekçi bir nüfus projeksiyonu ile gerekli alt yapı ve sağlık çalışanı ihtiyacı sağlanmalıdır.

Kalite standartları oluşturulup hem kamu hem de özel sağlık kuruluşları gerçekçi şekilde denetlenmelidir.

Sağlık alt yapısı güncellenmeli, güçlendirilmiş perifer ve merkez hastanesi ile sağlığın yükü azaltılmalıdır. Girne, Güzelyurt hastaneleri ivedi bitirilmeli, yeni mevcut Dr Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nden kapasitesi daha büyük bir devlet hastanesi ivedi hayata geçirilmelidir. Fakat sadece hastane yapmak yeterli değildir, bugünden ilgili hastanelerin sağlık çalışanı ihtiyaçları planlanıp gerekli eğitimleri gerçekleştirilmelidir.

Kamu ve özeldeki sağlık çalışanlarına düzenli, zorunlu hizmet içi eğitimler yapılıp, bilgi ve becerileri güncellenmelidir.

Güçlendirilmiş bir kamu sağlığı ile Genel Sağlık Sigortası’nı da konuşmalı, tartışmalıyız. Yüksek vergi ve sigorta primleri ödeyerek sağlığa erişememek kabul edilebilir bir durum değildir.

Bu kadar sorun ve çözüm konuştuk, fakat bütçeden sağlığa ayrılan payın %9.4’te kalması yeni yılda ümitlerimizi kırmaktadır. Hekim olan Maliye Bakanı’nın bütçeden sağlığa ayrılan payı ihtiyaçlar ve gelişmiş ülkelerin oranı olan %11-12 bandına çekmesi elzemdir. Aksi taktirde sağlıkta bırakın yeni yatırım ve atılım yapmayı yılın 2.yarısında yine ilaç, tıbbi malzeme ihtiyaçlarını karşılayamayacak duruma gelecektir.

Daha Fazla Haber