Haçanabir dökecen o betonu…

Abone Ol

Biz; bu Dörtlü Hükümet’ten bazı kökleşmiş “statüko”ları yıkmasını, özellikle inşaat işine ve betonlaşmaya “DUR” demesini beklerken, o “müteahhitleri” koruyan, “Yabancılara daha çok konut satılmasını” teşvik edici projelerle uğraşıyor. Ümit İnatçı’nın “Haçanabir dökecen o betonu?” şeklindeki isyanı yerden göğe kadar haklıdır…Onbeş yıl önceki Girne, daha mı kötüydü?Yirmi yıl önceki Mağusa daha mı kötüydü?Girne’de, özellikle kent içindeki “betonlaşma”yı hiçbir Hükümet durduramadı…Ne solda, ne sağda hiçbir yönetim “Betona hayır” diyemedi…Bugün özellikle Girne’nin kent içindeki her metre karesinde, harul hurul inşaat çalışmaları sürüyor…Çimento kamyonlarının biri gidiyor, öteki geliyor…Dikine yükselen “Toplu konut” projeleri Girne’yi “sakin” bir kent olmaktan çıkardı…İşte tam da bu sırada; anladık ki Dörtlü Hükümet’imiz, “Yabancılara daha çok konut satın alma hakkı” verilmesi üzerinde proje geliştiriyormuş…Doğrusu ben bu Hükümet’in, bazı şeylere cesurca “DUR” diyebileceğini sanmıştım.Örneğin; mantar gibi yeni üniversitelerin açılmasına…Örneğin; özellikle “toplu konut” biçimde yeni “inşaat”ların yapılmasına…Aslında; bu ülkede 2004-2007 yılları arasındaki “inşaat patlaması”nın bize nelere mal olduğuna hiçbir Hükümet ciddi biçimde eğilmedi…Bu konu; Meclis’i bile harekete geçirmeliydi…Dağlarda, ovalarda; özellikle yabancı müteahhitlerin inşa ettiği binlerce “konut” o yılların “enkazı” olarak ülkenin doğasını kirletiyor…Ama; hiçbir Hükümet bu konuyu “dert” edinmedi…Hatta başlangıçta 10 binlerce terkedilmiş “yarım inşaat”tan söz edilirken, bugünlerde bu rakamın dört bin dolayında olduğu söyleniyor…Ama gerçek şu ki; ne Tapu Dairesi, ne Şehircilik Dairesi, ne de belediyeler bu “rakam”ları biliyor…Ülkenin dağlarını, vadilerini kirleten bu “atıl” vaziyetteki “enkaz” kimsenin “umurunda” bile olmamış…Oysa; bu toplum, bu “inşaatlar” için dağlarını, doğasını feda etti, büyük bir “bedel” ödedi…Ne için?
Beş-on tane müteahhit büyük paralar kazansın diye mi?Ne yazıktır ki bizdeki “sol” partiler; “inşaat müteahhitleri”nin siyasette zemin kazanmasına, etkili olmasına yardımcı oldular, hatta öncülük yaptılar…Ne kadar kötüdür ki “inşaat işi”ni bir “ekonomik sektör” olarak algıladılar ve böylesi bir “betonlaşma furyası”ndan ekonominin yarar göreceğini sandılar…Tabii, tam tersi oldu… Hem kentler “beton”laştırıldı, hem de doğanın içinde, dağda taşta yarım inşaat beton enkazları ülkeyi kirletti…Şimdi; görüyorum ki “müteahhitler”in “siyasi baskısı” bu Hükümeti de yeni yanlışlar yapmaya yöneltiyor…Oysa, yapılacak olan tek şey; inşaatlarda frene basmaktır…“DUR ARTIK YETER” diyebilmektir…İnşaat işi, birçok ülkede bir “ekonomik sektör” olarak algılanmıyor…İnşaatçılıktan ülkenin kalkınması beklenmiyor…Bu yıl; ilk üç ayda bu ülkeye 9 milyon dolarlık inşaat demiri, 2 milyon dolara yakın çimento ve 1.5 milyon dolarlık alamünyum profil ithal edildi.Bu sözümona “sektör” yalnız malzemeler bakımından değil, ayrıca “insan kaynağı” bakımından da dışa bağımlı…İnşaatlarda düz işçiden tutun da, mühendislere kadar yoğun biçimde “üçüncü ülke” vatandaşları çalışıyor…“Standartlar” da, hızlı biçimde düşüyor… Kalıpçısından demircisine kadar tüm işlerde “üçüncü dünya” standartları kullanılıyor…Kısacası; ülke insanı için, ekonomi için “katma değer” üretmeyen, dışa bağımlı bir çalışma alanı yaratıldı… En çok “İş kazaları”nın yer aldığı, emekçilerin sudan nedenlerle öldüğü bir iş alanı… Peki ama, hükümetler böylesi bir sözümona “sektör”ü, ülkeyi tahrip etme pahasına neden destekliyor?Neden hâlâ bu kesime yeni “imkânlar” yaratarak “Yabancılar daha fazla konut alsın” gibi absürd destekler sunuluyor?Türkiye’nin en büyük özel sektör kuruluşu olan Koç Holding’in o zamanki Yönetim Kurulu Başkanı Rahmi Koç’un, 2016 yılında söylediği bu sözler, hem Türkiye’de hem de bizdeki durumu özetler sanırım…Şöyle demişti Rahmi Koç: “Son 10 yılda yatırımların çoğu, taşa toprağa ve çimentoya yapılmıştır.”Bizdeki durum da hiç farklı değil… Taşa, toprağa ve çimentoya “yatırım” yapıyoruz, ülke kaynaklarını yok ediyoruz, dışa milyon dolarlar ödüyoruz…
Onlarca çimento kamyonu, atıl kapasite ile çalışan onlarca beton santrali ülkeyi bir “beton cumhuriyeti”ne çevirdi…Ciddi, öngörülü, ülkesini seven bir yönetim; bu kirlenmeye “DUR” demelidir… Meclisimiz; özellikle betoncuların “Tekelleşme” çalışmalarını, Rekabet Kurulu’nun verdiği cezaları, dile getirdiği “tehlikeleri” ele alan bir Soruşturma Komisyonu kursa, bu alandaki her gerçeği ortaya çıkarsa, fena mı olur?Tabii “müteahhit” cemaatini karşısına alacak bir vekil var mı? Emin değilim…