Haçlı zihniyeti karşısında uyanık olmalıyız

<p class="MsoNormal"><span>Atina ziyaretinde, Fransız cumhurbaşkanının Kıbrıs sorununun tüm Avrupayı ilgilendirdiğini ve Yunanistanın desteklenmesi gerektiğini açıklaması, haçlı zihniyetinin hortlatıldığını akla getirir.</span></p>...

Abone Ol

Atina ziyaretinde, Fransız cumhurbaşkanının Kıbrıs sorununun tüm Avrupayı ilgilendirdiğini ve Yunanistanın desteklenmesi gerektiğini açıklaması, haçlı zihniyetinin hortlatıldığını akla getirir.

Kıbrıs sorununun çözümü için toplumlararası görüşmelerin sürdürüldüğü bir dönemde böyle bir açıklama yapılması, Kıbrısın kuzeyinin de Yunanistana verilmek istenildiğini ortaya koymaktadır.

Batılı emperyalistlerin her koşulda ve her zaman Türkiyeye karşı Yunanistanı desteklemesi gerçeği karşısında, Rumların sıçrama tahtası olarak kullanabileceği riskli bir çözümü ve Türk ordusunun ayrılmasını kabul etmemizdurumunda, adadaki varlığımızı sürdürmemiz mümkün olmayacaktır.

Halen Rum tarafının bize dayatmak istediği şekilde birleşik bir çözümü kabul etmemiz durumunda, haçlılar tarafından tam desteğe sahip olduğunu bilen Yunanistanın teşviki ile Rumlar yine ortaklığa tek yanlı el koyacak ve adanın tümü üzerinde egemen olacak.

Böylece, ayrı egemenlik ve ayrılma hakkına sahip olmayan Türk halkı, Rum çoğunluk yanında azınlık durumuna düşürülecek.

Batılı emperyalistler de en fazla sırf Türkiyeyi yatıştırmak amacı ile, Yunanistan ve Rumları iş ola kınayacak. Aynan Girit olayında yaptıkları gibi, Yunanistanın Kıbrısı tümüyle egemenliği altına alması kararını tanıyıp kabul edecek.

Olası bir anlaşmadan sonra Kıbrıstan ordusunu çeken Anavatan ise, kağıt üzerinde müdahale hakkına sahip olsa bile ,Avrupa Birliği üyesi bir ülkeye asker gönderemeyecek ve bu gelip bizi kurtaramayacak

Böylece, bizim on binlerce şehit kanı ile sulayarak aldığımız Kıbrısı kaybedeceğiz ve Anavatan da doğu Akdenizden de kuşatılacak ve  baskı altına alınacak.

Yunanistan ve güneydeki yetkililerin açıklamalarından, ENOSİS idealinden vazgeçmedikleri anlaşılmaktadır.

Zaten yakın geçmişte Rum meclisinde oy birliği ile alınan Yunanistan ile birleşme kararının,Türk tarafının eleştirilerine rağmen, kaldırılmaması da, niyetlerinin adanın tümüne sahip olmak olduğunu gösterir.

Bu nedenle endişelerimizi haksız göstermek mümkün değildir. Hele Avrupa Birliğinde etkin olduğu bilinen Fransız Cumhurbaşkanının son açıklamasından sonra, hala daha herhangi bir anlaşmanın şimdiki durumdan daha iyi olacağını ileri sürenler varsa, onların iyi niyetlerinden kuşku duyulması gerekir.

Batılı emperyalistler, ezeli Türk düşmanlıkları nedeniyle, Türkiyeyi adada ve doğu Akdenizde etkisiz duruma getirmek istediğini beleklerdeki çocuklar bile bilmektedir.

Bu niyetleri nedeniyle de Kıbrısın kendilerine yakın gördükleri Yunanistanın nüfusu altında olmasını istemektedirler.

Batılı emperyalistlerin hala daha haçlı zihniyeti ile hareket etmesi ve Yunan –Rum ikilisinin de ENOSİS idealinden vazgeçmemesi karşısında, sırf çözüm ve barış yanlısı görünmek düşüncesiyle, çıkarlarımızın risk altına sokulmamasına özen gösterilmelidir.

Bu çerçevede özellikle ayrı egemenlik, ayrılma hakkı, bakir doğum, AB birincil hukuku, iki kesimlilik gibi konularda kesinlikle Rum taleplerine boyun eğilmemeli.

Aksi halde, bu topraklarda azınlık olarak yaşamak veya göç etmek seçeneklerinden birini tercih etmek zorunda kalacağız.

Avrupanın merkezinde Boşnakların katledilmesi karşısında kılını oynatmayan batılı emperyalistlerin, Rumların bizi katletmeğe kalkışması ve adayı tek yanlı egemenlikleri altına almaları durumunda da, ayni tutum içinde olacağını tahmin etmek için müneccim olmak gerekmez.

Kuşkusuz olası bir anlaşma hem Rum halkı hem de Kıbrıs Türk halkının onayı durumunda yürürlüğe girebilecektir.

Ancak, Annan planını referandumunda yaşanan deneyim, yoğun propaganda ve  beyin yıkama mekanizması ile halka istenilen planın kabul ettirilebilmesinin mümkün olabileceğini gösterir.

 

Bu nedenle Kıbrısı da ayni Girit gibi kaybetmemek için,haçlı zihniyeti karşısında uyanık olmak zorundayız.