Günümüzde Rum liderliği Birleşik Federal Kıbrıs adı altında Kıbrısın birleşmesini , Kıbrıs Türk halkının ‘azınlık olarak kendilerine entegre olmasını ve üniter bir devlet oluşturulmasını hedeflerken dış güçlerden de bu konuda destek almaktadırlar..
Rumlarla kim ve neden birleşmemizi istiyor, bunun ardındaki büyük güçler kimlerdir?..Dini ,dili, kültürü, ırkı tamamen farklı olan iki halkın bir arada yaşaması mümkün mü? Buna kim, kimi inandırabilir, kim bu güvenceyi verebilir?
Kıbrıs Türk ve Rum halklarının eşit kurucu ortaklığına ve eşit egemenliğine dayalı 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti neden yaşamadı? Yaşamadı, çünkü Rumlar, Kıbrıs Türk halkı ile beraber yaşamak istemediler. Çünkü Rumlar, Kıbrıs Türk halkı ile hiçbir yetkiyi paylaşmak istemediler. Çünkü Rum liderliği Kıbrıs Türk halkının eşitliğini, egemenliğini ve self-determinasyon haklarının varlığını kabullenememişlerdi. Şimdi kabul ediyorlar mı? Kesinlikle hayır!..
Rumlar, Kıbrıs Türk halkına AB üyesi Yunanistanda, Batı Trakyadaki kardeşlerimiz gibi , “Azınlık” hakları tanımak istemektedirler.
Kıbrıs Türk halkı olarak bilmeliyiz ki, Birleşik Federal Kıbrıs gibi siyasi bir çözümde , 1974den beri Kıbrısta var olan barış ve huzur da bozulacaktır. Rumlar her fırsatta Kıbrıs Türk halkını rahatsız edeceklerdir. Kıbrıs Türk ve Rum halklarının iç içe yaşaması asla mümkün değildir.
20 Temmuz 1974 Barış Harekatından beri Kıbrısta barış ve huzur vardır. Birleşik Federal Kıbrıs gibi siyasi bir çözümde Kıbrıs Türk halkı Rumun egemenliğindeki üniter bir devlette nasıl yaşayabilecek, Kıbrıs Türk halkı canını ve malını nasıl koruyacaktır? Şimdilerde böyle bir sorunu olmayan Kıbrıs Türk halkı niye kendine dert yaratsınki ?Rumlarla neden birarada yaşayalım ki? Rumlarla birlikte yaşamamızı gerektirecek ne vardır?
Kıbrıs Türk halkı konu edilen o siyasi çözümde Rumun egemenliği altında kaç gün huzur içinde yaşayabilecek ? Çok kısa bir süre sonra yok olma tehlikesi varken; Girit, Rodos ve Batı Trakya örnekleri varken gözümüzü kapatıp Ruma yama olmamızı hiç kimse bizden isteyemez…
Rumlarla bağımsız ve egemen iki ayrı devlet içinde yan yana barış içinde yaşamak varken Rumların içimize gelmelerine neden izin verelim ki? Rum liderliği 100 bin kişinin Türk Yönetimindeki bölgeye gelmesini isterken ; Rum gelmez, 1-2 bin kişi ancak gelir , merak etmeyiniz, rahat olunuz gibi sözleri iyi niyet çerçevesinde söylenmiş sözler olarak kabul ediyoruz… Rum gelmek istemeyecek olsa bile Rum Ortodoks Kilisesi onları mutlaka teşvik edecektir, topraklarınıza , evinize sahip çıkınız çağrısında bulunacaktır ve de mülkiyette Kıbrıs Türk halkının geleceğini olumsuz etkileyecek ilk söz hakkını tepe tepe kullanacaktır….
Hangi dış güçler , KKTCnin yıkılmasını ve Kıbrıs Türk halkının , yeniden toplum ve sonrasında Cemaat olmasını zorlayabilir ki? KKTCnin yıkılmasını ve Ruma yama olmamızı isteyen dış güçler kimlerdir? Kıbrıs Türk halkının bunda ne yararı ve çıkarı olabilir ki?
Rum liderliği , Kıbrıs Türk halkının kendileriyle birleşmeye muhtaç olduğumuz inancı içinde hareket etmektedir. Rumları böyle düşünmeye kim veya kimler sevkediyor!.. Dış güçler mi , yoksa içimizden çıkan farklı sesler mi?
Kıbrıs Türk halkı Ruma yama yapılmak isteniyor. Çünkü KKTCnin zamanla kökleşmesinden ve tanınmasından korkan dış güçler vardır.KKTCnin güçlenmesi ve kökleşmesi demek tanınması demektir. Bunun da bir neticesi olarak anavatanımız Türkiyenin Doğu Akdenize daha rahat uzanmasının sağlanması demektir.
Rumun istediği siyasi çözümle on binlerce vatandaşımız, yerinden yurdundan göç etmek durumunda kalacaklardır. Böyle bir siyasi çözümde ne ekonomik ve ne de kültürel değerlerimize sahip çıkabileceğiz ve ne de milli değerlerimize!...
Birleşik Federal Kıbrıs gibi bir siyasi çözümle dünyalı olmak da ne demek? Böyle bir siyasi çözümle uluslararası toplumun parçası olmak da ne demek? Bunlar tamamen boş sözler ve beklentiler. Rumun egemen olacağı bir devlette Kıbrıs Türk halkına yaşama hakkı yoktur? Kıbrıs Türk halkı Rumun egemen olduğu bir siyasi çözümde dünyalı olamaz, uluslararası toplumun bir parçası olamaz. Kıbrıs Türk halkı bu değerlere Rumun azınlığı olarak değil, ancak kendi devletimiz KKTCnin tanınmasıyla ulaşabilir…
Özgürlüğümüze , eşitliğimize , egemenliğimize ve self-determinasyon haklarımıza ; bağımsız ve egemen devletimiz KKTCne dört elle sarılalım… Anavatanımız Türkiyenin etkin ve fiili garantisinden asla vazgeçmeyelim… Rumların ve büyük güçlerin bizi tahakküm altına almalarına asla izin vermeyelim….