Kıbrıs Türk toplumu içinde, liderlik kavgası demeyelim, yarışı diyelim,
her zaman yaşanmıştır.
Siyasi lider, dini lider, savunma lideri ( 9 Eylül, Kara Çete,Volkan ve TMT) direniş-yeraltı örgütlerimizin önderliğini ve sorumluluğunu üstlenmek yarışı olarak kabullenelim.
Siyasi lider, Dr. Fazıl Küçük, Dini lider Müftü Dana efendi, Türkiyeden gönderilen bir yobaz, sonraları Rifat ve diğerleri.... Faiz Kaymaklar, Necati Özkanlar, Berberoğluları, Ziya Rızkılar, Denktaşlar, Talatlar, Eroğlular, Örekler, Konuklar, Çağataylar.......Özgürler, Bozkurtlar, Durduranlar, Akıncılar, İrsen Küçükler...kimler kimler tanıdı, gördü bu halk...
Ticaret Odası, Sanayi Odası liderliği de epeyce yormuş ve karışıklık yaratmıştı...
Her ne ise...
Kıbrıs Cumhuriyeti kurulduğunda, Dr. Küçük Cumhurbaşkanı Müavini, Osman Örek Savunma Bakanı, Fazıl Plümer Tarım Bakanı, Niyazi Manyera da Sağlık Bakanı olmuştu... Ciddi seçim, değerlendirme yapıldı mı yapılmadı mı çok tartışıldı.
Kıbrıs Cumhuriyetinden koptuktan sonra kurulan Kıbrıs Türk yönetimlerinde yer alan siyasilerimiz arasında da az sürtüşme , çekişme olmadı değil.. Hele hele Küçük, Denktaş....!! Kimler kenara itildi, yarışmdan men edildi..Unutulur mu çok değerli hukukcu Başhakim Zeka Beyin dahi engellenmesi....
Bütün bunlar geride kalmış ve 1974 de Yunan Cumtasının gerçekleştirdiği kanlı darbe sonucu Makarios adanın Cumhurbaşkanlığından alınmış ve adadan kaçmak zorunda bırakılmıştı.
Kanlı, tolu tanklı darbeyi gerçekleştiren ve “Elliniki Kipriyaki Demokratiya” yı ilan ederek azılı katil Nikos Samsonu Cumhurbaşkanı koltuğuna oturtan, Garantörlerden biri Yunanistan ve EOKA “B” ciler idi.
İngiltere, Türkiye ,Yunanistan 1960 da ilan edilen Kıbrıs Cumhuriyetinin nesini garanti altına almıştı, belgelerde kayıtlıdır.
Şöyle ki:
İngiltere, Türkiye ve Yunanistan imzaladıkları bir garanti anlaşması ile,
Kıbrıs Cumhuriyetinin
a) Indipendence- bağımsızlığını,
b) Sovereignity- Egemenliğini
c) Territorial integrity-toprak bütünlüğünü koruyacaklarına dair garanti vermişlerdi.
Veee, Kıbrıs Cumhuriyeti ile bu 3 faktör dğiştiği anda, Kıbrısta yasal ve anayasal düzeni yeniden ihdas etmek üzere 3 garantör birlikte –mümkün olmazsa- tek başına müdahale etme hakkı üstlenmişti.
Ve ek de koymuşlardı:
Kıbrıs adası, NE KISMEN ne de BÜTÜNÜ ile başka hiçbir ülke ve kuruluşla birleştirilemez
20 Temmuz, 14-16 Ağustos 1974 de ne oldu. Kıbrıs adası Mağusadan Yeşilırmağa kadar ortadan bölündü. Askeri Türk müdahalesine hiçbir devlet ne de BM, AB pek itiraz etmedi. Hatta Amerika teşvik etti.
Fakat, savaştan sonra Makarios adaya geri , görevi başına döndü.
İngiltere-Türkiye-Yunanistan, üç garantör ülke , 16 Ağustos 1960 da ilan edilen Kıbrıs Cumhuriyetini yeniden ihdas etti mi ?
Hayır. Geriye dönüş olmadı.
Türkler , adanın kuzeryinde ellerinde kalan topraklar üzerinde kendi yönetimlerini kurdu ve 1983 de de KKTC yi ilan etti.
1975 de Güney Kıbrısta kalan Türkler ile Kuzeyde kalan rumlar , nüfus mübadelesi ile yer değişti.
Bu yapılan doğru mu idi? Hala daha bazı Güneyli kardeşlerimiz, “keşke köylerimizde, topraklarımızda kalsaydık” diyor.
Rumun Kuzeyde bıraktığı taşınır- taşınmaz mallar ne oldu?
Yağmalanmadı mı, tganimtlenmedi mi ?
Doğru mu yapıldı? Eşe dosta, malı olanan olmayana peşkeş çekilmedi mi ? Adil dağıtım oldu mu ?
Garantörler, garanti ettikleri Cumhuriyeti yaşatamaz mıydılar ?
Ganimet ve yağma furyası önlenemez miydi? Önlenmediği bir yana, siyasi liderliğimiz, Rum mallarına karşın tapu da dağıttı. Dünyaca tanınmayan bu tapuları, yıllarca bankalarımız da ipotek olarak kabul etmedi. Kredi vermedi.
Kısacası, hata üstüne hatalar yapıldı. Kıbrıs Türkü dağıldı. Köyleri, evleri, barkları, iş yerleri vs. değişti. Bundan çok büyük kazanç sağlayanlar olduğu gibi çok büyük kayıplara düçar olanlar da oldu.
Her seçim döneminde arazi, tapu, eş değer denerek mal dağıtıldı, ganimet dağıtıldı, iş güç verildi...kimileri kayırıldı, kimileri yerildi..
Oy uğruna ne oyunlar oynandı ne oyunlar!! Akıllara durgunluk verir. Kimler kimleri arkadan hançerledi...
Kuzey Kıbrısta feci bir gece kulübü,(bazı kişiler kerhaneler diyor) kumarhane, bet ofisler, fuhuş, uyuşturucu kanunsuzluklar yaygınlaştı...
Koltuk uğruna, Bakanlık, Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği yanında müdürlük, müsteşarlık, danışmanlık....yarışları yaşandı.
Geldik şimdi önümüzdeki Nisan ayındaki Cumhurbaşkanlığı yarışına.
Oy uğruna ne dağıtılacak, oylar kaç paradan satılacak herkes, seçmen onu konuşuyor.
Mevcut adaylar sıkıntılar, sorgulamalar, aklanmalar veya karalamalarla karşılaşacak.
Aman, Allah korusun da demokratik yollardan uzaklaşılmasın. Hak, hukuk, adalet, dürüstlük galip gelsin , hatalar sonucu Kıbrıs Türk halkı badirelere sürüklenmesin. Çünkü belli olmaz. Koltuk ve çıkar uğruna bakarsınız, daha çok numaralar, aldatmalar, ihanetler, çekişmeler, dağılmalar yaşanabilir.