Kendi düzeninde, hayatını, yaşamını istediği çizgiye oturtmuş bir şekilde sürdüren insanların, tüm bunlardan vaz geçmesini, bekleye bilir misiniz?
Ya da bir kısmından bile olsa feragat etmesini isteye bilir misiniz?
Ülkeler nüfus planlaması ile sosyal yaşama, ekonomiye yön vermeye çalışırlar. Her şeyleri bu planlamalar üzerine oturtulmuştur!
İşte, başta Avrupa ülkeleri olmak üzere ekonomisi düzlükte olan,
yaşam standartları üst seviyelerde bulunan ülkelerin son dönemlerde kabusu haline gelen mülteci sorunu giderek tırmanmaya devam ediyor.
Başta orta doğudan olmak üzere dünyanın dört bir yanından değişik başlıklarla ülkelerini terk etmek zorunda kalan, ya da bırakılan insanlar ölümü göze alarak göç yollarında yeni bir yaşamın peşinde perişan oluyorlar.
Başta siyasi, ardından ekonomik nedenlere dayalı olarak mülteci olarak sığınma talebinin 2015 yılında bir milyona yakın olduğu ifade ediliyor.
İşini gücünü, evini, yurdunu bırakarak ailesiyle daha salim ve insanca yaşamın peşine düşenleri Avrupa nın hiç de hoş karşılamadığı ortada!
Yaşamlarında travmalar oluşacağı endişesi taşıyan Avrupa Birliği Türkiye yi bu göç dalgalarının önünde bir kalkan olarak seçmiş durumdadır.
Türkiye ye gelince, şark misafirperverliği içinde mültecilere en içten yaklaşımlarla kapılarını açan tek ülkedir!
Ne var ki bu iyi niyetine karşılık “kullanılan” ülke durumuna getirilmek istenmektedir.
Türkiye, hele Rusya nın Suriye de çöreklenmesinin ardından mülteci gelişmesine daha ihtiyatlı yaklaşmak mecburiyetindedir!
Aynı ihtiyatlı yaklaşım Kıbrıs sorununa çözüm arayışındaki tutumuyla da ilgilidir.
Uçak düşürme olayının ardından Türkiye daha dikkatli davranmaya adeta itilmiştir.
Aynı durum Kıbrıs taki İngiliz üslerinden kalkarak İŞİD mevzilerine bomba yağdıran İngiliz uçaklarının durumu içinde geçerlidir.
Rusların bombalamalar devam ettiği takdirde “düşürürüm” tehdidi etkisini göstermiş, İngiliz uçakları bir daha havalanamamıştır.
Rusların Suriye ye koşullandırdığı füzeler bölge için artık bir tehdittir!
Rum kesimine gelince “Kıbrıs Cumhuriyeti” sıfatıyla mavi boncuk dağıtmaya devam etmektedir!
Ruslarla vals yaparken, Fransızlarla ça-ça-ça, Almanlarla tango, Amerikalılarla kavboy dansını denemektedir.
İşte böylesi bir ateş çemberi içinde Türkiye nin çok daha ihtiyatlı olması hayati bir meseledir!.