Haydi büyükler aşıya
İlk haber olarak ben de SINOVAC marka Çin menşeili aşının ilk dozunu yaptırdığımı sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu nedenle öncelikle kendi ihtiyaçları için aşı ithal edip bizim de bundan faydalanmamız konusunda tüm desteğini ortaya koyan Anavatan Türkiye’mize ve aşının ülkemize ulaşıp topluma ulaştırılmasında emek verenlere bilhassa teşekkür etmek isterim.
Daha önceki yazılarımda da ifade ettiğim gibi aşı konusunu bir hekim olarak yakından takip eden biriyim ve günümüz şartlarında seçme lüksümüz olmadığını ve önümüze önce hangi aşı gelirse gelsin onunla aşılanmamız gerektiği çünkü şu anda piyasada ön-kabul veya kabul almış tüm aşıların kendine özgü koruyuculuk ve güvenlik marjları bulunduğunu (SPUTNIK V hariç) belirtmiştim ve dediğimi de kendim uygulayarak önce gelen Çin aşısını hiç düşünmeden yaptırdım. Şüphesiz ki bunu yaparken ACİL KULLANIM ONAYI almış olması da kararımda çok etkili oldu.
Ne yazık ki güzel ülkemizde bazı insanlar, değil hekim, sağlık çalışanı bile değillerken demeçler verip aşının şabesinden dem vurup başka ülkelerde kullanılmayan aşıların halkımıza dayatıldığı beyanları vermekte ve halkımız içerisinde gereksiz ikilem ve paniğe ve aşıdan kaçınmaya kadar gidebilecek davranışlara yol açabilmektedirler. Değerli okurlar tıbbi altyapısı olmayan kişiler internet bilgileriyle ve internet gibi bilgi kirliliğinin çok fazla olduğu ortamlardan kendi görüş ve düşüncelerine yakın, sıklıkla yanlış ve gereksiz bilgilerle konuşurlar, çünkü vücudun işleyiş şekli ve genel davranışları hakkında yorum yapmaya yetecek gerekli tıbbi bilgiden yoksundurlar.
Öncelikle vurgulanmalıdır ki bir şey Avrupa ve/veya Amerika’da yapıldı diye daha kalitelidir yaklaşımıyla yola çıkarsak zaten daha baştan çuvallamış oluruz. Daha önceki yazılarımda da defalarca belirttiğim gibi eğer gerekli tıbbi basamaklar takip edilerek aşı üretilmişse ve sonuçlar güven telkin ediyorsa o aşı nerede yapılmış olursa olsun kullanılabilir. Bu prensipte öncelikle hemfikir olmamız gerekiyor.
Şimdi gelelim aşılardaki güvenlik ve koruyuculuklara. Biontech/Pfizer aşısı Avrupa’da üretilen bir aşı ve ağırlıklı olarak Avrupa ülkelerinden talep görmekte. Bir birlik olan Avrupa’nın böyle bir adım atması doğal değil midir? Yani kendi aşılarını üretebilirken Çin aşısnı almalarını beklemek çok akılcı bir yaklaşım olmayacaktır. Diğer taraftan görebildiğimiz kadar koruyuculuk değeri yüksek olarak verilen Biontech/Phizer ve Moderna aşıları (%95) ve Sputnik V aşısı (%91) ve Çin menşeili Sinopharm aşısı (%79) yan etkiler bakımından Sinovac aşısına göre daha fazla uyarı almaktadırlar. Sputnik V aşısının yan etki profili ciddi şekilde irdelenmektedir ve hala bilimsel çalışmalar açısından uygun yollardan geçtiğine dair soru işaretleri devam etmektedir. Biontech/Phizer aşısında ise ciddi yan etki profilleri ve aşıya bağlı olabileceği düşünülen ölümler bildirilmiştir. Norveçte yaşlı ve kırılgan olan 29 hasta aşı sonrasında ölmüşler ve ölümlerin aşıyla bağlantısı araştırılmaktadır. Ölenlerin yaş ortalaması 75 olup bu kişilerin birlikte bulunan hastalıklarının aşıdan kaynaklanan yan etkiye tolerans gösterememelerine neden olabileceğine değinilmektedir (https://indianexpress.com/article/explained/what-is-known-so-far-about-the-post-vaccination-deaths-in-norway-7150517/). Diğer taraftan benzer durumda olan yaşlılar arasından da 10 ölüm Almanya’dan bildirilmiştir. Moderna (Amerika) ise zaten aşısını başlıca kendi ülkesinde kullanacak dışarıya satışını ise daha kısıtlı tutacaktır.
Görüldüğü gibi aşılarda günümüz şartlarında hepsi (Sinovac dahil) Dünya Sağlık Teşkilatı kriterleri içerisinde etkinlik sınırı olan %50’nin üzerinde etkinliğe sahiptir ancak güvenlikleriyle ilgili en güvenli aşılardan bir tanesi ölü virüs aşısı olması nedeniyle Sinovac aşısıdır. Bu aşının etkinliği Brezilya’da düşük açıklanmış ancak çalışılan grubun sadece yüksek riskli tıp çalışanları olduğu ve bu verilerin genel etkinlik üzerindeki belirleyiciliği yeterli olmayabileceği açıklanmıştır. Yine Türkiye ve Endonezya rakamları çok farklı olup Türkiyede %91.3, Endonezya’da %65.3 bildirilmiştir. Fakat en önemlisi Brezilya’daki raporların eksik okunmasıdır. Bu aşının orta ve ağır vakalarda %100’ yakın etkin olduğu ve ölümleri ve komplikasyonları önlediği sadece hafif vakalardaki etkinliğinin daha düşük olduğu (%77.96) vurgulanmış ancak herkes %50lik kısma odaklanmıştır. Bu nedenle lütfen tıp camiası dışından insanların yaptığı abesle iştigal yorumlara güvenmeyiniz ve itibar etmeyiniz.
Diğer taraftan Türkiye’de günümüz itibarıyla 250.000’den fazla sağlık çalışanı, sağlık bakanı ve Cumhurbaşkanı bu aşıyla aşılanmışlardır. Bu kadar bilim içinde olan insanların hepsi bilgisiz ama birkaç kişi her şeyi biliyor ve suyu bulandırıyor. İnanılır gibi değil.
Sinovac aşısının başka hiçbir ülke tarafından alınmadığına dair söylemlere gelince, Global Times haberine göre (https://www.globaltimes.cn/page/202101/1212864.shtml) bu aşı başta Türkiye, Filipinler, Endonezya olmak üzere Ürdün (ki Ürdün Amerikan standartlarını takip eden bir ülkedir), Cezayir ve Ukrayna tarafından satın alınmıştır.
Bu aşının diğer aşılara göre potansiyel bir üstünlüğü dahi olabilir (bilimsel verilerle kanıtlanmalıdır) şöyle ki: Sinovac aşısı tüm virüsün ölmüş haliyle oluşturulmuş bir aşıdır oysa diğer aşılar sadece antijen olarak davranan virüsün diken RNA’sına göre tasarlanmış aşılardır. Virüsün mutasyonu da bu diken RNA’sındaki değişiklikle meydana gelmektedir o nedenle RNA aşıları mutasyonlarda ne kadar etkili olacak (üreticiler sorun olmayacağını söylüyorlar) bilinmemekte ancak ölü virüs aşısının virüsün tamamını içermesinden dolayı etkinliğinin mutasyonlarda da yüksek kalabileceği varsayılmaktadır. Ancak bu konu bilimsel çalışmalara ihtiyaç duymaktadır.
Sinovac aşısının bilinmeyen tek önemli sıkıntısı 65 yaş üzerindeki koruyuculuk değerleridir. Bu nedenle anılan yaş grubunda yapılacak aşılamaların farklı bir marka ile yapılması önerilebilir. Burada da yan etkiler bakımından çok dikkatli olunmalıdır.
Sonuç itibarıyla bu illetten ciddi ölçüde korunabilmenin en önemli yolu aşıdır ve başarı için toplumun en az %60’ının aşılanması gerekir. Aksi takdirde yapılan aşıların da toplumsal bir karşılığı olmayacaktır. O nedenle "Haydi büyükler, aşıya" diyor hepinize sağlıklı ve mutlu günler diliyorum.
Panikle daha kötü oluruz, bilgiyle ve uygulamayla güçleniriz.