Her şeyi devletten beklemek!
Pandeminin yarattığı karmaşa sanırım ekonomimizi olumsuz yönde etkilemeye uzun süre devam edeceğe benziyor!
Sağlık Üst Kurulunun açıkladığı son kararları gördük, bilhassa lokanta ve eğlence yerlerinin yıl başı beklentilerini berhava edecek gibi gözüküyor.
Kapalı ve açık alanlarda yıl başı eğlenceleri yapılamayacak, lokantalar gece 21.00 den sonra ancak paket servisleri ile hizmet verebilecek.
28 Aralık tan 4 Ocak’a kadar Cafe, Bar, Meyhane, Club, restoran, pastane, bet ofisi, kuaför salonu, güzellik merkezi, masaj salonu, spor salonu, simitçi, berber salonu, gibi mekanlar kapalı tutulacak.
Ayrıca KKTC’ye 3 gün ve daha kısa süreli seyahatlerde karantinasız giriş uygulaması iptal edildi.
Giriş ve çıkışlara getirilen sınırlamalarla turist ve öğrenci akışı ötelenmiş gözüküyor.
İçte sosyal yaşama getirilen sınırlamalar bir süre daha devam edecek.
Getirilen bu önlemlerle ekonominin ileriye götürülmesi bir yana, yeni, yeni iflasların söz konusu olacağına kesin gözüyle bakılıyor.
Neredeyse yıl boyunca özel günlerde ve de bilhassa yılbaşı arifesinde çift maaş alan kesimin ekonomide yaratacağı canlanmayı dört gözle bekleyen esnafın hevesi böylelikle kursağında kaldı.
Diğer yandan zorunlu olarak alınması kaçınılmaz olan önlemlerin doğal olarak toplum yaşamında yarattığı çift başlılık giderek öfke selini hızla büyütmeye başladı.
Bir tarafta devletten on üçüncü maaş da dahil hiçbir ekonomik sıkıntı yaşamayan devlet çalışanı ve emeklisi, bir tarafta açlıkla yüz yüze gelmiş, siftah yapmadan kepenk kapatan, yasaklamalara maruz kalan esnaf, serbest çalışanla, sosyal sigortadan iane mahiyetinde verilen emekli maaşları.
Toplum içinde var olan dengesiz gelir dağılımındaki ara giderek büyüyor. Bunun ileride derin yaralar açacağı, her şeyi ters yüz yapacağı kesin.
Evet her şeyi devletten beklemenin hatalı olduğunun bilinmesinde yarar var ama böylesine ekonominin allak bullak olduğu, krizlerin belli kesimlerde odaklandığı dönemlerde sosyal dengeleri korumak ve de kollamak devletin asli görevi olmalıdır. Zorunlu ve de kaçınılmaz karalarla açlığın kapısına dayanmış vatandaşlara insanca yaşama imkanı sağlamalıdır.
Devlet görevlerini yaparken aç yatan komşusunu korumak ve kollamak insanın kendinde olmalıdır ki bu bilinç bizde körelmiş vaziyettedir.
Bu toplumda maalesef “Gemisini kurtaran kaptan” konumu en yaygın duruma gelmiştir.