Dün iki toplum lideri bir araya geldi. Yine havanda sular dövüldü,
Hala daha ağızlardan yuvarlak ifadeler dökülmeye devam ediyor!
Anastasiadis " çok yapıcı öneriler sundum" diyor Cumhurbaşkanı Akıncı " bu anlayışla bugün değil yarın da anlaşma olmaz" diyerek yanıt veriyor.
Sayın Akıncı “hiçbir Türk lider Anastasiadis’in ortaya koymuş olduğu bu şartlara rıza göstermez” diyerek bir anlamda gerek Rahmetli Denktaş’ın, gerekse Eroğlu’nun tutumunun ne denli doğru olduğunu ortaya koyuyor.
Önkoşulsuz Cenevre ye gitmeye hazır olduğunu söyleyen Akıncı bu yaklaşıma da Anastasiadis’ten olumlu karşılık göremiyor.
Dünkü görüşmede Anastasiadis yapıcı öneri sunmuş değil, Anastasiadis şartlarını ortaya koymuş bulunuyor.
Akıncı uzlaşılmayan konuları “paket” olarak ele alalım diyor,Anastasiadis güvenlik ve garantileri görüşmeye bile yanaşmıyor.
Dünkü görüşmeden bir gün öncesinde Rum lider Anastasiadis’in ne dediklerine bakalım.
Her iki tarafın birbirine duyduğu güvensizliği aşmaları için cesur adımlar atılması gerektiğinin altını çizen Anastasiadis, üçüncü ülkeler (Türkiye kastediliyor) tarafından garantilere ve müdahaleye ihtiyaç duyulmasına sebep görmediğini söylüyor ve bir kez daha garantilere şiddetle karşı olduğunu yineliyor.
Doğrudur, içinde bulunduğumuz zaman dilimi içinde buna ihtiyaç olmayabilir, ya sonrasında, uzlaşma imzaları atıldıktan üç-beş yıl sonra?
Henüz, 1958’le başlayan ve taa 1974 Temmuzuna kadar uzayan zaman dilimi içinde Kıbrıslı Rumların Kıbrıslı Türklere yaşattıkları mezalim hatıralarda!
Elde olmadan yaşanılanlar bir tekerleme gibi tekrarlanmakta.
Zurih ve Londra da atılan imzalar sonrasında 1960 ta yaşama geçirilen Kıbrıs Cumhuriyeti henüz üçüncü yılını doldurmamıştı ki Rumlar tarafından önce Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasında 13 madde değiştirilmek istendi, buna yanaşılmayınca Temsilciler Meclisindeki Türk mebuslar kapı dışarı edildi. Ardından devlette çalışanlar can havli ile güvenli Türk bölgelerine çekildi. Aynı günlerde yollardan alınıp meçhule götürülen yüzlerce masum Türk katledildi.
On bir yıl boyunca bu vahşet bu şekilde devam etti, gitti.
Hem de dünyanın gözleri önünde!
Taa ki Yunanistan’daki Cunta ile Eoka’nın müşterek giriştikleri ihtilal gerçekleştirilene, tabir yerinde ise “eşeğin kulağına su kaçırıncaya ” kadar.
******************************
Dünkü görüşmede ki gelişmelerin BM Genel Sekreterine doğru aktarılacağından bile kuşku duyulan bir ortam var. Özel temsilci Eide şu günlerde Güney Kıbrıs’ta neredeyse linç edilmek isteniyor. Böylesi baskılar altında doğruların aktarılıp aktarılmayacağı kestirilemiyor. Cumhurbaşkanı Akıncı “Türk pozisyonlarına yakın bir Eide hiçbir dönemde görmedik böyle bir beklenti içine de girmedik” diyor ve ekliyor “ biz tarafsızlık ve objektiflik istiyoruz”
Bakalım tarafsızlık ve objektiflik görebilecekmiyiz!