Değerli okurlarım yazımın başında öncelikle kayıkçı kavgasının kısa hikayesini anlatarak asıl konumuza devam etmek gerekir kanısındayım.
"Galata köprüsü henüz yokken o zamanlarda Haliç te kayıkçılar Eminönü ile Karaköy arasında yolcu taşıma mücadelesi içinde MÜŞTERİ BEKLERKEN kendi aralarında olmayan sebeplerle kavgaya tutuşurlar , kavgada tabi sesler yükselir, haykırışlar bağrışmalar arasında Kürekler havaya kalkar, sağa sola savrulur, (Kürek bu arada şu kısımlardan oluşur. Elcik-izbandut beden ve pala) tabi elcik kısmı izbandut kısmı ağır olduğundan sağa sola savrulunca
NE HİKMETSE KAVGA EDEN KÜREKÇİLERİN BAŞINA HİÇ DEĞMEZMİŞ bu düzmece KAVGAda hep etrafta toplanan halkın başına geçermiş kürekler ama hiç ama hiç bir kayıkçının başına değmezmiş.
DOLAYISI ile:
Acaba Hollanda ile yaşanılanlar
"kayıkçı dövüşü" gibi göstermelik kavga olabilirmi ?.
Ne dersiniz kıymetli okurlarım?
Kısaca Kayıkçı dövüşü, göstermelik tartışmalar için kullanılan deyiştir... Buna Çift taraflı takiyede diyebiliriz.
Türkiye ile Hollanda arasında yaşanan HOLLANDA seçimleri ve TÜRKİYE CUMHURİYETİ referandum kampanyası krizi Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun uçuş izninin iptali ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sayın Fatma Betül Sayan Kaya’nın Rotterdam Başkonsolosluğu’na 30 metre kala Hollanda polisi tarafından engellenerek istenmeyen kişi ilan edildikten sonra deport edilmesiyle neticelendi.
Türkiye Cumhuriyeti’nin bir bakanının yabancı bir ülke tarafından istenmeyen kişi ilan edilerek deport edilmesi tarihimizde ilk olmuştur. Bunun yanında muhtemelen bugüne kadar muhatap olduğumuz en onur kırıcı diplomatik muameledir.
Kıymetli okurlarım sanırım bir çoğunuz hatırlayacaktır , zamanın Tel Aviv Büyükelçisi Oğuz Çelikkol’a İsrail Dışişleri Bakanlığınca yapılan düşük seviyedeki koltuk muamelesi bile Bakan Kaya’ya yapılan muamele karşısında neredeyse diplomatik nezaket abidesi olarak değerlendirilebilir.
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş bu aşağılayıcı muameleye cevaben Türkiye nin aşağıdaki 5 müeyyideyi uygulayacağını açıkladı.
1. İzinli olarak yurtdışında bulunan Hollanda Büyükelçisi'nin Türkiye'ye dönmesinin yasaklanması
2. Hollanda yaptıklarını telafi edene kadar üst düzey ilişkilerin askıya alınması
3. Resmi ziyaretler için Türkiye'ye gelecek diplomatların gelmesinin engellenmesi
4. Diplomatik uçuşlara izin verilmemesi
5. TBMM ile Hollanda parlamentosu arasındaki dostluk grubunun Türkiye kısmının lağvedilmesi.
Üzülerek belirtmem gerekir ki Türkiye Cumhuriyeti devletinin uğradığı bu onur kırıcı muamele karşısında belirtilen tedbirleri dağ fare doğurdu diye nitelendirmemek elde değil.
Öyle ki Hollanda Başbakanı Rutte bile sevincini gizleme ihtiyacı hissetmeden "hiç fena değil" diyebilmiştir.
Değerli okurlarım yukarıda sıralanmış olan müeyyidelerin ne kadar yaptırım gücü taşıdığına izninizle birlikte bakalım.
İzinli olarak yurtdışında bulunan Hollanda Büyükelçisi'nin Türkiye'ye dönmesinin yasaklanması; Hollanda Büyükelçisi muhtemelen yetkililerin sergilediği tavra bakarak krizin nerelere varacağını öngördü ve Türkiye’den ayrıldı.
Bununla birlikte, Büyükelçi’nin Ankara’da bulunmuyor olması Bakan Kaya’nın istenmeyen kişi ilan edilerek sınır dışı edilmesi karşısında Türkiye’nin de Hollanda Büyükelçisini istenmeyen kişi (persona non grata) ilan etmesine engel değil sanırım ne dersiniz?.
Ne var ki, ilginç bir şekilde Anavatanımız Türkiye uğradığı bu aşağılanmaya karşı böyle bir tedbire başvurma yoluna gitmedi.
2. Hollanda yaptıklarını telafi edene kadar üst düzey ilişkilerin askıya alınması; yaşanan kriz sonrasında iki ülke ilişkilerinin kopma noktasına gelmesi karşısında bu müeyyideyi etkili olarak nitelendirmek ne kadar mümkün? Zira, böyle bir durumda üst düzey ilişkilerin askıya alınması eşyanın tabiatı gereği.
3. Resmi ziyaretler için Türkiye'ye gelecek diplomatların gelmesinin engellenmesi; üst düzey ilişkilerin askıya alınması için söylenen hususlar büyük ölçüde bu tedbir için de geçerli. Üst düzey ilişkiler askıya alındığına göre hangi resmi ziyaretlerden bahsediliyor? Yoksa Hollandalı yetkililerin de Bakan Kaya gibi istenmediği açıkça söylendiği halde zorla Türkiye’ye ziyaret gerçekleştirmesi mi bekleniyor ?
4. Diplomatik uçuşlara izin verilmemesi; Türkiye’de görev yapan Hollandalı diplomatlar tarifeli uçuşlarla gidip geldiklerine göre bu tedbirin nasıl bir yaptırım değeri taşıyacağı ziyadesiyle şüpheli. Şayet Hollandalı devlet adamlarına Türkiye hava sahasını kullanarak başka ülkelere (Ortadoğu ve Asya) yapacakları ziyaretlerde üst uçuş izni verilmemesi kastediliyorsa, Türkiye’nin es geçildiği başka güzergahların bulunması çok kolay.
5. TBMM ile Hollanda parlamentosu arasındaki dostluk grubunun Türkiye kısmının lağvedilmesi; bahse konu yaptırımlardan en hafif olanı muhtemelen bu. TBMM’nin kurduğu parlamentolararası dostluk grubu bizim tek taraflı kendi kendimize kurmuş olduğumuz bir yapıdır. Zira Hollanda parlamentosunda bu tür dostluk grubu uygulaması bulunmuyor.
Bu nedenle de bu iptalin hiç bir değeri yok. Diplomatik kaynaklardan gelen bilgilere göre, Hollanda Türkiye’nin “biz dostluk grubu kurduk, sen de kur” yönündeki taleplerini zaten yıllarca kulak ardı etmiştir.
Görüldüğü gibi müeyyide diye sıralanan hususların neredeyse hiçbirinin gerçek bir yaptırım değeri yok. Sanırım içinde bulunulan ekonomik kriz nedeniyle ekonomik yaptırımlara cesaret edilemedi diyelim.
Hiç olmazsa bu küçültücü muameleye misilleme olarak Hollanda Büyükelçisi istenmeyen kişi ilan edilmek suretiyle sembol değeri yüksek bir karşılık verilemez miydi?
Veya karşılık verilme niyeti yok ise tüm bu yaşanılanların
Acaba Türkiye Cumhuriyeti seçmenleri üzerinde çeşitli etkilerinin gerçekleşmesinin beklendiği bir süreçmi kurgulanmıştır…
MESAJ KUTUSU
Sayın Ersin Tatar , Bağımsız milletvekillerinin UBP nin her toplantı ve etkinliğine katılmalarının örgütlerde çeşitli rahatsızlıklar yarattığı söylenmektedir. Sanırım sizde bunları dile getirmektesiniz.
Sayın Özdemir Kalkanlı , Gelir ve vergi dairesi olarak gerçekleştirdiğiniz yeni yasal düzenlemelerle mükelleflerin vergilerini ödemelerde kolaylıklar sağlayarak takdir almaktasınız.
Sayın Sibel Siber , Meclisin artık işlevini tamamen yitirdiği herkesçe kabul edilmektedir. Sizin buna rağmen meclisin başında öylece oturmaya daha ne kadar devam edeceğiniz sorulmaktadır.
Sayın Hasan Taçoy , Şu anki siyasi gidişatı sizin tavrınızın belirlediği konuşulmaktadır. Sizin durumun özeti kısaca Yani HAMLET in sözleri gibi olmak yada olmamak bütün mesele bu. Ne dersiniz?.
Sayın Ahmet Aslan , Merkez kaymakamı olarak yoğun tempodan dolayı başınızı kaşıyacak zaman bulamamaktan yakınıyormuşsunuz. Ancak bir çok vatandaşın işini kolaylaştırarak ta epey hayır duası da almaktasınız.
Sayın Erhan Arıklı , Yeniden Doğuş Partisi olarak örgütlenme çalışmalarında istediğiniz noktaya gelebildinizmi? İlk genel seçimlerde partinizin oyları yüzde onun altında çıkarsa istifa ederek genel başkanlığı bırakacağınızı da deklere etmişsiniz.
Sayın Sunat Atun , Bir süredir kayıplarda olduğunuz söylenmektedir. Sesiniz ve soluğunuzu duymayan seçmenleriniz merakla ses vermenizi beklemektedirler.Yoksa bu sessizliğin ardında bazı siyasi gelişmelermi vardır?.
Sayın Ümit Bahşi ,Zaman sizi hep haklı çıkarmaktadır. Özellikle Güzelyurt un gelişmesi konusunda dile getirdiğiniz hususlar en sonunda gerçekleşmektedir.Buna rağmen siyasete kesinlikle kapalı olduğunuzu belirtmekle şu anki zeminin kaygan olduğunamı parmak basmak istemektesiniz.
Sayın Erkan Eğmez ,Milliyetçi ve Muhafazakar kesimin nerdeyse ekranlardaki tek sözcüsü olarak görülmektesiniz.Geçmişte sizin görüşlerinize yakın olan siyasi figürler, onların etraflarındaki bir kaç karganın menfaatleri nedeniyle size karşı bilinçli bir set oluşturulduğu hala dile getirilmektedir.
Sayın Gökhan Altıner , Son dönemdeki yazılarınıda varsa , yoksa UBP ni işlemektesiniz. Özellikle bazı bakanlıklarında değişiklikler olacağını hep gündemde tutmaya çalışmanız dikkatlerden kaçmamaktadır.
BUNLARI BİLİYORMUSUNUZ?
16 Ağustos 1960 yılında kurulan ve Kıbrıslı Türkler olarak eşit kurucu ortağı olduğumuz KIBRIS CUMHURİYETİ anayasasının 199 Maddeden oluştuğu , 15 Kasım 1983 Yılında kurduğumuz KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ anayasasının 164 Maddeden oluştuğunu biliyormusunuz?...
TARİHTE BUGÜN
1792 - Fransa Milli Meclisi, giyotinle idamı onayladı.
1916 - Albert Einstein görecelik kuramını yayınladı.
1725 - I. Abdülhamit,in Doğumu Osmanlı Sultanı (ö. 1789