“Dört senedir adadaki bütün huzursuzluğu yaratan Yunanistan’dır. Türk halkını her gün biraz daha tedirgin eden, hak ve hukukunu çiğneyen Yunanistan’dır. İlhakın başka gayesi olmadığını iddia eden yine bu küçük devlettir. Masum Türk halkını ‘kana boyayacağım’ diyen katil Grivas’a bunları söylettiren Megalo İdea’nın zebunu dejenere millettir”. 1967
Dr. Fazıl KÜÇÜK
Cumhurbaşkanı seçimine doğru geri sayım devam ederken adaylar başvurularını ilgili makamlara yaptılar. İlk belirlemelere göre 12 adayın seçilmek için başvurdukları biliniyor. Yapılacak olan hukuki incelemeden sonra bu sayı kesinleşecektir. Halk da belirlenecek olan adaylardan o yüce makama uygun göreceği birisini oyları ile seçecektir. Bu yüce makama seçilecek olan kişinin işinin zor olacağını kaydetmek gerekiyor.
Birbirimize karşılıklı olarak güven duymak birincil sorunumuzdur. Bu konuda hemen herkes uzlaşıyor. Buna koşut yıllardır çözülemeyen veya çözülmek istenmeyen Kıbrıs uyuşmazlığımız vardır. İçeride sağlanacak toparlanmadan sonra sırada dışarıda yapılacak diplomatik çalışmalarla uyuşmazlığın temel nedenlerinin en ince ayrıntılarla anlatılması vardır. Öncelikle uluslararası hukuktan ve geçerliliğini halen koruyan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluş antlaşmalarından kaynaklanan haklarımızın olduğu ısrarla muhataplarımıza anlatılması gerekiyor. Bu nedenle dış temsilciliklere büyük görev ve sorumluluk düşeceğinin bilincinde olunması gerekiyor.
Dünyayı saran salgının bütün devlet yapılarını bozması veya sarsması nedeniyle yeniden yapılanma çalışmaları yapılıyor. Bizlerin de bu yapılanmaya uyum göstermemiz ve yeni bir devlet yapısının da kurulması kaçınılmazdır. Bölgemizin ateş çemberinden geçtiği bu günlerde karşımızdaki unsurun adanın tek egemeni olmadığı noktasından hareketle yapımızı düzeltmemiz durumunda güzel günlere ulaşmamızın yakın olduğu gerçeğinin de bilinmesini istiyoruz.
Uluslararası alanda yapılacak çalışmalarda Türkiye’nin katkısının yanı sıra Kıbrıs Türk’leri üzerinden para kazanan iş insanlarımızın da katkı koymasının sağlanması kaçınılmazdır. Sivil toplum kesimleri ile sendikaların da sorumluluk alarak bu mücadelede yer almaları gerektiğini zorunlu gördüğümüzün altını çiziyoruz. Başaralı olacaksak hep birlikte başarılı olmak durumundayız. Aksi halde zamanımızı boşuna harcamış olacağız.
Doğu Akdeniz’de yaşanan gerilim emperyal amaçlarını yenemeyen kıyıdaş ülkelerin de katılımı ile iyice açmaza doğru evriliyor. Fransa’nın Kıbrıs Cumhuriyeti’nin garantörü olmadığı halde Yunanistan ile Kıbrıs Rum Yönetiminin yanında saf tutuyor olması AB’nin desteğinin ötesinde anlam içeriyor. Bu çabasını bir öç veya hınç alma olarak değerlendiriyoruz. Burada üzerinde durulması gereken en önemli husus adada hangi ülkelerin asker bulunduracağına ilişkin 1959 – 1969 döneminde imzalanan antlaşmaların belirliyor olmasıdır. Fransa’nın bu tavrı uluslararası antlaşmaları yok saymaktır. Buna koşut ülkelerine verilen bir askeri üssün şımarıklığı ile Türkiye’ye cephe aldığının da bilinmesini kaydediyoruz.
Ekim ayında seçilecek olan Cumhurbaşkanı kim olursa olsun çalışmalarını kolaylaştırmak hepimize düşen bir görev olmalıdır. Birlikte harekete edersek başaramayacağımız engelin olmayacağını düşünüyoruz.
Kıbrıs Türk’lerine dayatılan hukuksuzlukları aşmak için mücadelemizi zaman yitirmeden başlatmamız gerekiyor mu ne…
SEVGİ ile kalınız…