İdare’nin İyi Hali!

Abone Ol

KKTC’de idare ile özel hukuk kişileri arasındaki ilişkiler, bir yasada, derli toplu bir biçimde düzenlenmiş değildir. Mevzuatta bu konuda yer alan hükümler de günün ihtiyaçlarına ve özel hukuk kişilerinin idare karşısındaki haklarının özellikle Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği ülkelerinde ulaştığı düzeye uygun düşmemektedir.


Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, “iyi idare” konusunda, 2007’de, üye ülkelere yönelik bir tavsiye kararı almıştır. Bu tavsiye kararı ve ekinde yer alan “İyi İdare Yasası” adı altında bir de yasa bulunmaktaydı.

Dönemin Avrupa Ombudsmanı’nın 2013 yılında yapmış olduğu değerlendirmelerden de görüleceği gibi,  2001 yılında Avrupa Doğru İdari Davranış Yasası’nın Avrupa Parlamentosu tarafından onaylandığında, çok az kişi bunun sadece AB kurumları ve onların hizmet ettiği vatandaşlar üzerinde değil ayrıca Avrupa çapında ulusal ve bölgesel idareler üzerinde yaratacağı etkiyi tahmin edebilmişti.

Hizmet kültürünün çeşitlilik içeren çalışma ortamlarına entegre edilmesi kolay bir görev değildir. Kamu hizmetinde çalışan kişiler, kamu idaresinin rolü ve amacı hakkındaki anlayışları büyük farklılıklar gösterebilen farklı geçmişlere ve kültürlere sahiptirler.

Her yetkilinin, sadece yanlış idareyi önlemektense, doğru idare ilkelerini günlük olarak aktif şekilde nasıl uygulaması gerektiğini kendi kendisine belli bir düzeyde düşünmesi gerekmektedir.

Bizim Meclisimiz, Sn. Tufan Erhürma’nın vizyoner çalışmasına binaen 2013 yılında İyi İdare Yasası adı altında bir yasa geçirmiştir.

 İyi İdare bir HAKTIR.

KKTC’deki iyi idare yasasında da İdare’ciler için belirli temel ilkeler konulmuştur ki, bu idareciler belli kararları alırken, işlem ve uygulamaları yürürlüğe koyarken en azından bu ilkelerin temelinde bunları yapsınlar.

  1. İdare, Hukuka uygun davranmalı ve mevzuatın takdir yetkisi tanınması durumunda dahi keyfi karar almamalıdır. Mevzuatta idareye takdir yetkisi tanınan durumlarda, idare, bu yetkisini, eşitlik ilkesine, kamu yararına ve kamu hizmetinin gereklerine uygun olarak kullanmalıdır.
  2. İdare, din, dil, ırk, renk, cinsiyet, cinsel yönelim, cinsiyet kimliği, siyasi ve felsefi düşünce, mezhep, etnik köken, doğum yeri veya başka herhangi bir sebeple ayrımcılık yapmamalı.

        3. İdare, eylem ve işlemlerinde tarafsız ve nesnel davranma yükümlülüğü altındadır. 

İdare, görevlilerinin faaliyetlerini, kişisel inanç ve çıkarlarından bağımsız olarak, tarafsız biçimde yerine getirmelerini sağlamalıdır.

4. İdare, takdir yetkisi kullandığında, kararının özel kişilerin hak ve çıkarları üzerinde yaratacağı her türlü olumsuz etki ile takip edilen amaç arasında uygun bir denge bulunmasını gözetmelidir ve orantılı davranmalıdır. Amaca, özel kişilerin hak ve çıkarlarını daha az kısıtlayarak ulaşmak mümkünken, aynı amaca bu hak ve çıkarlar daha fazla kısıtlanarak ulaşma sonucu veren eylem ve işlemler yapmaz.

5. İdare, özel kişilere, hak ve çıkarlarını etkileyen idari işlemlerin hazırlığına ve uygulanmasının denetlenmesine uygun araçlarla katılma olanağı tanmak durumundadır.

Özellikle Çevre ve imarla ilgili konularda, ilgili bölgede ikamet eden özel kişilerin tamamına açık danışma toplantıları düzenlenmeden idari işlem yapılamaz.

Avrupa bizim dünyamızı değiştiren bu yasadaki saymış olduğum temel ilkeleri aşmış ve Nezaket ilkesi gibi, “Yetkili kamu ile ilişkilerinde hizmetkâr, doğru, nazik ve ulaşılabilir olacaktır. Yetkili mektupları, telefonları ve e-posta mesajlarını yanıtlarken mümkün olduğunca yardımcı olmaya gayret gösterecek ve sorulan soruları mümkün olduğunca eksiksiz ve doğru bir şekilde yanıtlayacaktır.” Kurallarını da yasalarına birçok diğer madde yanında eklemiştir.

Son dönemlerde, gerek Mahkemelerde açılan davalara gerekse kamu kurumları veya siyasilertarafından atanmakta olan yönetim kurullarında alınan kararlarda, iyi idare yasasının sadece Mahkemeler için, yani Mahkemelerin davalarda idareyi denetlemesi için çıkarıldığı ve İdari teşkilatta kullanılmasının zorunlu olmadığı konusunda bir düşünce içerisinde girdim.

Keyfi, kişisel, orantısız, gerekçesiz, yasal dayanaktan yoksun, ayrımcı ve kamu yararı düşünülmeksizin yapılan o kadar iş alınan o kadar karar var ki....

İdarenin hali kalmamış.