Rum lider Anastasiadis, Annan Planı temelinde Rumlara iade edilecek olan bölgelerin hiçbir şekilde değiştirilemeyeceğini ve olmazsa olmaz olarak addettiğini ifade etti. Kıbrıs Türk tarafının, Güzelyurtun iadesini de içerecek olan toprak düzenlemelerini kabul edip etmediğini de açıklığa kavuşturması istenen Anastasiadis, henüz toprak başlığının görüşülmesine girmediklerini söyledi. Ancak, Annan Planı temelinde Rumlara iade edilecek olan bölgelerin hiçbir şekilde değiştirilemeyeceğini, olmazsa olmaz olarak addettiğini tekrarladı.
İşte size Rumların temel politikasının bir bölümü. Yani toprak meselesi. Güzelyurtu ver, orayı ver, şurayı ver. Geriye ne kaldı? Güzelyurt hariç bazı bölgelerden toprak verdiğimizi farzedelim. Karşılığında ne alacağız? Yoksa Runlar, bağımsız, egemen statümüzü kabul edip KKTCyi tanıtacaklar mı? Onların kafasındaki şu: Kıbrıs Cumhuriyeti var olacak ve Kıbrıs Türk halkı da KC içinde azınlık olarak yaşayacak. Çok cömert davranırlarsa mahalli idare (yani kurucu devlet ) ile kendi içişlerimizi onların çoğunlukta olacakları merkezi hükümetten izin aldıktan sonra yönetmemize “olur” diyecekler... KKTC Cumhurbaşkanı Sn. Akıncı “Toprak meselesi henüz görüşülmedi. Böyle açıklamalar yapılmamalı.” Sn Akıncı ve KKTC müzakerecileri, Rumların bu yersiz çıkışlarına karşı nasıl bir politika izleyecekler ? Merak konusu olan bu... Bu politika KKTCnin bağımsız, egemen statüsünden vazgeçip, “kurucu devlet” mahalli idaresini kabul etmek olmamalı... Tekrar başlamaması gereken müzakerelere girerseniz, sonu bu olur. Yani, Rumların kabul edilemez isteklerini görüşmek durumunda kalırsınız...
53 yıllık “Kıbrıs Sorunu”nu çözmek için görüşülmesi gereken tek konu toprak ve mülkiyettir. Hatta bu iki konuyu birleştirerek çözmek daha akıllıca olur. Yani, kısacası KKTC toprakları içinde kalan Rum mallarına tazminat ödenecek. Ayni şekilde, Rum Kıbrıs Cumhuriyeti topraklarında kalan Türk mallarına da tazminat ödenecek. Bu yol, pratik ve sorunu kökünden, kalıcı olarak çözümleyecek yöntemdir. Bazı Rum “dostların” görüşleri de bu doğrultuda.. Onların “Bize Türk tarafında kalan mallarımıza karşılık tazminat ödensin ve bu iş bitsin.” görüşünde birleştikleri ortada...
KKTCde Rumlarla “ federasyon çözümü” çerçevesi içinde birleşmeyi, “kurucu devlet” mahalli idaresi statüsü ile KKTCden vazgeçmeyi dahi kabul edip destekleyenler hemen, “Olur mu? Müzakerelerde o kadar çok görüşülen konu var ki, Kıbrıs Sorununun çözümünü bu kadar basit ve tek konu ile bitirmek mümkün değil.” diyecekler... İşte sorun da burada. Müzakerelere tekrar başlamakla 32 yıllık bağımsız, egemen kökleşmiş KKTC Devletinin devamı ve tanınması yolunda kendi kendimize bir engel koymadık mı acaba?
Bir düşünün sayın okurlarım. Müzakereler sanki Rumların istediklerini elde etmek için düzenlenmiş bir plana benzemiyor mu?... Acaba bu plan “II Annan Planı mı”? Yoksa Ban ki Moon Planı mı ?... Adını ne koyarsanız koyun. Bu gidişatla sonunda kazanan taraf Rumlar, kaybeden taraf ise, eğer KKTC Devletine sımsıkı sarılmazsak, biz olacağız...