Son bir yıl içinde iki eski BM Genel-Sekreterinin (Gobi ve Cuellar) ayrı ayrı zamanlardaki açıklamalarını tekrar anımsatmakta yarar var. Hem Gobi, hem de Cuellar Kıbrıs adasında “federasyon çözümünün” hem uygun olmadığını, hem de hiçbir zaman gerçekleşmeyeceğini söylemişler ve daha önemlisi, Kıbrıs adası için en uygun çözümün iki ayrı devlet çözümü olması gerektiğini vurgulamışlardı. Dikkatinizi çekiyorum; bunları söyleyenler iki eski BM Genel-Sekreteri... O dönemde bu açıklamalar içimize su serpti ve bizi bayağı umutlandırmıştı. Yıllarca “Kıbrıs Sorununu” çözüme kavuşturmak için uğraş veren bu iki önemli diplomat, hem “federasyon çözümü”nün gerçekleşmeyeceğini, hem de en uygun çözümün iki ayrı devlet çözümü olduğunu, üstüne basa basa söylemişlerdi. Ne de olsa bu açıklamalar iki eski BM Genel-Sekreterinin açıklamalarıydı. Bu açıklamalar üzerinde önemle durulması, enine boyuna yaygınlaştırılması ve BM’nin iki eski Genel-Sekreterinin sözlerinin BM tarafından ciddiye alınması gerekirdi. Ama nerde gezer... BM’nin şimdiki Genel-Sekreteri Guterres, Rumların çok istediği ve KKTC Devletini ortadan kaldıracak çözüm önerileri ile karşımıza çıktı... BM’nin son girişimi “Stratejik Anlaşma”... Bu “Stratejik Anlaşma” önerisi, “federasyon çözümünü” zorla kabul ettirme yönünde hazırlanmış bir diplomatik girişim. Kime zorla kabul ettirme? Tabii ki KKTC’ye zorla kabul ettirme.
Peki, şimdi ne olacak? Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve KKTC Devleti ve Hükümeti bu “Stratejik Anlaşma”ya karşı nasıl bir politika üretecek? Geçen haftaki yazımda da belirtmiş olduğum gibi, bu yeni BM girişimi, iki tarafın önemli konularda anlaşmalarını ve bu anlaşmalara imza koymalarını sağlamak için yaratılmış yeni bir politik manevra... Yani iki taraf önemli konularda anlaşırlarsa, bu anlaşmalar resmileştirilecek, imzalar atılacak ve bu anlaşmanın geri dönüşü olmayacak. Yani Rumların istediği “federasyon çözümü” için ilk adım atılacak... Böyle bir durumda, tabii ki Rumların KKTC Devletini ortadan kaldırma emelleri gerçekleşme yoluna girecek. Rumların bu yeni gelişmeler ışığında kabul edilemez isteklerinden vazgeçmesi beklenemez.
Döndük, dolaştık yine aynı noktaya geldik... Rumlar, ne KKTC’yi kabul eder ve tanır, ne de Türkiye’nin Garantisini kabul eder. Rumlar, halâ tüm adanın Rum Kıbrıs Cumhuriyeti egemenliği altına girmesini istemektedir. Türkiye, KKTC ve KKTC halkı böyle bir çözümü kabul edebilir mi? Tabii ki hayır. Rumlardan, KKTC Devletini kabul etmelerini beklemek hayal... Bu çıkmazdan tek çıkış yolu “federasyon çözümüne” hayır demekten ve 35 yıllık bağımsız, egemen KKTC Devletinin egemenlik haklarını kullanarak tanınma istemesinden geçer... Israrla ve tekrar ve tekrar belirtmiş olduğum gibi, KKTC Meclisi bir tanınma kararı çıkarırsa, böyle bir karara BM karşı çıkamaz. Uluslararası Hukuk çerçevesi içinde KKTC Devleti tanınma hakkına sahiptir. Bu formül yaşama geçirilirse, KKTC Devleti kabul edilir ve tanınır. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın ...