Çok değil; bundan dört yıl kadar önce, Evkaf’ın yüzlerce dönümlük arazi üstüne dikilen “Hala Sultan İlahiyat Koleji” ilk “meyve”lerini verdi…
“Ne ekerseniz onu biçersiniz” deyişi bile bu lisede, gencecik beyinlerde yapılan “tahribatı” izah etmeye yeterli değil…
Okulun ilk mezuniyet törenine ait videoyu içim sızlayarak izledim…
Yüzünün üçte biri ancak görünen, “tesettürlü” gencecik bir kız öğrenci “mezuniyet konuşması”nda “İngilizci”liğimizi ve “batılılığımızı”sorgulayarak bize “Sağlam Müslüman olma” dersleri veriyor…
Kızcağız; belli ki tam bir “beyin yıkama” tornasından geçirilmiş, “Otoriter dincilik” öğretisine teslim olmuş…
Konuşması, tam bir “bağnazlık” ve “dini gericilik” örneği…
Diyor ki;
“Liselerde alkol kullanımının yüzde 86’yı bulduğu, boşanma oranının yüzde 70’i geçtiği bu topraklarda yavru vatan için kaygılanan Sayın Cumhurbaşkanımız Tayip Erdoğan ve onun yardımları ve onun ekibi ile -Allaha sonsuz hamdolsun ki- bu okul açılmış ve Kuzey Kıbrıs’a bir rahmet gibi doğmuştur.”
Çocuğun Arapça sözcükler kullanması, Necip Fazıl’dan örnekler sunması, “mezardan ötesi”ne duyduğu hayranlık ve inanç, ümmetçiliği övmesi, hepimizi “kul” yapması, “Sağlam Müslüman” hedefine odaklanması, sergilediği Osmanlı hayranlığı ve “Hz. Muhammet’e layık bir gençlik” talep etmesi bu lisenin “ideoloji makinesi” gibi çalıştığını ve üç yılda çocukları “dini fanatizm ve bağnazlık” batağına sokup çıkardığını gösteriyor…
Bu çocuklar, “imam-hatip”lilere tanınan ayrıcalıklara sahip olarak, üniversitelere girecek, avukat, doktor, politikacı ve öğretmen olacaklar…
Ama “beyinleri” bu çağdaş mesleklerin gerektirdiği “çağdaş” düşünceler taşımayacak, Necip Fazıl’ın ideolojisinin tutsağı olacaklar…
Gerçekten merak ettim…
Bu mezuniyet töreninde en önde oturan Milli Eğitim Bakanı Özdemir Berova’nın hiç mi içi sızlamadı?
Kendisini bu küçük kızın önerdiği “dünya”nın neresinde buldu acaba?
Partidaşı o zamanın Eğitim Bakanı Dr. Arabacıoğlu, Eylül 2013’te bu okulun temeli atılırken “Yapılan yatırımlar ülkenin geleceği çocuklar içindir…” derken sonradan “Kendimi orada yabancı hissettim” demişti…
Acaba bu ülkenin geleceği dediği bu “çocuklar”dan biri olan bu “tesettür”lü liseli genç kızı izledi mi?
O da geleceğimizi bu kızın “dünyası” içinde mi görüyor?
Bu okul, tam bir “dayatma”ydı, bir “misyon” okulu olarak gelmişti… Yapımı için milyonlarca doları da Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği karşılamıştı…
Bize, Kıbrıslı Türklere çok ama çok “yabancı” bir girişimdi…
Ama ne yazıktır ki siyasetimiz; solcusu ve sağcısı ile bunu kabullendi…
UBP’li İrsen Küçük ve Kemal Dürüst’ün “teslimiyetçi” tavırları böylesine bir “gerici” yapılanmanın önünü açtı.
Arkasından gelen CTP-DP koalisyonu da AKP’nin diretmesine karşı koyamadı…
Zamanın Başbakanı Özkan Yorgancıoğlu, temel atma töreninde kürsüye çıkıp konuştu…
Tabii bu arada, bizdeki “sağ” kesim her zaman olduğu gibi, bu “dinci” dönüşüm projesine destek verdi…
Erhan Arıklı “Pırıl pırıl bir eğitim yuvası” diye yazılar yazıyordu o günlerde… Prof. Ata Atun böylesine bir okula ihtiyaç varmış gibi, ateşli yazılarla Erdoğan’ın “dini dönüşüm projesi”ni savunuyordu…
Bu okula karşı tek ciddi ve tutarlı muhalet yapanlar iki öğretmen sendikası oldu…
Ta başından beri bu “ideolojik yapılanma”ya karşı çıktılar…
5. Milli Eğitim Şurası’nda okulun kapatılması kararı da alınmıştı…
Bu iki sendika daha sonra Yüksek İdare Mahkemesi’nde dava açtılar. Oradaki müfredatın “yasal olmadığı” kararını da aldırdılar.
Ancak ne yazıktır ki, siyaset, şura ve mahkeme kararlarını dinlemedi. Bu okul her geçen gün gelişti, serpildi ve şimdi de ilk “meyve”lerini toplumun önünde sergiledi…
Nasıl bir “gençlik” istediklerini, gençliğimizi dönüştürüp ne hallere sokmak istediklerini net biçimde deklare etmiş oldular…
Testtürlü genç kızımızın düşünü kurduğu ve bu lisede biçimlendirilmiş olan “dünya” aslında yasalarımızla taban tabana çelişiyor…
Oradaki eğitim; hem Anayasa’ya, hem de Milli Eğitim Yasası’na aykırı…
Yani, göz göre göre bu okulda verilen “eğitim”le bu ülkede ciddi bir “suç” işleniyor…
Daha birinci maddesinde “KKTC laik bir cumhuriyettir” denilen Anayasası’nın 23. maddesinde “devlet”in din eğitimi ile ilgili gözetim ve denetim görevinden söz ediyor.
Ancak bu “devlet” UBP ve DP’nin elinde, bu görevi yapmıyor…
Daha da kötüsü; bu okuldaki eğitim; Milli Eğitim Yasası’nın 5. maddesinde sıralanan “Kıbrıs Türk milli eğitiminin amaçları”na tamamen ters…
Milli Eğitim Yasası, “Atatürk ilke ve devrimleri ile çağdaşlaşmayı hedefleyen Atatürk milliyetçiliğine, demokrasi, sosyal adalet ve hukukun üstünlüğü ilkelerine bağlı” bir gençlik yetiştirmeyi hedeflerken, bu okulun amacı; Hz. Muhammed’e layık, sağlam Müslüman olan “kul”lar yetiştirmektir. Muhammed’in ümmeti bir gençlik hedefleniyor…
Tesettürlü genç kızımız da bu yasa dışı ideolojiyi gözlerimizin içine soka soka bize ders veriyor…
Bu “otoriter İslamcı dinci ideoloji”nin bizim eğitim sistemimizle hiçbir alakası yoktur…
Yani; kısacası bu okulda “suç” işlenmektedir.
KTÖS ve KTOEÖS’nın bu konuda verdiği savaşım desteklenmeli ve çocuklarımızın karartılan geleceği kurtarılmalıdır…