İngiltere, Akdeniz in ortasındaki Kıbrıs adasının stratejik iki noktasında varlığını sürdürmek için garantör olduğu Zurih ve Londra anlaşmalarının üzerinden tam altmış yıl geçti.
Kötü mirasın tohumlarını ekerek, iki toplum arasındaki husumeti tırmandırarak hükümran konumunda çekildiği üslerinden yıllardır adayı kuşbakışı seyrediyor.
1963’te kanlı Noelle başlayan ve 1974 e kadar on bir yıl devam eden Rum ve Yunan mezalimini sadece seyretmekle yetinen ve aklına garantörlüğü hiç getirmeyen İngiltere “iki toplum arasında uzlaşı sağlandığı takdirde garantörlükten vaz geçebilir” buyurmuşlar!
İngiltere yi ziyaretinde, Başbakan May ve Prens Charles in yanı sıra Kraliçe Elizabeth le görüşen Anastasiadis açıklamalarına dayandırarak Başbakan May ın, “taraflar arzu etmediği sürece İngiltere nin garantör güç olmaya devam etmek istemediğini” açıklaması tamamen Türkiye nin garantörlüğüne yönelik bir oyundan ibarettir.
Garantör ülke sıfatını aldıktan sonra İngiltere garantörlük görevini gerçek anlamda hiç yerine getirmemiş, adada yaşananları sadece izlemekle yetinmiştir.
Anastasiadis son günlerde hiç ara vermediği ataklarını daha da yukarılara tırmandırmış, müttefik avına çıkmış mağdur konumunda temas kurulmadık devlet adamı bırakmamaya özen göstermektedir.
Yalanlarla, olayların 20 Temmuz 1974 Türkiye müdahalesiyle başladığını ortaya atmakta, Kıbrıs’taki gelişmeleri tarihin her döneminde yakından gören kör ülkelerin başında gelen İngiltere gibi ülkeler Anastasiadis’in bu girişimlerini ses çıkarmadan izlemeye devam etmektedir.
Aksine ortaya saçma sapan kabul edilemez emsaller sıralanmaktadır!
Kıbrıs ta yaşayan toplumların yapısını, 1963 ten başlayarak yaşanan sorunları bilmezden ve görmezden gelen kesimler, adada iki toplum arasında sağlanmaya çalışılan uzlaşıyı, Doğu ve Batı Almanya’nın birleşmesine, İki Almanya arasındaki sınırların kaldırılması benzetmesine getirmeye çalışmaktadırlar..
Aynı ırktan dini, dili bir olan iki parçanın , Almanya nın birleşmesi ile Türk ve Müslüman bir toplumla dili, dini farklı Hristiyan bir toplumun bir bütün olmaya zorlanması aynı olabilir mi?
İngiltere’nin garantörlük konusuna dönecek olursak,
İngiltere neyin ve kimin garantörüdür?
İngiltere nin yıllarca mezalimlerle karşılaşmış, korumak ve kollamak sorumluluğunda olduğu bir toplum yoktur ve hiçbir dönemde olmamıştır.
İngiltere tarih boyunca adada sadece kendi çıkarlarını gözetmiş ve günümüzde de gözetmeye devam etmektedir.
Zurih ve Londra anlaşmalarına dayanarak İngiltere 1960 yılından beri Kıbrıs ta stratejik noktalarda elinde iki üs bulundurmaktadır ve üslerin sahibi olmak sıfatıyla ada ile bağlarını koparmak niyetinde değildir.
Anlaşma hükümleri arasında olup ta başından beri sözde kalan İngiltere nin garantörlükten, tarafların talebi olması halinde vaz geçebileceği yaklaşımı Türkiye nin de garantörlükten vaz geçmesi doğrultusundaki bir zorlamadır.
Bir şovdur!
İngiltere ada ile hiçbir bağı bulunmayan bir ülkedir.
Katliamlara maruz kalmış, göçe zorlanmış, yıllarca insanca yaşamaktan uzak tutulmuş ve kök bağrından çıkan bir toplumun sorumluluğunu taşımamaktadır..
Buna mukabil sadece ekonomik ve stratejik nedenlere bağlı olarak Akdenizin tam ortasında batmaz gemi niteliğindeki Ağrotur ve Dikelya üslerini elinde bulundurmakta olan bir İngiltere vardır.
Acaba İngiltere garantörlükle birlikte üslerden de feragat etmeyi neden düşünmüyor ?