İran Cumhurbaşkanı Reisi normal kazaya mı yoksa süikasta mı kurban gitti?
Özellikle bu işin arkasında İsrail’in olması büyük ihtimal. Yani Reisi öldü, ama arasında bir sürü soru bıraktı. Lakin yapılan araştırmalarda helikopterin düşüşünün sabotaj olmadığını da vurguluyorlar.
Hani minareyi çalacak olan minarenin kılıfını hazırlar deriz ya, bu kaza da sessiz sedasız bir bomba gibi İran siyaset dünyasının içine düştü.
Yapılan araştırmalar helikopterin hem eski, hem de kötü hava koşulları nedeniyle düşmüş olabileceğini söylüyor. Hatta bu eski helikoptere binmesine nasıl müsaade edildiği bir soru işareti olarak ortada duruyor.
Uzmanlar, uçuş durumunda pilotun ilk görevinin helikopteri havada tutmak olduğunu, ikincisinin de iletişim geldiğini söylüyorlar.
Bell 212 tipi helikopter, 1960’ta geliştirilen “Bell Textron” olan Amerikan şirketinden de açıklama geldi. Çünkü dikkatler helikopterin mazisine yöneldi.
Amerikann Washington Post Gazetesi’ne bir açıklama gönderen şirket, helikopterin durumu hakkında çok az bilgiye sahip olduklarını ifade etmiştir.
Esasında bu tip helikopterlerin kaza sayısı 430’muş. Bunların 162’si ölümlü kazalarla sonuçlanmış. Bazı isimlerin ABD havacılık ekipmanlarına uygulanan yaptırımları sorumlu tutması dikkan çekti.
Bu olayda gel-gitler yaşanırken, gerçekten helikopterin kullanılmayacak kadar eski olması nedeniye düşmesi, büyük olasılık gibi görüse de yine sabotaj kokuyor. Sanırım İran yetkilileri bu işin peşini bırakmayacaklar.
Bir zamanlar Eşref Bitlis Paşa’nın helikopterinin düşmesi birçok şüpheyi de beraberinde getirdi. Yapılan araştırmalarda Bitlis Paşanın helikopterinin bir saabotaj olduğu anlaşıldı.
ABD Balkanlarına da pek çok süikaslar yapılmış ve adeta kim vurduya gitmişlerdi.
Tarih göstermiştir ki, büyük güçler, kendilerine tehlike arz eden kişileri ortadan kaldırmanın da bir vatan hizmeti olduğunu anlatıyor.
Kennedy’ye yapılan suikast hala konuşuluyor.
Hatırladığım kadarı ile o süikast, Aralık 1963 başlagıcındaydı.
İran’da iç kavgalar yok mu? Var. Bu da içteki Reisi’nin muhalifleri tarafından tertiplediği ihtimalini gösteriyor.
İbrahim Reisi’nin cenazesi bir mahşere dönüştü. Meydanlar ve sokaklar insan kafasından görünmüyordu.
Reisi, esasında çok sevilen bir devlet adamıydı. Halk ölen öldü, kalan sağlar bizimdir demedi ve ölümünde onun şanına yaraşır bir cenaze töreni düzenlediler.
Özellikle Arap dünyası bir acıya veya bir beklenmedik ünlünün ölümü olduğunda, adeta yırtınırcasına ağıt yakarlar. Hatta bazı kadınlar bu işi yapıyorlar, cenazelerde ağıt yakmak için. Yani bir çeşit artistlik.
Helikopterde Doğu Azerbaycan Eyalet Valisi Malik Rahmeti, Tebriz Cuma imamı Ayetullah Ali Haşimi’nin de bulunduğu öğrenilmiş.
Cenaze töreni, Perşembe günü planlanmış.
Herhalde dost ülkelerin siyasileri de bu cenaze törenine katılacaklar. Türkiye’den TC Cumhurbaşkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve Dışişleri Bakanı katılaccakmış. Bu katılımlar bir protokol ve taziye defterleri ile tamamlanır.