Yerbilim Mühendisleri Odası (YMO) Başkanı Mehmet Necdet, bir süredir adanın yakın çevresinde meydana gelen depremlere ilişkin Kıbrıs Postası Tv’ye konuştu.
Mehmet Necdet, 1999 yılında gerçekleşen S-300 krizi ve Sakarya depremi sonrası, Kıbrıs’ta deprem araştırmalarına hız verildiğini söyledi. O dönemde sadece Meteoroloji Dairesi bünyesinde bir deprem kayıt merkezi bulunduğunu belirten Mehmet Necdet, bu eksikliği gidermek için yapılan proje teklifini hatırlatarak, Lefkoşa için bir sismik harita oluşturulduğunu ve deprem risklerinin belirlendiğini söyledi ve "O günün koşullarına göre Lefkoşa için sismik harita ve deprem iğmeleri belirlendi" dedi.
Necdet, yapıların deprem güvenliği konusundaki mevcut yönetmeliklerin yeterli olup olmadığının ancak yapılacak daha kapsamlı çalışmalarla netleşeceğini belirtti.
"İSKELE'DEKİ ZEMİN KALİTESİZLİĞİ YÜKSEK KATLI BİNALAR İÇİN RİSK TAŞIYOR"
Kıbrıs’ta yüksek katlı binaların inşa edildiği bazı bölgelerde zemin kalitesinin yetersiz olduğuna dikkat çeken Necdet, özellikle İskele taraflarındaki zeminlerin iyi durumda olmadığını belirtti ve bu bölgelerde yüksek katlı yapıların inşa edilmesinin ciddi riskler taşıdığını ifade etti. Necdet, yüksek katlı binalarda kullanılan kazık tipi temellerin, sağlam zemine kadar inip inmediğinin denetlenmesi gerektiğini vurguladı; "Bunlar, binaların güvenliği açısından hayati öneme sahip. Kazıkların gerçekten sağlam zeminlere ulaşması gerektiğini sürekli dile getiriyoruz" şeklinde konuştu. Necdet, bu denetimlerin, deprem riski gibi olumsuz etkilerden korunmak adına büyük önem taşıdığına dikkat çekti.
"GAZİVEREN'DEKİ DENİZ SUYU YERALTI SUYU, YÜKSEK KATLI BİNALARIN GÜVENLİĞİNİ TEHDİT EDİYOR"
Necdet ayrıca, Gaziveren bölgesindeki kıyı şeridinde, yeraltı suyunun tatlı su yerine deniz suyu olduğunu belirtti. Necdet, bu bölgedeki doğal kumlu ve çakıllı çökellerin yeraltı suyu kaynağını deniz suyu haline getirdiğini vurguladı. Özellikle, bu alanda yüksek katlı binaların inşa edilmesine dikkat çeken Necdet, sığ yeraltı suyunun, yapıların temelleri ve güvenliği üzerinde olumsuz etkiler yaratabileceğini söyledi, deniz suyunun yeraltında bulunduğu bölgelerde temel kazıklarının yeterli güçte olması ve yapıların güvenliğinin sağlanabilmesi için daha dikkatli çalışmalar yapılması gerektiğine işaret etti. Bu tür yapılaşmalarda dikkat edilmesi gereken en önemli faktörün, zeminin ve yeraltı suyunun doğru şekilde analiz edilmesi olduğunu belirten Necdet, inşaat sektöründeki tüm paydaşların bu konuda daha fazla hassasiyet göstermesi gerektiğini ifade etti.
Kıbrıs'ta deprem riskinin daha iyi anlaşılabilmesi için mikro bölgeleme çalışmalarına ihtiyaç duyulduğunu belirten Necdet, bu tür çalışmalarla, zeminlerin sismik davranışlarının ortaya konmasının mümkün olacağını ifade etti. Necdet ayrıca, Güzelyurt körfezi gibi bölgelerde deprem ve tsunami riski üzerine yapılan araştırmaların artırılması gerektiğini vurguladı.
Necdet, Kıbrıs’ta yapı güvenliğini sağlayan mevcut yönetmeliklerin yeterliliği konusunda, yapılacak yeni çalışmaların belirleyici olacağını ifade etti.