ITB BERLİN FUARI TURİZMİN CAN DAMARI

Abone Ol

            Herşeyde olduğu gibi turizm camiasında da fuar etkinlikleri vardır.  ITB Berlin turizm fuarını tanımlayacak olursak, Avrupa’nın göbeğinde en büyük turizm fuarı olduğunu söyleyebilirim.  Tabii ki turiz sektörü geliştikçe, pek çok önemli ülkelerin başkentlerinde veya diğer kentlerinde turizm fuarları düzenlenmeye başladı.
            Genel anlamda fuar faaliyet ve etkinlikleri, Berlin ve onun gibi nice büuük kentlerin önemli bir sektörüdür fuarlar.
            Bu fuarlarda herşeyi görmek mümkün.  Bir hafta araba fuarı, bir hafta fotoğraf makineleri fuarı, bir hafta tarımsal araçlar ve daha nicelerinin fuarı.  Bu ülkeler için önemli bir ekonomik ranttır esasında fuarlar.  Ne bileyim, şayet bir fuara katılacaksanız, çok önceden otelde rezervasyon yapmalısınız.  Oteller yılın 12 ayı doludur.  Çünkü dönen bir değirmen çarkı gibi haftalar haftaları kovalar ve o hafalar içinde çeşitli mallar sergilenir.
            ITB Berlin fuarındaki mal, ülkelerin turizm sektörüdür.
            Mesela turizm fuarların ülkelerin arma olmuş üretimleri önemli rol oynar.  Mesela Havana’nın önde gelen ürünü purodur.  Standta puro saran bir Havanalıyı görmeniz mümkün.  Veya Havai Adalarının dans eden kızlarını.  Bizim KKTC’nin folklörcüleri de bu işin bir parçası.
            Benim turizmle tanışmam, Turizm Bakanlığı’na atnamamla oldu.  Yıl 1987 idi.  Bakanım da çok sevdiğim ve takdir ettiğim iyi ve temiz insan Nazif Borman’dı.
            Nazif Bey Bayındırlık, Ulaştırma ve Turizm Bakanı olunca da bana Bakanlık Müdürlüğü’nü teklif etmiş ve o görevi bana vermişti.
            Esasında bu bakanlığa atanmam, 1986 Aralık ayına rastlar.  Bakanlığın turizm binası, Barbarlık Müzesi’nin karşısındaki dereboyu apartmanındaydı.  Sonra Nazif Bey beni merkez binaya aldırmıştı.
            Kış geldi mi turizm fuarları başlar. Neden kışın pazarlama başlar?
            Bir ülkenin bütün görselliğinin, güzelliklerinin, denizinin, güneşinin,  eski eserlerinin ve otantik değerlerinin pazarlandığı mevsimdir kış mevsimi.  Turizm açısından bu mevsimde ülkenizi öyle pazarlarsınız ki, yazın otellerinizin doluluk oranı sizin başarınızı koyar ortaya.
            Berlin Fuarına gidişimiz Mart 1987’ye rastlar.  İskan mezbelesinin içinden çıkıp bambaşka bir bakanlığa gitmek gerçekten benim için bulunmaz bir durumdu, görsellik ve huzur açısından.
            Bütün memuriyet hayatımda çok acılara ve zorluklara tanık olmuşumdur.  Mart 1987’de ITB Berlin Fuarına, Nazif bey ve eşi Onur Borman hanım olmak üzere, müsteşar Mehmet Ziya Bergman, Kıbrıs Türk Turizm İşletmeleri Genel Müdürü Mehmet Kıral, acente ve otel sahipleri katılmıştık.
            Berlin’e gidiş İstanbul üzerindendi.
            Grubumuzun içinde bazı otel ve acente sahipleri vardı.  İstanbul üzerinden Berlin’e gideceğimiz gün, dondurucu bir soğuk vardı.  Nazif Beyle Onur Hanım iki geceliğine İstanbul’da kalmışlardı.  Hava eksilerin altında seyrediyordu.
            Hemen Berlin’e gidip otelimize yerleşmiştik ki, bütün Avrupa’yı kar basmıştı.  İstanbul’da kara teslim olmuştu.  Otelimiz iki yıldızlıydı.  Çünkü fuar çalışmaları başlamış ama tüm oteller dolmuştu.  Artık yapacak birşey yoktu.  İki yıldızlı Otel Franke’de kalmıştık.
            Ağır kış şartları nedeniyle Nazif Beyle eşi Onur hanım İstanbul’da mahzur kalmışlardı, ta ki uçak alanları açılıncaya kadar.
            Rahmetl Münür Muhtaroğlu İstanbul Başkonsolosuydu.  Allah rahmet eylesin Münür bey gümrük üşlemlerimizin yapılmasını sağlamıştı.
            Berlin’e ilk giden grup, harıl harıl fuarın standı üzerinde çalışıyordu.  Fuarın açılışından bir gün önce bütün yabancı acente ve otel sahipleri kendi stantlarını kuruyorlardı.  Ertesi gün darmadağın olan fuar, pırıl pırıldı.
            Bu fuarlara KKTC altında katılmamız mümkün değildi.  Mecburen başka yabancı Alman acentelerinin standında “Nord Cypern” adı alında o fuara katılıyorduk.  Bütün götürdüğümüz fuar malzemelerini standta  dağıtıyorduk.  Bazı broşürlerimizi Almanca basmıştık.  Çok başarılı bir çalışma süreci başlamıştı.  Hatta Kıbrıs’tan geleneksel hellimli çörek bile vardı.
            Bir gün standa bozuk İngilizcesi olan Akdeniz tipli bir genç gelmiş ve KKTC broşürlerinden alıp ayrılmıştı.  Şüphelenmiştim.  O genç mutlaka Kıbrıslı Rumdu.  Nitekim biraz sonra fuar idaresinden bir çağrı almıştık.  Fuar idaresi Rumların şikayetlerini dikkate alarak bir toplantı yapmıştık.
            Rumların “Kıbrıs standı” kabul görüyordu.  Hatta onların iddiaları kuzeydeki bütün otellerin Kıbrıs Rumlarına ait olduğu mealindeydi.  Neticede bu işin propaganda ve ambaro niteliği taşıdığı için meseleyi kapatmıştı fuar idaresi.
            Bütün fuar süresince yapılan “work shoplar” bayağı iş yapıyordu.  O work shop’ta nice tur operatörü bizlerle temasa geçmiş ve kuzey Kıbrıs’ı pazarlamaya karar vermişlerdi. Yani bütün fuarlarda bunları yaşadık ve hala yaşıyoruz.
            Kış döneminde faaliyet gösteren diğer fuarlar, London’da World Travel Market, Viyana Fuarı ve Milano fuarı vardı.  Hatta daha da bilgimize gelen fuarlar vardı.
            ITB Berlin Fuarı kadar ünlü olan Londra’daki World  Travel Market, milyonlarca turistin ziyaret ettiği bir fuardı.
            Şimdilerde gerek Arap ülkelerinde, gerekse Rus blokunda nice fuarlara katılım olmaktadır.  Bu da bize KKTC turizmin gittikçe genişlediğini gösteriyordu.  Hatta kuzeyde Rumlardan kalma oteller yanında, şimdilerde pek çok beş yıldızlı otel yapılmıştır. Geçen bu uzun zamanın ardından ülke turizminin genişleme ve gelişim gösterdiğini söyleyebilirim.
            Esasında kış döneminde yapılan fuar çalışmaları bize yaz döneminde otellerin doluluğu sayesinde gösterecektir.