Kader değil, bedel!

Abone Ol

Bereket diye isimlendirdiğimiz yağmurlarıngeçtiğimiz günlerdekison çırpınışlarında yine zararlar yaşandı.

Tıpkı birkaç ay önce yaşanıldığı gibi!

Kimilerinin evlerini sular bastı, kimilerinin üzerine dağlardan taşlar yağdı!

Allaha şükürler olsun ki bu kez canlar sellere kapılıp kaybolmadı.

Yaşananlara “kader, tevekkül” diye bakanlar olduğu gibi yıllarca umursamaz ve beceriksiz ellerde yönetilmemize isyan edenler de oldu.

Ülkeyi her bakımdan kuraklıklara programlayanların rahatlığında,bu halk yıllarca devlet adamlığı oyununu oynayanların eğlencesi oldu!

Rahmetli Kayınpederim büyük çapta çiftçilik ve hayvancılık işleriyle uğraşırdı.

Tecrübelerine dayanarak ülkede hüküm süren iklim kuşağının, yedi yıl kuraklığa karşılık bir yıl da bereketli geçeceğine inanırdı.

Bu nedenle çiftlik işleri ile ekmek peşinde koşanların, tarım işleri yanında hayvancılık da yapmasının doğru bir karar olduğunu savunurdu.

“Biri olmazsa diğerinden kazanırsın, davar çiftçinin banka çekidir” derdi.

Sonra kuraklık tazminatları verilmeye başlandı. “Tüfek icat oldu mertlik bozuldu” deyişini anımsatırcasına kuraklıktan büyük vurgunlar yapılmaya başlandı!

Tarlayı eker gibi yaparak kuraklıktan milyonlar kaldırıldı.

Devletin imarını üstlenenlerin de izlediği yol, her dönemde kuraklık yaşanacak felsefesi üzerine kuruldu.

Asırlardır doğanın yarattığı dereler, akar sular hiç hesaba katılmadı.

“Vurgun” hesapları içinde dere yataklarına inşaatlar yapılmasına ses çıkarılmadı. Asfalt yollar temelsiz, göz boyamaktan ötesi düşünülmeden yapıldı.

Yaşamakta olduğumuz 2018-2019 yılı bütün bu düzenbazlıkların ortaya çıktığı yıl oldu.

Senenin bu denli yağmurlu geçmesi yıllardır basiretsiz yöneticilerin ve belediyecilerin ellerinde oyuncak olduğumuzun ortaya dökülmesine neden oldu!

Yağmur “tıp” dedi evleri sular bastı, düşünülmeden açılan yollara dağlardan taşlar yağdı, beceriksiz belediyelerin sayesinde büyük yerleşimlerde bile arabalar sellere kapıldı.

Hala daha kulaklarımıza fısıldanan yalanlara itibar ediyor ve kandırılmaya devam ediyoruz.

Dört fidanın ölümüne neden olan felaket tuzağı Girne’nin Ciklos bölgesi o günden bu güne hiç dokunulmadan olduğu gibi duruyor.

Yüzler kızarmadan hala daha “para yok” gerekçeleriyle yolun imarı erteleniyor.

Günü yaşamaktan ve atlatmaktan başka gailesi olmayan politikacıların elinde ne yazık ki Kıbrıs Türkü bedel ödemeye devam ediyor.