Kadının İffeti

Abone Ol

 

Her sabah neşeli kalktığımı beni yakından tanıyanlar bilir. Bu sabah da aynen öyle oldu. Şu farkla ki aklımda bir dolu deli sorular. Biliyorsunuz her yıl KKTC’nde boşanmalar giderek artmakta. Bu toplumumuzun gerçeği. Peki acaba bu seçimlerde partilerin boşanmış kadın adayları var mıdır? Yoksa vizyonları ve parti namusları buna elverişli değil midir?

Bu düşüncemi yazarak Facebook’ta paylaşıverdim. Olumlu olumsuz birçok tepki geldi. Özelden yazan da çok oldu. Yalnızca bir zamanlar Hacettepe’de birlikte okuduğum ve bir lisede birlikte çalıştığım tatlı bir arkadaşımdan şöyle bir yorum geldi. ‘Boşanmış kadın aday olsun ama özel hayatı ve yaşadıkları toplumun etik değerlerine uygun olsun bir zahmet. Aday olacak yüzü olsun hem kendinin hem de onu destekleyen ailesinin.’ Arkadaş bir sosyolog. Birdenbire merak ettim toplumun etik değerleri nelerdir diye. O daha iyi biliyordur mutlaka. Benim uzmanlık alanım sonuçta psikoloji. Bunun yanında toplumda bir etik değer varsa cinsiyet ve medeni durum gözetilmeksizin her cinsiyet, her durum, her cinsel tercih için geçerli olmalı. Sonra aklıma geliverdi boşanmış kadınların hem madden ve hem de manen yaşadıkları tüm zorluklar. Benim gözlemime göre genellikle boşanmayı göze alan kadınlar tek yüzlü ve dürüst kadınlar. Birden fazla yüzü olan veya güç toplayamayan kadınlar zaten boşanmayı tercih etmiyorlar. Neden bir kadın aday bir zahmet toplumun yozlaşmış etik değerlerine uysun da bir erkek aday sorgulanmasın? Neden boşanmış bir kadının adaylığı söz konusu olunca özel hayatı didik didik edilsin ve aile değerleri birdenbire sorgulansın? Bunları Facebook’ta paylaştım. Hatta güzel yorumlar aldım. Fakat akşama doğru bir baktım benim yorum kaldırılmış! Gülümsedim ve doğru bir noktaya değindim belli ki dedim. Bazıları gerçekten rahatsız oldu çünkü. KKTC’nde kadın olmak zordur. Boşanmış olmak çok daha zordur. Zaten evli, bekar, boşanmış bir kadın eğer histriyonik değilse uç davranışlara girmez. Normal ruh sağlığına sahip bir kadın ciddi süreğen bir sıkıntı yaşamadıkça boşanmaz bile. En azından benim klinik gözlemim bu. Diğer taraftan şöyle bir değerlendirme geçiyor kafamdan hızlıca. Yahu diyorum bu topluma başkanlık eden adamların evlilik ihlalleri ile dolu bu memleket. Hatta tacizleri ile de. Bana gelen bazı kadınların yaşadıkları sorunlardandır taciz. Özellikle bu taciz yöneticilerinden gelmişse bir panik halinde gelmişlerdir. Hatta dayanamadım sordum sevgili arkadaşım Mehmet Çakıcıya bir gün. Sizin klinik gözleminiz ne diye? Onda da aynısı. Ama kadın hep susturuluyor. Konuşsa kuyruk sallamış olacak sonra. Hoş kuyruk sallasa ne olacak? Kendisine kuyruk sallanan kendi iradesine sahip çıkamıyorsa suçlusu kadın mıdır? Diğer taraftan eski cumhurbaşkanlarımızdan birinin eşiyle bir gazetede yayımlanan romantik resimlerle süslenmiş bir söyleşisi aklıma geldi. O dönemlerin firstlady’ si kocasını art niyetli kadınlardan koruyormuş! Çünkü kocası çok iyi niyetli olduğundan ona nasıl yaklaşıldığını anlayamıyormuş! Bu konu gazetelerde söyleşi konusu olabiliyor ancak biz boşanmış kadın aday deyince etik kurallar, toplumdaki aile değerleri ortaya çıkıyor. Neyse bir sosyolog hanımefendi o zaman şöyle ifade etmişti: ‘Bir cumhurbaşkanı toplumdaki fahişenin de cumhurbaşkanıdır.’

Sonra birdenbire yine düşünüyorum. Acaba boşanmaların artma sebeplerinden biri midir ‘mış’ gibi evlilikler. Çünkü çocuk bu tarz bir evlilik birliği içinde büyüyorsa evlilik olgusuna yabancı olabilir de. Bir de aman kimse bir şey söylemesin diye evlendirilen, nişanlandırılan gençlerimiz var. Bu kadar baskının olduğu bir yerde bastırılan arzular da var. Alın size etik kural, alın size toplumsal değer. Erkeğin elinin kiri olana kadının iffeti denilen bir toplumda yaşıyoruz biz.

Sonra yine bir dolu sorular giriyor zihnime. Acaba toplumdaki bazı kadınları boşanmış kadınlara karşı önyargılı bir tutma iten bastırılmış cinsel arzuları olabilir mi? Ya da bir erkek için boşanmış bir kadın sexslave midir? Türkçesini bulamadım bu kelimenin şimdiden özür diliyorum.

Söz meclisten dışarı diyerek sözlerimi noktalamak istiyorum. Fakat edepli olalım diye edepsizliğin daniskasını yaşıyor gibiyiz bu küçücük adada. Boşanmak yürek ister dostlar. Sadece biraz empati biraz da saygı.  

Benim Öztül olarak en büyük tercihim fikri hür, vicdanı hür insan olabilmek. Cinsel tercihi, medeni durumu, cinsiyeti ne olursa olsun. Birbirimizi tüm farklılıklar ve gerçek değerlendirmelerle görebileceğimiz mutlu günler dileğiyle sevgiyle kalın.