KAHRAMAN DOSTUM RAMİZ BEY’İ, KIBRIS’TAKİ BİR ULU ÇINARI KAYBETTİK
Ramiz Bey’le en son geçen yıl Ağustos ayında Kıbrıs Barış Harekatı konulu bir belgesel nedeni ile Kıbrıs’ta görüşmüş ve belgesele katılımını da organize etmiştim. Son birkaç ay sağlığı bozulmuş, hastanede iyileşmesini beklerken birden kaybettik.
Vatansever ve kahraman ve Kıbrıs’ın önemli iş adamlarından değerli dostum Ramiz Bey, Ulu Tanrıdan rahmet, bütün ailene ve Kıbrıslı soydaşlarıma başsağlığı diliyorum. Mekânın cennet, ruhun şad olsun.
Değerli okurlarım, benim meslek hayatımın en onurlu ve unutulmaz günleri, Kıbrıslı Kahraman soydaşlarımızın azgın ve katil Rum sürülerine karşı unutulmaz direnişleri ve mücadeleleri ile dopdoludur.
Azgın ve katil Rum sürülerinin soydaşlarımıza saldırmaya başladıkları 1955’lerde Kara Harp Okulu öğrencisi idim, Kıbrıs’ı ve olayları takip eder, izlerdik. Daha sonra malumlar Kıbrıs Cumhuriyeti kurulmuş ve 1963’te Kanlı Noel olarak bilinen katil Rumların azgın saldırıları tekrar başlamıştı.
Türkiye’nin bu saldırıları önlemek ve soydaşlarımızı koruyup kollamak için aldığı yedi müdahale kararının hepsinde de Kıbrıs’a müdahale edecek birliklerde görevli idim. Ve ayrıca 1965-66 yıllarında Kıbrıs’ta görev yapma, 1974’te de Kıbrıs Barış Harekâtına katılma şerefine ermiştim.
Eylül 1965’te Üsteğmen rütbesi ile Lefkoşa’nın batı kesiminde 25 km cephe sorumluluğu olan Lefkoşa Sancağı’nın 22’nci Grup Komutanlığı’na atanıp hemen göreve başlamıştım. Grup komuta kademelerinde ve karargâhta görev yapan soydaşlarımızın hepsi Türk Mukavemet Teşkilatı’nın (TMT) yeminli mensuplarıydı. Yıllardır kendilerini, azgın ve katil Rumların
saldırılarına karşı koymaya adamış, genç, çalışkan ve kararlı yakın mesai arkadaşlarımla tanıştım.
Grubun Lojistik Şube Müdürü, fabrikatör ve iş adamı ve aynı zamanda çakı gibi bir de asker olan Ramiz Bey’le bu sırada tanışmış oldum. TMT’nin önde gelenlerinden ve Cumhuriyetin de Sağlık Bakanı Niyazi Manyera Bey’in oğlu
olan Ramiz Bey; atak, zeki, çok çalışkan ve babası Niyazi Bey gibi bütün imkânları ile mücahitlerin daima yanında olmuş ve savunmamızın güçlendirilmesi, eğitim, plan ve programlarının yapılıp uygulanmasında gece gündüz zevkle çalışmıştık.
Kısa sürede işimi de arkadaşlarımı da çok sevmiştim. Daha sonra Kıbrıs’tan ayrıldım. Ayrılırken arkadaşlarıma, “Kanlı Noel’den beri kahramanca
direniyorsunuz. Türkiye Cumhuriyeti ve büyük Türk Milleti, bu direnme gücünüz bitmeden, bir şafak vakti, o güçlü ve heybetli görünüşü ile bir gün mutlaka yanınızda olacaktır. İşte o gün ben de, nerede olursam olayım, yanınıza paraşütçülerle birlikte geleceğim ve ZAFER’i birlikte kucaklayacağız” diye veda etmiştim.
Aradan 8 yıl geçti, 1974’te Kıbrıs’ta darbe ve çıkan krizde Türkiye Cumhuriyeti’nin aldığı müdahale kararı ile 20 Temmuz 1974 sabahı Kıbrıs’a havadan inen paraşütçüler arasında idim. Verdiğim sözün gerçekleşmesi ile adeta sevinçten uçuyordum. 20 Temmuz sabahı, 20’nci yüzyılın son çeyreğinde bir yumruk gibi bir araya gelerek büyük heyecan yaratan, çok az bir kayıpla amaçlanandan daha kapsamlı hedeflere ulaşan Kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve Kahraman Mücahitler adeta bir mucize gerçekleştirmişler,
havadan inen ve denizden çıkan birliklerimiz üçüncü günde Girne’yi ele geçirerek Boğaz’da birleşmeyi başarmışlardı.
23 Temmuz sabahı Boğaz bölgesinden Aşağı ve Yukarı Dikmen taarruzunu gözetleme yerinden takip ederken, birden, Kıbrıs’ta seferberlik ilanı ile yeniden TMT’de üniforması içinde Ramiz Bey’le karşılaştık ve bir araya gelmenin ve ufukta görünen ZAFER’in heyecanı ile tarifi imkânsız bir sevinç içinde kucaklaşmıştık.
Hemen akabinde benim görevlendirildiğim Hamitköy’den kuzeye Üçtepeler’e taarruzu yönetmek için Ramiz Bey’le beraber Hamitköy’e gittik. Taarruzu 1965’te Grup Komutanlığı yaptığım birlik icra edecekti. Hemen gerekli planlamayı yapıp öğleden sonra taarruzu başlattık. Rumların savunması kısa sürede dağılmış, Boğaz’dan taarruza başlayan tanklarımız da bölgeye yaklaşmıştı. Bu taarruz, Kıbrıs Barış Harekâtında TMT birliklerinin başarılı ilk
taarruzu idi. Daha sonra Ramiz Beyle birlikte Bellapais’in kontrolünde de beraber olmuş ve birçok defa ölümle karşı karşıya gelmiştik. Ama hepsinde soğukkanlılığımız ve kararlılığımız sayesinde kazanmıştık.
Değerli okurlarım, Harekâttan sonra da Kıbrıs’ta kaldığım süre içinde Ramiz Beyle pek çok defa beraber olduk. Adada görmem gereken yerlere birlikte gittik. Daha sonra da irtibatımız hep devam etti. Vatansever, kahraman, mert ve çalışkan soydaşlarımızdan bir çınarı daha ebedi aleme uğurlamanın büyük üzüntüsü içindeyim. Ancak inanıyorum ki geçen yıl kaybettiğimiz,
müşterek dostumuz Osman Efe’nin; kahraman şehitlerimizle birlikte ebedi alemde Ramiz Bey’i büyük bir saygı, sevgi ile ve törenle karşılayacaklarına eminim. Değerli dostum, kahraman arkadaşım Ramiz Bey, mekânın cennet olsun, nur içinde yat.