Bir haftalığına Türkiyede bulundum.
Gitmeden önce, Anamur suyu tartışması başlatılmıştı. Ben de köşemde birkaç satır ile bu konuda görüş ortaya koydum. Gittim, gedim, bir de ne göreyim.
Gazetelerde, radyo-televizyonlarda konuyla ilgili tartışmalar almış başını gidiyor.
Her taraftan, her kafadan, belediye başkanlarından, bakanlardan, milletvekillerinden, sendikacılardan, siyasilerden, kurum-kuruluş temsilcilerinden ,
Tutarlı, tutarsız, anlamlı, anlamsız sesler yükseliyor.
KKTC deki 26 belediye başkanı “suyu biz yöneteceğiz, yönetebiliriz” derken, bazı bakanlar, “biz yönetemeyiz” iddiasında.
Tartışmalar, şiddetleniyor. Daha önceki hükümetler arasında imzalanan anlaşma ve protokol eleştiriliyor. İrsen Küçük, eski Başbakan ve UBP genel Başkanı, görüşlerini sıralıyor ve herhangi bir değişiklik gerekirse, Mecliste tartışılabilir, gerekli yasa hazırlanabilir, gibi sözler ediyor ve bu konunun bu kadar yaygın ve gereksiz biçimde tartışılmasını eleştiriyor.
Bir evvelki köşe yazımda, bu ciddi ve hayati konuda, Türkiye yetkilileri ile restleşme lüksümüzün olmadığını vurgulamıştım. Ayni görüşümün ve düşüncemin arkasındayım.
Soruyorum, bu dev ve inanılmaz boyuttaki projenin gerçekleşmesi için KKTC hükümeti, devleti, belediyeleri hangi katkıda bulundu ? Kaç kuruş harcadı, hangi teknik ve maddi yardımda bulundu ? Proje maliyetini kim ödedi?
Şimdi, Nasreddin hocanın dediği gibi, parayı veren çalacak değil mi düdüğü?
Veya parayı veren, düdüğü kime verirse o çalacak değil mi düdüğü ?
Siz tek kuruş harcamadan ,düdüğü çalamazsınız. Çalabilmeniz için bir bedel ödemeniz gerekmez mi ?
İşte ödüyoruz, olanak sağlıyoruz, topraklarımızdan geçirilen, yatırılan borular ve pompa istasyonları için arazi veriyoruz...şunu veriyoruz bunu veriyoruz, diyebilirsiniz.
Gerçek mal sahiplerine para ödeniyor mu ? Arazi ve toprak istimlakı yapıldı mı ? Kime , kaç kuruş ödendi?
Biz yöneteceğiz demek kolay. Ben de sizlere diyorum ki, beceriksiz ve yeteneksiz değilsiniz. Ammmmaaaaa ;
KİT ler ne oldu, Kıbrıs Türk hava yolları (ulusal hava yollarımız) ,Ercan, Geçitkala Hava alanları ne oldu ?
ERCAN ve hava yolumuz dedim de , değinmeden edemeyeceğim.
İzmire uçakla gidiş-dönüş için benden beş yüz (500 TL) alındı. İzmirde, Konakta otururken bir yaşlı adamla-hasta imiş, tedavi için İzmirdeymiş- konuştum. Sordum. Uçakla geldim dedi. Ardahandan İzmire 169 TL.
Buyurunuz.
Ben, çok daha kısa bir uçuş ve mesafe için neden 500 öderim. Neden Londradan kardeşlerimiz Larnaka hava alanını ve uçak seferlerini kullanıyor sordunuz anladınız mı ?
Gelelim su meselesine.
Belediyelerimiz, maşallah, hepsi de battı batıyor, borç içinde. (bir ikisi hariç olabilir) Yönetimleri, icraatları ortada. Suyu biz yöneteceğiz demekle olmaz. Maliyeti, bakım onarım, harcamalar, elektrik ne olacak. Fiyat belirlemesini kim yapacak? Milyarlar, trilyonlar harcayarak projeyi tamamlayanlar mı , onların belirleyecekleri özel şirket mi kurum mudur ?
KKTC hükümeti nerede ? Ona soran yok mu? Eski protokol ne diyor, yeni protokol mü gerekiyor?
Kim imzalayacak ve ağır yük ve sorumluluk altına girecek ?
Su yoktu, ağlıyor, inliyorduk . Su geldi, yine ağlıyor, tartışıyor ve taleplerde bulunuyoruz.
Yok mu, yüzümüze gözümüze bulaştırmadan, bir yönetim ve kullanım şekli ?
KKTC yi, suyumuzu, elektriğimizi, ordumuzu, polisimizi, itfaiyemizi, merkez bankamızı vs.. nasıl yönettik bunca yıl, nasıl yönetiyoruz halen ve ileride nasıl yöneteceğiz, siz ona bakınız... ve sorunuz kendi kendinize :
KKTC bağımsız, egemen, özgür, kendi ayakları üzerinde durabilen bir devlet mi ?
Buna gerçekci, akılcı bir cevap verdiğinizde, suyu da kimin yöneteceğini kabul etmiş olursunuz.
Kıbrıs Türkü, kendi başına kaldıramayacağı yükün altına giremez. Girerse de yükün altında EZİLİR.