1 Temmuz 1878 tarihinde Kıbrıs’ın idaresinin Atalarımız tarafından İngiltere’ye devriyle birlikte başlayan İngiliz Sömürge Yönetimi idaresi altında bulunan Kıbrıs, 11 Şubat 1959 Zürih ve 19 Şubat 1959 Londra Antlaşmaları temelinde “Fonksiyonel Federasyon” öngören bir anayasa temelinde; İngiltere’ye iki egemen askeri üs bölgesi bırakan bir Kuruluş Antlaşması ve bunu teminat altına alan Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin garantörlüğünü içeren Garanti Antlaşması ve Türkiye ile Yunanistan’ın Kıbrıs’ta askeri birlik bulundurmalarını sağlayan bir İttifak Antlaşması ve de 16 Ağustos 1960 Lefkoşa Antlaşmaları ile Kıbrıs Türk ve Rum Halklarının siyasi eşitliğine, egemenliğine ve ortaklığına dayalı olarak Kıbrıs Cumhuriyeti resmen ilan ediliyordu..
16 Ağustos 1960 tarihinde, Garanti Antlaşmaları çerçevesinde 950 kişilik Yunan Alayı ve 650 kişilik Türk Alayı Mağusa limanından peş peşe adaya çıkıyordu. O günde Ege Gemisi Mağusa Limanına yaklaşırken Kıbrıs Türklerinin coşku ve sevinçleri, tezahüratları hat safhadaydı ve de 650 kişilik Türk Alayı adaya ayak basarken Kıbrıs Türk Kıbrıs Türk Halkının 82 yıllık hasreti de sona eriyordu. O günde Türk askeri birliğini karşılayanlar arasında Başkonsolos Vecdi Türel, Federasyon Başkanı Rauf R. Denktaş da bulunuyordu.
Mağusa Limanında gerçekleşen Türk Alayını karşılama törende yapmış olduğu konuşmasında Rauf R. Denktaş: “Sizi burada barışın gözcüleri olarak selamlıyoruz. Barışın gözcüleri olarak kucaklıyoruz. Siz burada kuvvetli durdukça, bizim haklarımızın koruyucusu oldukça, hiç şüphe yoktur ki Kıbrıs’ta Türkler barış içinde, güven içinde günlük işlerine bakabilecek ve istikbale emin bir surette , korkmadan, yılmadan ilerleyecektir.” Demişti. https: //docplayer.biz.tr/640407/dünden-bugune-kibris-tarihi-ve-kibris-sorunu-i.html
Netice itibarıyla Kıbrıs Türk Halkı; Türk askerinin adadan ayrıldığı ve Rumların Ada’yı Yunanistan’a bağlama girişimlerinin sürdürdüğü bir sürecin sonunda 1959 Zürih ve Londra ve de 16 Ağustos 1960 Lefkoşa Antlaşmalarıyla Ada’daki haklarını nihayet yasal bir zemine oturtma imkanına sahip olacaktı.
16 Ağustos 1960 Antlaşmaları ile Kıbrıs Cumhuriyeti kurulur ve Ada’da Kıbrıs Türk ve Rum Halkları arasında fonksiyonel bir ortaklıkla içte denge sağlanırken; Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin garantörlüğüyle de dış dengenin teminine çalışılmıştır. O günde, Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Rum; Cumhurbaşkanı Yardımcısı da Türk olurken Cumhurbaşkanı ve Yardımcısına ‘veto’ hakkı tanınıyordu.
Kamu hizmetlerinde %70 Rum ve %30 Türk, Ordu ve Poliste Rumlar %60, Türkler %40 gibi temsil hakkına sahipti. Temsilciler Meclisi’nin 50 milletvekilinin 35’i Rum ve 15’i Türk idi. Meclis’ten olumlu bir sonuç çıkması için en az 8 Türk milletvekilinin olumlu oyu aranıyordu. Yine Kıbrıs Cumhuriyeti Hükümeti’nde yer alan 10 Bakanın 7’si Rum ve 3’ü Türk’tü. Bakanlar kurulunda alınacak kararlar için en az 2 Türk Bakanın olumlu oyu gerekiyordu..
İki toplumlu bir düzene dayalı olan Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası, Türk ve Rum Halklarının birlik ve beraberlik içinde anayasada düzenlenmiş olan kanunlar kapsamında yaşamalarına olanak veriyordu.
Böylece Kıbrıs Türk Halkı 1959 Zürih ve Londra ve de 16 Ağustos 1960 Lefkoşa Antlaşmaları ile; Türk askerinin adadan ayrıldığı ve Rumların Megali İdea hayalleri çerçevesinde Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlama girişimlerini sürdürdüğü bir sürecin sonunda Ada’daki haklarını yasal bir zemine oturtma imkanı buluyordu..
19 Şubat 1959 Zürih ve Londra Antlaşmalarının imzalamasının ardından 6 Mart 1959’da Kıbrıs’a dönüşünde konu antlaşmaları imzaladığı için kendini tenkit edenlere yapmış olduğu konuşmasında Makarios: “Bu antlaşmalar Enosis’e sıçrama tahtası olacaktır” demişti..
Kıbrıs Cumhuriyeti Antlaşmaları çerçevesinde Cumhurbaşkanını Rumlar, Cumhurbaşkanı Yardımcısını Türkler seçiyordu. 13 Aralık 1959’da gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı seçiminde Rum tarafında EOKA’nın desteklediği Başpiskopos III. Makarios’a karşı Komünist AKEL’in destek verdiği Glafkos Klerides’in babası İoannis Klerides aday olurken oyların %66.8’ni alan Makarios Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanı olurken, Liderimiz Dr. Fazıl Küçük de tek aday olarak Cumhurbaşkanı Yardımcısı oluyordu..
Temsilciler Meclisi için ilk genel seçimler 31 Temmuz 1961’de gerçekleştirildi. Kıbrıslı Rumlara ayrılan 35 sandalyeden 30’unu Makarios taraftarları ve 5’ini de AKEL adayları kazanırken, Kıbrıs Türk Halkına ayrılan 15 sandalyeyi de Dr. Fazıl Küçük’ün taraftarları kazanıyordu..
16 Ağustos 1960’da Kıbrıs Cumhuriyeti ilan edildiği günde Kıbrıs resmen koloni statüsünden çıkmasının ardından bir ay sonra BM üyesi olurken 1961’de İngiliz Milletler Topluluğuna (Commonwealth) üye kabul edilmişti..
1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ilanı ile Kıbrıs Türk Halkı, güven ortamı sağlayacağını düşünerek rahatlarken, Rumlar ise özellikle EOKA mensupları; Enosis gerçekleşmediği için huzursuz olurken büyük umutlarla kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti Kıbrıs’a barışı ve huzuru getirmeyecekti.
Bunun yanı sıra, kuruluş antlaşmaları çerçevesinde hükümet birimlerine alınacak görevlilerin 7/3 oranı Rumların tutumu nedeniyle uygulanamayacaktı.. Bir diğer önemli sorun, Kıbrıs Anayasasının 173. Maddesinde yer alan başlıca 5 şehirde her iki toplumu temsil eden Belediyelerin kurulması ve sınırlarının tespit edilmesi Kıbrıs Türk Halkı tarafından desteklenirken, Rumlar tarafından desteklenmeyecekti..
15 Ağustos 1962’de Kykko Manastırında yapılan bir törende Makarios: “Kıbrıslı Rumlar, EOKA’cılar tarafından başlatılmış bulunan istiklal mücadelesine devam etmeli ve onların başlattığı işi tamamlamalıdırlar Mücadele şimdi yeni bir şekilde devam ediyor ve hedefimize ulaşıncaya kadar devam edecektir” demişti..
..Yine başka bir demecinde Makarios; “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulmasını temin eden Zürih ve Londra Antlaşmaları, o zamanda hüküm süren şartların bir sonucudur. Kıbrıs mücadelesinin gayesi bir cumhuriyet kurmak değildi. Antlaşmalar sadece temeli kurdular” şeklindeki bir açıklama ile Makarios, Kıbrıs Cumhuriyeti’ne temel teşkil eden antlaşmalara ve cumhuriyet anayasası hükümlerine itibar etmediği ve esas maksatlarının hala Yunanistan’a
bağlanmak olduğunu ortaya koymuştu. Kaynak: Hande Erol, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Kuruluş Süreci, Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, s.297, sayı 17, yıl:3
Makarios’un uzun vadedeki hedefi, Enosis’i gerçekleştirmekti.. Makarios; kendince Zürih ve Londra Antlaşmaları ile Türk toplumuna tanınan aşırı hakları , aşama aşama feshederek ve Türkleri, uluslararası azınlık haklarına sahip bir azınlık konumuna indirgemek niyetindeydi.. Rum liderliğinin 13 maddelik değişiklik önerileri, Kıbrıs Türk Halkının haklarının feshi yönünde atılmış sadece ilk adımlardı.. Makarios’un 13 maddelik değişiklik önerisinin hedefi aslında Kıbrıs Cumhuriyeti’nin iki toplumlu karakterinin yıkılarak , Kıbrıs Helen Devletine dönüştürülmesiydi..
Makarios Anayasadaki bu değişiklik önerilerini daha 22-26 Kasım 1962’de Ankara’ya yapmış olduğu ziyarette dile getirerek anayasayı değiştirmek gerektiğini belirtmiş ancak kabul görmemişti..
Diğer yandan Türk Belediyeler Kanunu’nu Makarios’un uygulamaya koymaması üzerine Kıbrıs Türk tarafı Anayasa Mahkemesine başvuracaktı. Yine bu çerçevede Türk Belediyelerinin kurulmasını adada Türk Yönetiminin kurulmasına yol açacağı gerekçesiyle Makarios, Anayasa Mahkemesi’nin Türkler lehine vereceği kararı tanımayacağını bildirerek karşı çıktı. Anayasa Mahkemesinin Kıbrıs Türk Halkı lehine karar vermesinin ardından Rumların başlattığı kampanya sonucu Anayasa Mahkemesi Başkanı Alman Prof. Dr. E. Forsthoff ve Sekreteri Dr. Hainze istifa etmek zorunda kalacaklardı. Böylece 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasının maddeleri altındaki hükümet çalışamaz duruma gelecekti..
Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasının tek taraflı değişikliği engelleyen 182. Maddesine rağmen ve Kıbrıs Yüksek Anayasa Mahkemesinin 25 Nisan 1963 tarihli, Makarios’un 13 maddelik anayasa değişikliği talebinin anayasaya aykırı olduğunu belirten kararına rağmen; 30 Kasım 1963 tarihinde Parlamentoda 13 maddeyi Kıbrıslı Türklerin onayı olmadan “tek taraflı” olarak yürürlüğe sokarak anayasal darbe gerçekleştirmişlerdi.
Makarios’un 6 Aralık 1963’te yaptığı ilk açıklamanın ardından 16 Aralık 1963’te Türkiye Cumhuriyeti ve Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcı Dr. Fazıl Küçük Makarios’u bu değişiklik tekliflerini reddettiğini resmen dile getiriyordu..
Rum liderliği gerçekleştirmiş olduğu 21 Aralık 1963 Kanlı Noel saldırıları ile Akritas planını uygulamaya koyarken hedefleri 24 saat içerisinde Kıbrıs Türk halkını etkisiz hale getirerek Megali İdea hayalleri çerçevesinde Enosis’i gerçekleştirmekti..
Ancak Kıbrıs Türk Halkı; Rum hakimiyeti altına girmemek, Batı Trakya Türkleri gibi ‘azınlık’ statüsüyle acı ve dehşet verecek bir duruma düşmemek, hele Girit örneğinde olduğu gibi çok trajik bir sonuçla baş başa kalmamak için Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) etrafında bütünleşerek yediden yetmişe, büyük bir azim ve kararlılıkla Lefkoşa’da, Beşparmak dağlarında, Mağusa’da, Limasol’da, Baf’ta, Larnaka’da, Erenköy’de diğer kent ve köylerde direnerek 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı’nın mutluluğunu yaşayacaktı… DEVAM EDECEK..