KAPININ ARKASI

Abone Ol

“Bizi her an bekleyen feci günlerin önüne şimdiden set çekmek hepimize düşen milli bir vazifedir. ‘Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz içindir’ nazariyesini  düstur edinelim. İşte ancak bu iz üzerinde yürüdüğümüz zaman refah ve saadete kavuşabiliriz.” 1945 ,  

Dr. Fazıl KÜÇÜK  

Rusya ile Ukrayna Savaşı ve dünyada daha büyük çatışmaların yaşanmasının nedenleri tartışılırken Hamas Neden Yahu Savaşına doğru koşar adım gidilerek sonuç alabilme umutlarının her geçen gün ortalıklardan kalktığını söylemek olasıdır. Ukrayna’nın dışarıdan aldığı inandırıcı olmayan desteklerle Rusya’yı ekonomik olarak çökertmesinin şimdilerde gerçekçi olmadığı ve düş olmaktan öteye geçemeyeceği ortalıklara çıkıyor. Büyük destekçiler bu gerçeği gördüklerinden olacak şimdilerde yaşananları izlemekle yetinirken biz nerede hata yaptık sorusunun yanıtını arıyorlar. 

Hamas Neden Yahu savaşında insanlık dışı ne kadar uygulama varsa uygulandığı günlerden geçiyoruz. Buna karşın Bulaşık Milletler affedersiniz Birleşmiş Milletler toplantı üstüne nafile toplantılarla yaşananları izliyorlar. Alınan kararı beğenmeyenler veto hakkını kullanarak en azından ateşkesin uygulanmasını engelliyorlar. Buna koşut Arap ülkeleri arasında yaşanmakta olan çelişki de sonuç alınmasının önünde engel olarak duruyor. Başta Birleşik Amerika Devletleri olmak üzere AB ülkeleri ise yaşananlardan ne koparırız hesabını yapıyorlar.  

Bunlar yaşanırken Türkiye’nin Kıbrıs’ta olduğu gibi bölgede Garantör Ülke olmasının türküsünü çığıranlar türedi. Her iki konunun birbiri ile benzerliğinin olmadığının bilinmesi gerekiyor. Kaldı ki bu yönlü bir göreve BMGK’nin karar vermesi zorunluluktur.  

Eğer gerçekten çözümden yana tavır alınacaksa yapılması gereken en önemli husus bölgede iki devletli bir yapının kurulmasından geçiyor. Kıbrıs’ta olduğu gibi benzer bir yapının kurulması değişik nedenlerle engellendiği için adadaki uyuşmazlık sürgit edip gitmektedir. Böyle bir gelişmeye zemin hazırlanırsa bölge ülkelerinin de çıkarına olacaktır.  

Rum Yönetiminin başındaki kişi olan Nikos Hristodulidis’in BM Genel Yazmanı Antonio Guterres ile görüştüğünü açıklıyordu. Açıklamasında kendisine belirgin bazı sözlerin söylendiğini savlıyor. Konuştukları konuların belirgin şeyler olduğunda ısrar ederken bu nedenle de açıklama yapmama hakkını kullanacağını belirtmekle yetiniyordu. Burada sormamız gerekiyor. Adı geçen bu ikilinin adadaki uyuşmazlığın aşılabilmesi için yeni bir formülün pazarlığını mı yaptıkları şu anda belirsizliğini koruyor. 

Adadaki uyuşmazlığın çözümünün arka kapı görüşmeleri ile değil inandırıcı ve güven verici görüşmelerle yapılması zorunlu oluyor. Buna koşut tarafların birbirlerine karşı açık olmaları ayak oyunu yapmamaları özellikle de arka kapı diplomasisi yolunu seçenek olarak görmemeleri gerekiyor. Karşımızdaki unsur yukarıda kaydettiğimiz gibi uygulamaları ile adadaki çözümsüzlüğü sürekli olarak tetikliyorlar. 

Doğal olarak çözümün bölge barışının olduğu kadar ülkemiz için de sayılamayacak kadar yararının olacağını kaydediyor ve arka kapı konuşmaları ile anlaşmazlıkların çözülemediği de biliniyor. BM Genel Yazmanının uygulanan bu yöntemlerle konunun çözülemeyeceği gerçeğinin bilincinde olması gerekiyor.  

O zaman arka kapı konuşmalarının daha fazla zaman yitirmeden kullanımdan kaldırılması gerekiyor mu ne… 

En büyük bayramımız olan Cumhuriyet Bayramımızın 100. Yılını kutlar ve nice büyük ve onurlu Bayramlar diyoruz. 

SEVGİ ile kalınız…