Kararlı politika

Abone Ol

34 yıllık bağımsız, egemen KKTC Devletini ve halkını yine Rumların çok istediği federasyon çözümüne, yani böyle bir kabus içine sürüklemek amacıyla yeni oyunlar düzenlenirken, Rumların, liderleriyle, siyasi partileriyle, medyaları ile ve yurt dışındaki propaganda faaliyetleriyle birlik içinde yoğun bir çalışma içine girdikleri net bir biçimde ortada... Haberlere göre, BM, tarafların müzakereleri yeniden başlatma konusunda isteksiz olduklarını açıkça belirtmiştir. Ancak, BM’nin enteresan bir diplomatik girişimle müzakerelerin yeniden başlamasına ilişkin topu iki tarafa attığı da gözlemlenmektedir. BM diyor ki: “Toparlanma ve dinginlik dönemine girdik. Bunun ardından taraflardan müzakereler için hazır dönmelerini umut ediyoruz ve bekliyoruz.” Bu sözler BM Genel Sekreteri Sözcü Yardımcısı Farhan Haq’a ait.

BM’nin bu açıklamalarında bir yanlışa parmak basmak lazım. BM diyor ki: “Kıbrıs’ın geleceği iki tarafın müzakerelerine bağlı olduğunu belirtmek isteriz.”. Düzeltme yapıyorum. Kıbrıs adasının geleceği, iki ayrı devletin bağımsız, egemen statüsünün devamına bağlıdır...  “Kıbrıs Sorunu”nun  tek görüşülecek konusu tazminatlar olmalıdır. Rumların KKTC topraklarında bıraktıkları mallarına karşılık tazminat ödenecek. Aynı şekilde, Türklerin Rum Kıbrıs Cumhuriyeti topraklarında bıraktıkları mallara karşılık tazminat ödenecek. Bu, o kadar da zor veya imkansız gibi görünen bir olay değildir. Başka bir yazımda konunun detaylarını anlatacağım.

Ancak Rumlar, böyle bir tazminat konusunu görüşmeyi dahi kabul etmeyeceklerdir. Rumların niyeti başka... Rumların politikası şöyle; Birleşik Kıbrıs federal çözümü gerçekleşsin. Kıbrıslı Türkler, azınlık olarak Rum Kıbrıs Cumhuriyeti içinde ve “ kurucu devlet” safsatasına uygun olarak Rum Kıbrıs Cumhuriyeti’ne katılsın; Türkiye’nin garantörlüğü ortadan kalksın; Barışın tek güvencesi Türk Ordusunun tümü çekilsin; KKTC Devleti ortadan kalksın... Rumların hiç bir zaman değişmeyecek politikası bu... Rumlar, şu teknik komiteler maskaralığını  dondurmadıklarını sadece beklemeye aldıklarını da açıklamışlar.

KKTC Devleti, Hükümeti, Rumların bu yoğun müzakerelere tekrar dönüş yapma çalışmalarına karşılık  nasıl bir yol izleyecek? Merak konusu olan bu. Gerçek olan şu ki, tekrar müzakere masasına dönüş yapıldığı takdirde, Rumların kabul edilemez tezleri bir kez daha görüşmelerin baş yerinde yer alacak. Bunu görmemek mümkün mü?... Şimdi, KKTC Devleti ve Hükümeti kararlı bir biçimde ve birlik içinde KKTC’nin  devamını, yaşamasını ve tanınmasını sağlayacak bir politika üretmeli ve bu politikayı hemen yürürlüğe koymalı. Aksi takdirde, müzakereler tekrar başlasa da, başlamasa da KKTC Devleti ve halkının geleceği soru işaretleriyle dolu bir sürüncemede kalacaktır.