Karındaki Aort Damarı Balonlaşmaları ve Tedavi Yöntemleri
Uzun bir aradan sonra yazılarıma kaldığım yerden devam ediyorum. Bugün karındaki aort damarının balonlaşması, bunun tehlikeleri ve tedavi prensiplerinden kısaca söz edeceğim.
Karındaki aort damarının balonlaşması, tıbbi adıyla abdominal aort anevrizması ya da kısaca AAA, ileri yaş grubunda saha sıklıkla görünen, bilhassa tanı ve tedavide gecikme olması halinde yırtılma ve ölümle sonlanabilen son derece sinsi bir damar rahatsızlığıdır. Hatta bazen o kadar sinsidir ki ilk belirtisi yırtılıp karın içine kanama sonucunda ortaya çıkabilir ve maalesef hasta bu ilk belirti sırasında kaybedilebilir.
İngiltere’de bu rahatsızlık 65 yaş üzeri kişilerde her 70 kişide birinde görülmektedir ki özellikle ölümcül sonuçları nedeniyle pek de nadir bir durum olmadığı ortadadır. Bu rahatsızlığa en yatkın kişiler genellikle 65 yaş ve/veya daha yaşlı erkekler, obez, hipertansiyonu olan, kronik akciğer hastalığı olan, hayatının bir döneminde sigara içmiş veya hâlâ içmekte olan, yüksek alkol tüketimi olan, kolesterol seviyeleri yüksek ve ailesinde bu hastalık bulunan kişilerdir. Hastalık son dönemlerde yüksek gelir dağılımı ve eğitimi yüksek olan ülkelerde sigara içiminin azalması ve sağlık okuryazarlığının artması nedeniyle geliri daha düşük ve eğitimi daha geri dolayısıyla sağlık okuryazarlığı daha az gelişmiş olan ülkelere göre daha az görülmeye başlamıştır. Anlaşılacağı üzere sinsi seyredebilen bu hastalığın farkında olmak ve meydana gelişindeki faktörleri azaltmak hastalığın ortaya çıkmasından erken teşhis ve sağaltımına kadar olan tüm süreci olumlu olarak etkileyecektir.
Bazen bu sinsi hastalık kendini belli edecek ipuçlarını bize verebilmektedir. Hastalarda sebebi tam olarak açıklanamamış gelip geçici karın ağrıları, bazen ise bu anevrizmanın omurgaya doğru bası yapması nedeniyle yine kolay kolay başka bir hastalıkla ilişkilendirilemeyen bel ve alt sırt ağrıları varlığı, karında göbek hizasında elimizi yukarıya kaldıracak kadar güçlü nabız vurularının fark edilmesi AAA’nın önemli sinyallerindendir. AAA damar cidarında bulunan ve elastin adı verilen bir maddenin başta sigara ve inflamatuar (yangısal) nedenlerle (diyabet gibi) kaybı ve bundan dolayı aortanın bu kesiminin balonlaşarak büyümesi sonucunda ortaya çıkan bir hastalıktır. Aortadaki bu elastin maddesi vücutta doğum ile birlikte son seviyesine kadar üretilmiştir ancak doğumdan sonra üremesi yavaşlamış hatta durmuştur. Bu nedenle sigara, alkol gibi elastini yıkan oksidan maddelerden uzak kalmak başta aort olmak üzere tüm damarlarımızın sağlığı açısından çok ama çok önemlidir.
Değerli okurlar, aort damarında balonlaşma bir kere başladıktan sonra ne yazık ki büyüme giderek hızlanmaktadır. Böylelikle ilk karşılaşmada büyükçe bir anevrizma gördüğümüzde aslında bunun yırtılmaya çok yaklaştığını da anlamış oluyoruz o nedenle düzenli check up denilen uygulamalar ile balonlaşmaların başlangıçtan itibaren takip altında olmaları hastaları güvenle doğru zamanda müdahale yapılabilmesi noktasında emniyete alacaktır. Klinik uygulamalarım içerisinde anevrizma yırtığı ile hastaneye başvuran hastaların veya hasta yakınlarının pek çoğundan hiçbir yakınmaları olmadığından hayatlarında doktora dahi gitmediklerinden söz edenler oldu. Doktora şikâyet olduktan sonra değil de olmadan koruyucu anlamda gitmenin önemini daha güzel vurgulayacak başka bir örnek düşünemiyorum.
AAA anevrizmasının kendisinin masum bir hastalık olmadığı ve ciddiyeti anlaşıldığına göre tedavilerinin de çok kolay olmadığının anlaşılması önemlidir. Tedavi ne kadar geç kalırsa daha karmaşık ve komplikasyon oranları yüksek işlemler kaçınılmazdır.
Günümüzde AAA tedavisinde 3 temel çeşit tedavi vardır. İlki ilaç tedavisidir ki bu tedavi balonlaşmanın asla kesin sağaltımı değildir. Büyüme hızının yavaşlatılmasına yönelik daha çok kan basıncını düşürmeyi hedefleyen bir tedavidir. Bu tedavi müdahalelerden sonra da koruyucu olarak genellikle devam ettirilen bir tedavidir.
İkinci tedavi yöntemi ise açık ameliyattır. Bu işlem karında orta hattan tüm karının açılarak arkada balonlaşmış aort damarına ulaşılması ve damardaki akımı durdurarak yerine bir yapay damar konulması suretiyle gerçekleştirilir. Böylece balonlaşmış anevrizma kesesi dolaşım dışına alınmış ve artık damarın yırtılma şansı ortadan kaldırılmış olur. Bu ameliyat oldukça büyük bir ameliyat olup meşakkatli bir nekahet sürecine sahiptir.
Üçüncü tedavi yöntemi ise röntgen ışınları kullanılarak kasık damarından girilmek suretiyle balonlaşmış yeri dolaşım dışı bırakacak şekilde damar içine bir stentli yapay damar yerleştirmektir. Bu işlemin de kendine özgü farklı fayda ve komplikasyonları vardır. Her şey sorunsuz gittiği takdirde nekahet dönemi cerrahi tekniğe göre daha kısadır.
Değerli okurlar burada en çok dikkat çekmek istediğim konu ortalıkta dolaşan yanlış söylem ve yönlendirmelere açıklık getirmektir. Bazen tek bir yöntemin mucize yöntem olarak hastalara sunulması bence hastaları yanıltmaktadır. Kasıktan kapalı yöntemle takılan stentli damarların daha kolay olacağı, hastanın hızla ayağa kalkıp evine işine gideceği şeklinde cazip tarafların sunulduğu ancak kısa ve uzun vadedeki olası olumsuzluklardan söz edilmediği bir gerçektir. Her şeyden önce bu kapalı yöntem ile takılan malzemeler son derece pahalıdır. Sosyal güvencesi olmayan hastalar için ücretinin karşılanması gerçekten çok zordur. Ayrıca bu yöntemle takılan stentli damarların uzun vadedeki ömürleri cerrahi ile takılan damarlara göre daha kısa olabilmektedir. Anatomik yapı bu stentli damarların takılabilmesini bazen olanaksız kılabilir.
Açık cerrahi yöntemin de kendine göre farklı komplikasyonları mevcuttur. Yara iyileşme sorunlarından infeksiyona kadar değişen komplikasyonlar ortaya çıkabilir.
Buradan çıkarılacak en önemli sonuç tek bir yöntemin her hasta için uygun olmadığı, her hastanın ayrı ayrı değerlendirilerek hasta özelliklerine göre kapalı ya da açık yöntemin seçilmesinin doğru olacağıdır. AAA hastalarının bu anlamda farklı fikirleri dinleyerek kendileri için hekimleriyle en doğru kararı verebilmeleri çok önemlidir.
Günümüzde genel uygulamalarda eğer AAA olan bir hasta yırtılmış ve kanıyor durumda başvurursa kapalı yöntemin uygulanması, henüz yırtılmamış seçilmiş AAA hastalarında ise özellikle daha genç olanlarda açık cerrahinin, daha yaşlılarda kapalı uygulamaların yapılması şeklindedir.
Özetle AAA sinsi ve öldürücü bir hastalıktır. Düzenli kontroller ile fark edilebilir ve uygun tedaviler ile doğru zamanda doğru müdahale ile hasta hayatı kurtarılabilir. Yapılacak müdahalenin hastanın yaşına, genel durumuna, risk faktörlerine göre her hasta için ayrı ayrı değerlendirilerek açık ya da kapalı yöntemle yapılması uygun olacaktır. Bu tür hastalıklarda tek bir mucize tedavi yöntemi yoktur.
Sağlıklı günler dilerim.