Kayıp Şahıslar Komitesinin Kıbrıslı Rum üyesi Leonidas Pandelidis Rum basınında bugün yer alan demecinde kayıplar konusunun siyasi değil, insani bir mesele olduğuna dikkat çekti.
Haravgi gazetesinde yer alan demecinde kayıpların akıbetinin belirlenmesi çalışmalarıyla ilgili bilgiler veren Pandelidis, 2024 yılında 102 kazı yapıldığını ve 20 kişiye ait olduğu düşünülen buluntular tespit edildiğini belirterek, bunlardan 11’ine şu ana kadar kimlik tespiti yapıldığını ifade etti.
Bu 11 kayıp kişiden 7’sinin Kayıp Şahıslar Komitesinin resmi kayıplar listesinde yer aldığını, 4’ünün ise bu listede yer almadığını dile getiren Pandelidis, “Aloa” (Atlılar), “Trahonas” (Kızılbaş), “Karava” (Alsancak), “Lapitho” (Lapta) ve “Bellapais’te” (Beylerbeyi) gerçekleştirilen beş kazıda kayıp kalıntıları tespit edildiğini belirtti.
Kazıların başladığı 2006 yılından bu yana Kıbrıslı Türk ve Rum kayıplardan oluşan toplam 2 bin 2 kayıp kişiden bin 51’ine kimlik tespiti yapıldığını ifade eden Pandelidis, Kayıp Şahıslar Komitesinin resmi listesinde yer almayan 216 kişiye de kimlik tespiti yapıldığını söyledi.
Kimlik tespiti yapılan bin 51 kişiden 756’sının Kıbrıslı Rum, 295’inin de Kıbrıslı Türk olduğunu dile getiren Pandelidis, hala kayıp olan 197 Kıbrıslı Türk ile 754 Kıbrıslı Rum bulunduğunu da söyledi.
Pandelidis Kayıp Şahıslar Komitesine bağlı 7 ekibin şu an “Ay Marina Skillura” (Gürpınar) askeri bölge, “Luricina” (Akıncılar) askeri bölge, “Lapithos” (Lapta), “Aşşa” (Paşaköy), “Omorfita” (Küçükkaymaklı), “Sisklipos” (Akçiçek) ve Baf’a bağlaı “Konia” (Konya)’da kazılar gerçekleştirdiğini de dile getirdi.
Kayıp Şahıslar Komitesinin iki tarafının iş birliği olmadan hiçbir sonuca ulaşmayı başaramayacaklarını da dile getiren Pandelidis, gerek 1964 gerek de 1974 kayıplarını arama çalışmalarının siyasi irade eksiliği yüzünden çok geç başladığını da ifade etti.
Kayıplar konusunun insani bir mesele olduğunu ve KŞK’nın da bu esasa göre çalıştığını ifade eden Pandelidis, kayıplarla ilgili bilgilerin tamamen gizli bir şekilde alındığını ve bu durumun bilgi verenlerle ilgili herhangi bir sonuç doğurmadığını vurgulayarak, KŞK’nın meydana gelen şeylerin nasıl ve neden gerçekleştiğiyle değil kayıpların gömü yerlerinin bulunmasıyla ilgilendiğini dile getirdi.
Problemin bilgi akışında değil verilen bilgilerin kalitesi ve doğruluyla alakalı olduğunu ifade eden Pandelidis, geçen zamanın hafızaların zayıflamasına aynı zamanda infaz ya da definlerin gerçekleştiği yerlerde de değişikliklere yol açtığını belirtti.
Pandelidis asıl kaygılarının kayıp kişilerin yakınları hayattayken kayıpların kemiklerinin bulunması olduğunu sözlerine ekledi.