Tıp-İş bir uyarı grevi açıkladı ve bu grevin açıklamasının KKTC Meclisi Önünde yapılacağını duyurdu.
Sonrasında ise Tıp-İş yetkilileri, Lefkoşa Kaymakamı’nın bu toplantı ve gösteriyi yasakladığını veya KKTC Meclisi önünde olmasını yasakladığını beyan ederek açıklamayı Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastahanesi önünde aldıklarını bildiren ek bir açıklama yaptı.
Aslında çok uzun süreler tartışılan fakat son birkaç günde yeni bir usul gereği tartışılmakta olan Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü hakkı bir bakanlığa bağlı kaymakamlığın genelgesi ile yasaklanabilir mi?
Yukardaki bu soruya cevabı ülkemizdeki Mahkemelerin nasıl kararlar ürettiği üzerinden ve bu kararların İdaremizi de bağladığı gerçeği üzeeinden biraz aktarma çabasında olacağım.
Toplantı ve gösteri yürüyüşü ile ilgili önceki mevzuat, 17.4.1958 tarihinde yürürlüğe giren, Bölüm 32 Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası’dır. Yasanın 4. maddesine göre; umumi bir yerde toplantı veya gösteri yürüyüşü düzenlemek veya yapmak istendiğinde, bu hususta Kaymakamlığa, belirlenmiş bir şekilde bir dilekçe sunulur; böyle bir toplantının veya gösteri yürüyüşünün asayişi olumsuz yönde etkileme olasılığı olmadığına kanaat getirilmesi halinde ise, belirli koşullarda, Kaymakam, toplantı ve gösteri yürüyüşüne izin verebilir” demekte idi. Elbette ki bu yasa, KKTC Anayasasında öngörülen düzenlemelere aykırı olduğu için kurulan anayasal düzene intikal ettirilimemiştir.
KKTC Anayasası’nın 32. Maddesi, yurttaşların, önceden izin almaksızın, silahsız ve saldırısız toplanma veya gösteri yürüyüşü yapma hakkına sahip oldukları ve bu hakkın, kamu düzenini korumak için, yasa ile sınırlanabileceğini düzenlemektedir.
KKTC Anayasası’nın 32. maddesi ışığında, toplantı ve gösteri yürüyüşü ile ilgili olarak, Fasıl 32’nin izin verme ile ilgili kurallarının uygulanma olanağı kalmadığı bilinen bir gerçektir. Yasal düzenleme yapılmamış olmakla birlikte, bu konuda pratikte sadece Kaymakamlığa yazılı bildirim yapılmaktadır. Hatta bilinen odur ki böyle bir bildirim pratikte yapılma yüzdesi çok düşüktür.
Yani, kaymakamın izin vermemesi ve/veya toplantı dağıtması 1958 yılında kalmıştır.
Hatırlıyoruz ki geçen 2016 Haziran ayında Sn. İçişleri Bakanı da aynı usulü kullanarak bir yasaklama getirmişti.
Sonrasında geri çekmişti tabi.
Çok net olarak belirtilmelidir ki, vatandaşlar, Anayasal bir hak olarak, önceden izin almaksızın, silahsız ve saldırısız toplanma veya gösteri yürüyüşü yapma hakkına sahiptir.
KKTC Meclisi Önü gösteriye kapatılabilir mi?
KKTC Meclisinin korunması elbette ki polisin yasal görevleri içinde olmakla birlikte, KKTC Meclisi önünde bulunan umumi yolun toplantı ve gösteri yürüyüşüne kapatılması, polisin ve kaymakamlığın yasal görevleri içinde olmadığı, ilgili yasal mevzuattan anlaşılmaktadır.
Herhangi bir İdari Karar veya Polisin pratiği ile bu yolun Toplantı ve Gösterilere kapatılması Anayasal Hakların ihlali anlamını taşımaktadır.
Polis ne yapabilir?
Burada tartışma, özellikle bizlerin daimi olarak karşımıza çıkan toplantı ve gösteri yürüyüşü esnasında, kamu güvenliği bakımından kolluk kuvvetlerinin yetkilerinin neler olduğu önem arz etmektedir.
Burada Yüksek İdare Mahkemizin D.5/14 sayılı kararında alıntı yaptığı “BARIŞÇIL AMAÇLARLA TOPLANMA HAKKI, Ergin Ergül Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Uygulamaları kitabında, sayfa 258’de aşağıdaki gibi ifade edilmiştir:
“Bu hak, bireylerin bir fikir ya da amacı açıklamak için kapalı ya da halka açık yerlerde toplantı, gösteri ve yürüyüş vb. gibi, hangi şekil altında olursa olsun, bir araya gelmeleri demektir. Bu madde, devlete aynı zamanda pozitif mükellefiyet de yüklemektedir. Yani devlet, toplantı ve gösteri özgürlüğünün fiilen kullanılmasını sağlamak için gerekli tedbirleri almakla yükümlüdür.
Toplantı ve ifade özgürlükleri, birbiriyle çok sıkı bir şekilde bağlantılıdır. Bu nedenle Mahkeme bir çok olayda bu iki özgürlüğü birlikte değerlendirmiştir. Toplanma özgürlüğü sadece kapalı yerlerde yapılan sabit toplantıları değil, gösteri ve yürüyüşleri de kapsar.
Toplantı ve gösteri özgürlüğü konusunda devletin görevi bunlara karşı hiçbir tavır takınmayarak pasif şekilde seyirci kalmak değil, toplantı ve gösterinin gerçekleşmesi için gereken önlemleri almaktır.”
Kısacası Devlet organları, değil Toplantı ve Gösteri Yürüyüşlerini yasaklamak veya kısıtlamak, barışçıl fikir beyanlarını ve gösterilerin gerçekleşmesi için özel önlem almak zorunda olduğu vurgusu yapılmaktadır.
Umudum, yasakçı ve keyfi bir zihniyet ile ortaya atılan bu tartışmaların, Anayasa – Yasa ve mahkeme kararları neticesinde tekrardan gözden geçirilmesi ve bu yönde olumlu tedbirlerin alınmasıdır.
Tıp-İş bugün KKTC Meclisi önünde açıklamasını yapmalıdır, demokrasiye ve hukukun üstünlüğüne katkı koymalıdır.