Kıbrıs Türk Halkı Girit Misali Yok Edilmek İstenirken (3)

Abone Ol

21 Aralık 1963 Kanlı Noel saldırıları ile Akritas Planının   uygulamaya konulmasının ardından  Rum liderliği; Kıbrıs  Türk Halkını  “meşru Kıbrıs Cumhuriyeti’ne isyan etmekle  suçlar  ve Kıbrıs Türk Halkını  isyan eden ‘azınlık’ olarak tanımlarken   Dr. Fazıl Küçük’ü de  Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak tanımayacaklarını ilan etmişlerdi. O günde Rum liderliği “Türkler isyandan vazgeçip ‘azınlık’ haklarını kabul etmedikleri sürece  affedilmeyeceklerdir” diyordu.
Kıbrıs Türk Halkı TMT etrafında bütünleşerek Anavatanımız Türkiye’ye güvenerek 11 yıl boyunca verdiği mücadelenin sonunda 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı’nın mutluluğunu yaşadı..  20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile Kıbrıs’ta iki bölgelilik oluştu,  Kıbrıs’a barış ve huzur geldi. Yıllarca devam eden görüşme sürecinden bir sonuç alınamaması ve  Rum-Yunan ikilisinin  Enosis hayalleri içinde yaşamaya devam etmesi ve de uzlaşmaz tutumu sonrası Kıbrıs Türk Halkı  self-determinasyon hakkını kullanarak  15 Kasım 1983’te bağımsız ve  egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilan etmiştir..
Hatırlardadır,  24 Nisan 2004 Annan Planı referandumunda Kıbrıs Türk Halkı %65 oranında ‘evet’ derken Rumlar %75 oranında ‘hayır’ demişlerdi.  Ama gel gör ki   her fırsatta  büyük güçler, Kıbrıs Türk Halkına yönelik olarak  “Siz, 2004’te Annan Planına ‘evet’ diyerek bağımsız ve egemen devletinizden vazgeçmiştiniz” söylemini  dile getirmeye başlayacaklardı..
O günde Annan Planına ‘hayır’ diyen Rumlar, 1 Mayıs 2004 itibarı ile AB’ne üye olarak kabul edilmelerinin ardından  “Artık Enosis Engellenemez” hayali ile yaşamaya başlayacaklardı..
Annan Planı Referandumunda ‘hayır’ diyen Rumlar  şimdilerde günah keçisi ararken ne yazık ki KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf R. Denktaş’ı suçlamaktadırlar.. Ne yazık ki  günümüzde  KKTC’nin, bağımsızlığını, egemenliğini  savunmak aramızdan bazılarınca da adeta suç olmuştur..
“Kıbrıs Girit Olmasın” adlı kitabında gençlerimize  seslenişinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Kurucu Cumhurbaşkanı sayın Rauf R. Denktaş: Gençler, babalarınız, anneleriniz, ablalarınız, dedeleriniz  1955’lerden bu yana can vererek, kan vererek, Kıbrıs’ın Girit misali Yunanistan’a ilhak edilmesini önlediler, Enosis yoluna  en aşılmaz  engeli, Barış’ın en  yıkılmaz temelini, KKTC’ni yerleştirdiler..
…Şimdi, bütün mücadele bu engeli ortadan kaldırmak içindir.  Bunun adına “Barış, AB, dünya ile  bütünleşme” diyorlar. Gerçekte oynanan oyun Girit dramının son perdesidir..
..“Girit Modeli” nedir biliyor musunuz? Makarios’un;  Akritas Planı ile başlattığı mücadeleye  “Girit Modeli” adı verdiğini biliyor musunuz? ..
..Referandumda  HAYIR oyları ile Rumların, Kıbrıs’a sahip çıkma siyasetlerini sürdürmekte  olduklarını ve bundan vazgeçmediklerini, vazgeçmek niyetinde olmadıklarını hala anlamadınız mı? O halde Periodiko dergisinin yazılarına bakınız:
“Giritliler niçin kurtuldular biliyor musunuz? Bir gece hep birlikte ayaklandılar ve Türkleri katlettiler. Bizim elimize de  Kıbrıs Türklerini katletmek  fırsatı geçti ama  liderlerimiz her şeyi berbat ettiler!”.. Niçin? Makarios “Enosis fiilen olmuştur, Kıbrıs Yunanistan’dır” diyerek, meselenin hallini “uzun vade”ye  bağladığı için!
..Girit meselesi 69 yılda  tamamlandı. Kıbrıs meselesinin 49. Yılındayız. Ayni hedefe doğru hiç şaşmadan, hiç taviz vermeden yürüyorlar!..
..Biliniz: Kilise değişmemiştir!. Makarios’tan bu yana  müzakere ettiğim her lider (Kipriyanu, Vasiliyu, Papadopulos)  Makarios’un milli siyasetinden zerre kadar ayrılmamışlardır. Makarios’un “milli siyaseti” terörle alıp kaçtığı  ve dünyanın  da yanına bıraktığı “meşru Kıbrıs Hükümeti” ünvanını Enosis oluncaya kadar korumaktır.  Şimdi bu sahte unvan  altında  elde ettiği AB üyeliğini “dolaylı Enosis” diye adlandırdılar.  Kilise uluları 1 Mayıs 2004’te “Enosis  Engellenemez artık” diyerek  şampanya patlattılar!.. Dünya, tüm hak, hukuk, ahlak ve insanlık  kurallarını çiğneyerek bunlara “meşru Kıbrıs Hükümetisiniz; biz Türklerin  egemenlik hakkını, devletlerini tanımıyoruz” dediği sürece  de  Rum-Yunan ikilisi bu Orta Çağ siyasetlerinden   vazgeçme ihtiyacını duymayacaklardır..
..Bunları bil ve “Barış , dünya ile bütünleşme, AB” diyerek sen sakın ola  kendini kandırma! Atalarının kemiklerini sızlatma! Senden sonra gelecek olan nesilleri, Girit misali, Kıbrıs’ta  yok olmaya mahkum etme!..
..Rum’un milli siyaseti vardır. Yüz yıldan fazladır bu siyasetten  vazgeçmemiştir. Ayni yolda yürümektedir.  2004’te “Enosis engellenemez artık” diyerek  şampanya patlattılar!  Dünya, tüm hak, hukuk, ahlak ve insanlık kurallarını  çiğneyerek bunlara “meşru Kıbrıs Hükümetisiniz: biz Türklerin egemenlik hakkını, devletini tanımıyoruz” dediği sürece de Rum-Yunan ikilisi bu ortaçağ siyasetlerinden  vazgeçme ihtiyacını duymayacaklardır.
Rum’un milli siyaseti vardır. Yüz yıldan fazladır bu siyasetten vazgeçmemiştir. Ayni yolda yürümektedir. 2004’te  referanduma  HAYIR demişse hata yaptığından değildir;  bu milli yoldan ayrılmak  gereği duymadığındandır. İşte Kilisenin haykırışı! Bunu kalbine yaz ve Kıbrıs’ta , yeniden 1963-1974 felaketini   yaşamak istemiyorsan devletine, egemenliğine, anavatanına dört elle sarıl!..” diyordu. Kaynak: Rauf R. Denktaş , Kıbrıs Girit Olmasın, s.9-10 , Remzi Kitabevi, İstanbul,  2004
KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı sayın Rauf R. Denktaş:  Değerli gençler!.. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden  vazgeçerseniz  Girit dramının  son sayfasını siz yazmış olacaksınız ve tarih hiç birinizi bağışlamayacaktır” diyordu..
Ne yazık ki Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin, bağımsızlığını, egemenliğini  savunmak  Türk tarafında  bazı kesimlerce  suç olurken dün olduğu gibi bugün de Rum Ortodoks Kilisesi  Halkına çağrıda bulunarak  “mücadelemiz Kıbrıs’ın tümünün kurtarılması için olmalıdır.. Geliniz el ele veriniz. Elenlerin bu adasını Türklerden kurtaralım” diyor…
Sonuç olarak; Kıbrıs’ta dini,  dili, kültürü ve ırkı tamamen farklı iki ayrı Halk vardır.  Rum liderliğinin Kıbrıs Türk Halkına karşı bakış açısı dünden bugüne hiç ama hiç değişmemiştir..  Megali idea hayalleri içerisinde yaşayan Rum liderliğine göre “Elenlerin  Kıbrıs adasında  yaşayan bir Türk azınlığı” vardır.
 Kıbrıs Türk Halkının ezici bir çoğunluğu bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin yaşatılmasını istiyor; Kıbrıs’ta bağımsız ve egemen iki devletin birbirini karşılıklı olarak tanımasıyla oluşacak siyasi bir çözüm istiyor..
Megali idea hayalleri çerçevesinde Enosis’in gerçekleşmesini başaramayan Rum liderliği 56 yılı aşkın bir süreden beri başaramadığını,  silahla yapamadıklarını  günümüzde  AB yolu ile gerçekleştirmenin  yollarını aramaktadırlar..
 Rum-Yunan ikilisi 1821 yılından beri Kıbrıs’ta Enosis’i gerçekleştirmek için Batılı devletlerin desteğiyle   her yolu denemişlerdir ve de denemeye devam edeceklerdir. Kıbrıs’ta oynanan oyunun adının “Girit oyunu” olduğunu Rum-Yunan ikilisi  itiraf etmektedir. Destekçileri de Girit’te olduğu gibi; yine Rusya, İngiltere, Fransa’dır.    Buna şimdilerde BM ve ABD de ve diğer büyük güçler de dahil olmuşlardır.
 Rum liderliğinin  bakış açısı  değişmedikçe, Rum  liderliği Kıbrıs’taki gerçekleri kabul etmedikçe,  KKTC’nin egemen varlığını görmezden geldikçe, bağımsız ve egemen devletimiz  Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini  tanımadığı sürece;  Rum liderliğinin  ve de BM Genel Sekreterinin hedefleri doğrultusunda, Kıbrıs’ta adil ve kalıcı bir siyasi çözüm için yeni  bir görüşme süreci asla  başlatılmamalıdır..
Bu oyunu bozmanın tek yolu;  bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne sahip çıkmaktır, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni güçlendirmektir. Anavatanımız Türkiye ile  işbirliği içerisinde  Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınmasını sağlamak için yola çıkmaktır..
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sen Çok yaşa…